“Türkiye – Almanya İlişkilerinde Hassasitiyemiz Belli”
Almanya’nın başkenti Berlin’deki Başbakanlık binasında, Başbakan Binali Yıldırım ile Alman mevkidaşı Angela Merkel, ortak basın toplantısı düzenledi.
Başbakan Binali Yıldırım, "Türkiye-Almanya ilişkilerinde hassasiyetimiz belli. PKK terör örgütüdür, PYD/YPG terör örgütüdür. Aslında YPG, PYD/PKK'nın Suriye şubesidir. Bunu İngiltere de söylüyor, bunu Amerikan istihbarat örgütü de söylüyor. Dolayısıyla isimleri ne olursa olsun. Bunların amacı bölgede huzur bozmak ve yeni sorun alanları oluşturmak. Bu mücadeleyi verirken dostlarımızı daha fazla yanımızda görmeyi arzu ediyoruz." dedi.
Merkel ile yaklaşık bir yıl aradan sonra tekrar bir araya gelmekten dolayı memnuniyet duyduğunu belirten Yıldırım, kendisini 2 Şubat 2017'de Ankara'da ağırlama imkanı bulduklarını hatırlattı.
Yıldırım, 18 Şubat'ta Münih'teki Güvenlik Konferansı vesilesiyle görüşme fırsatlarının olduğuna işaret ederek, aradan geçen bir yılda Almanya ve Türkiye'de de çok şeyin değiştiğini belirtti.
Türkiye'de referandumun, Almanya'da ise seçimlerin yaşandığını anımsatan Yıldırım, "Yeterince iki ülke yöneticileri olarak birbirimize fazla vakit ayıramadık. Şimdi artık bunlar geride kaldı. Yeni bir dönemdeyiz. Almanya'da aylardır devam eden seçimden sonraki görüşmelerin bir koalisyon kararına varmış olmasından dolayı büyük bir memnuniyet duyuyorum. Sayın Şansölye'yi ve koalisyon ortaklarını tebrik ediyorum. İnşallah yeni hükümet tam kapasiteyle göreve başlayınca ilişkilere kaldığımız yerden tam kapasite devam etme fırsatımız olacak." diye konuştu.
Başbakan Yıldırım, Türkiye ve Almanya arasında ikili ilişkileri sınırlı zamanda değerlendirme fırsatı bulduklarını aktardı.
Özellikle Almanya'da yaşayan 3 milyondan fazla soydaşın, iki ülke arasındaki ilişkilerde önemli bir köprü olduğunu vurgulayan Yıldırım, "Onların varlığı, Almanya-Türkiye ilişkilerinin bir ölçüde teminatı olarak gördüğümüzü ifade ettik. Diğer yandan ülkemizde 15 Temmuz 2016'da yaşanan hain darbe girişimi sonrası, darbecilerin yargılanması konusundaki ve memuriyetten çıkarılanlar konusundaki düşüncelerini, Sayın Merkel bizimle bir kez daha paylaştı. Almanya bir hukuk devleti, Türkiye de bir hukuk devleti. Hukuk devleti kuralları içerisinde bunların yargılamaları devam ediyor." ifadesini kullandı.
Yıldırım, büyük oranda darbeye birinci derecede iştirak edenlerin yargılanmasının da sonlanmak üzere olduğunu bildirdi. Yapılan araştırma ve incelemelerden sonra darbeyle doğrudan ilişiği olmayanların görevlerine döndüğüne dikkati çeken Yıldırım, "Şu ana kadar 33 bin civarında bu şekilde görevine iade edilen var. Diğerlerinin durumu da inceleniyor, karara bağlanıyor. Eğer burada hala reddedilenler varsa, her türlü hukuk yolu da bunlara açılmış olacak." dedi.
"Aynı zamanda NATO'nun sınırlarını da koruyor"
Türkiye'nin bölgede terörle mücadele yaparken, kendi vatandaşlarının can ve mal güvenliğini korumaya çalışmadığına değinen Yıldırım, şöyle devam etti:
"Aynı zamanda NATO'nun sınırlarını da koruyor, aynı zamanda Suriye ve Irak'ta yaşanan iç savaş, göç ve DEAŞ terör örgütü, diğer terör örgütlerinin verdiği olumsuzluklara karşı büyük bir göç akınını da önleyen bir ülke. 3,5 milyon mülteciyi ağırlıyoruz, onların her türlü ihtiyaçlarını görüyoruz. Bunu yaparken terör örgütlerinin, terör faaliyetlerinin Almanya'da yayılmasının veya genel anlamda Avrupa'ya yayılmasının da önüne geçiyoruz. Bu konuda Avrupa Birliği ile müşterek çalışmalarımız var. Sayın Şansölye Merkel'in bu konuda önemli katkıları oldu. Mültecilerin bulunduğu yerde eğitimine, sağlığına, yerleşimine yardımcı olmak üzere birlik bünyesinde bir karar alındı. Bu, bazı aksaklıklara rağmen devam ediyor. Bir kez daha bu konudaki Sayın Şansölye'nin kararlılığını, bu desteğinin devamı konusundaki sözlerinden memnuniyet duydum."
Türkiye-Almanya ilişkilerinde hassasiyetlerinin belli olduğunu belirten Yıldırım, "PKK terör örgütüdür, PYD/YPG de terör örgütüdür. Aslında YPG, PYD/PKK'nın Suriye şubesidir. Bunu İngiltere de söylüyor, bunu Amerikan istihbarat örgütü de söylüyor. Dolayısıyla isimleri ne olursa olsun, bunların amacı bölgede huzur bozmak ve yeni sorun alanları oluşturmak. Bu mücadeleyi verirken dostlarımızı daha fazla yanımızda görmeyi arzu ediyoruz." ifadesini kullandı.
Yıldırım, DEAŞ ile mücadeledeki kararlılığın, bu terör örgütleriyle mücadelede de aynı şekilde sürdürülmesini istedi.
"Terör örgütlerini etkisiz hale getirmek için yapılan çalışma"
Zeytin Dalı Harekatı'nın da yine aynı amaca yönelik olduğuna işaret eden Yıldırım, "Bütün oradaki masum insanlara zulüm eden terör örgütlerini etkisiz hale getirmek için yapılan bir çalışma. Bunları da konuşma fırsatı bulduk." dedi.
Yıldırım, Türkiye'de tutuklu "Die Welt" gazetesi muhabiri Deniz Yücel konusuna da değinerek, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Deniz Yücel ve diğer zanlılar, tabi ki belirli suçlamalara maruz olarak tutuklu durumdalar. Bunlar, mahkemelerin kendi kapasitesinde, yetkisinde görülüyor ve bunlardan geçmişte birkaç tanesinin mahkemesi görüldü ve gereği yapıldı. Burada da ümit ediyorum ki hukuk devleti kuralları içerisinde gereken yapılacaktır. Bize düşen mahkemeye yardımcı olmak, mahkemenin işini kolaylaştırmak, onların önünü açmak."
Yıldırım, "Gerek Deniz Yücel davası gerekse diğer davalar hukuk devleti ilkeleri çerçevesinde devam ediyor. Şunu herkesin takdir etmesini bekliyorum; Türkiye, büyük bir darbeye maruz kaldı. Binlerce bu darbeyle ilgili dava açılan insanlar var. Mahkemeler çok yoğun. Dolayısıyla buradaki iş yükünden kaynaklı gecikmeler olabilir. Ümit ederim kısa sürede duruşması yapılır ve bir sonuç elde edilir." dedi.
Her duruşmanın bir umut olduğunu belirten Yıldırım, her şeyin mahkemelerce açık ve seçik bir şekilde ortaya konulacağını söyledi.
Yıldırım, şöyle konuştu:
"Bu ve buna benzer davaların ilişkilerimize, Almanya ve Türkiye ilişkilerine zarar vermesine gönlümüz razı gelmez, bunu istemeyiz. Benzer şekilde Almanya'da da terör örgütü PKK ve onun uzantıları başta olmak üzere FETÖ örgütüne yönelik de daha fazla hassasiyetimizin olduğunu bir kez daha tekrar etmek istiyorum."
Başbakan Yıldırım konuların çok geniş, zamanın ise dar olduğunu belirterek, şunları kaydetti:
"Sayın Şansölye'nin de ifade ettiği gibi, bu hükümet tam olarak göreve başladığında biz, kendilerini de Türkiye'de ağırlamak isteriz. Bu vesileyle Cumhurbaşkanımızın selamının sizlere iletmek isterim, davetini de iletmek isterim. Tabiatıyla Almanya-Türkiye ilişkilerinin köklü geçmişi var. Geleceği de çok önemli, Avrupa'nın geleceği için önemli. Balkanların, Ortadoğu'nun geleceği için önemli. O yüzden inişli çıkışlı dönemler yaşamış olsak da ben orta ve uzun vadede bu ilişkilerin sağlıklı bir düzeyde devam edeceğine inanıyorum. Bir kez daha bu sıkışık zamanda bize görüşme fırsatı verdiğiniz için teşekkür ediyorum."
Başbakan Binali Yıldırım, "Mülteci konusu tek başına bizim sorunumuz değil, bizim ürettiğimiz bir sorun da değil. Bu sorunların hiçbirini başlatan da biz değiliz. Biz sadece sonuçlarına katlanıyoruz. Suriye'deki savaşı biz başlatmadık. Oradaki mülteci akınını biz başlatmadık ama orada canını kurtarmaya çalışan 3,5 milyon insanı biz bağrımıza bastık, ekmeğimizi paylaştık. Bize yalan yanlış resim gösteren arkadaş bu gerçeği görsün. Ne yaptığımızı bütün dünya biliyor. Dolayısıyla alnımız ak. Yaptığımız işi biliyoruz" dedi.
"Afrin'de neler olduğunu bilmek istiyorsan oraya gel"
Toplantıda, bir gazetecinin Zeytin Dalı Harekatı'na ilişkin olduğunu savunduğu fotoğrafları göstermesi üzerine Yıldırım, "Onlar başka olayların resimleri. Propaganda yapma. Afrin'de neler olduğunu bilmek istiyorsan oraya gel. Orada doğrusunu görürsün. Bu gösterdiklerin hep başka olaylara ait resimler. Burada etkilemeye kalkma." ifadelerini kullandı.
Bir gazetecinin "Türkiye, Almanya ve AB'nin tekrar güven duyması açısından Türkiye'de söz konusu olan kitlesel tutuklamalara rağmen, bir yıldır iddianamesi olmadan tutuklu olan bir gazeteciye rağmen, demokratik gelişme açısından eksiklikler olmasına rağmen Türkiye neler yapmak istiyor?" sorusu üzerine Yıldırım, Almanya'nın da Türkiye'nin de vatandaşlarının hakkını arayacağını, hukuk devleti olmanın gereğinin bu olduğunu belirtti.
Hukuka karşı saygılı olunması gerektiğine dikkati çeken Yıldırım, hukukun kararlarının her şeyin üzerinde bulunduğunu vurguladı.
Hukuki süreçleri hızlandırabiliyorlarsa sadece onu yapabildiklerini aktaran Yıldırım, bu ve benzeri olayların Türkiye ve Almanya arasındaki köklü ilişkilere zarar vermemesini ümit ettiğini dile getirdi.
"NATO'nun güney sınırlarını emniyet altında tutma sorumluluğumuz var"
Başbakan Yıldırım, şunları kaydetti:
"Alınacak her karar, burada yaşayan 3 milyona aşkın vatandaşımızı ya mutlu edecek ya da üzecek. Biz bunları da düşünmek zorundayız. Almanya, Türkiye dostluğunu da düşünmek zorundayız. Dolayısıyla ilişkileri olumlu yönde geliştirmek bizim ana gündemimiz. NATO'da ortağız, NATO'da ortak savunmalarımız var. Dolayısıyla NATO'nun güney sınırlarını emniyet altında tutmak gibi de bir sorumluluğumuz var. Bu sorumluluk sadece Türkiye'nin tek başına sorumluluğu değil. NATO üyesi Amerika dahil NATO'nun yine önemli üyesi Almanya'nın da sorumluluğu. Mülteci konusu tek başına bizim sorunumuz değil, bizim ürettiğimiz bir sorun da değil. Bu sorunların hiçbirini başlatan da biz değiliz. Biz sadece sonuçlarına katlanıyoruz. Suriye'deki savaşı biz başlatmadık. Oradaki mülteci akınını biz başlatmadık ama orada canını kurtarmaya çalışan 3,5 milyon insanı biz bağrımıza bastık, ekmeğimizi paylaştık. Bize yalan yanlış resim gösteren arkadaş bu gerçeği görsün. Ne yaptığımızı bütün dünya biliyor. Dolayısıyla alnımız ak. Yaptığımız işi biliyoruz."
Yıldırım, "İnsanı yaşat ki devlet yaşasın" anlayışıyla çalıştıklarını da sözlerine ekledi.