Suriye’de yaşanan gerilimler hepimize ders olmalıdır
Başbakan Ahmet Davutoğlu, Türk Akademisi Konferansı'nda gerçekleştirdiği konuşmasında, “Türkiye’nin etrafında birçok ülkede başta kardeşimiz, dostumuz Suriye’de yaşanan gerilimler hepimize ders olmalıdır. Ülkeler birliklerini, beraberliklerini korudukları zaman, komşuları ile iyi ilişkiler geçirdikleri zaman kalkınabilirler” dedi.
Kazakistan'da resmi ziyaret düzenleyen Başbakan Ahmet Davutoğlu, başkent Astana'da bulunan Hoşgörü ve Barış Sarayı'nda bulunan Beşik Salonu'nda düzenlenen Türk Akademisi Konferansı'nda konuştu.
Başbakan olduktan sonra Kazakistan’a ilk ziyaretini gerçekleştirdiği kaydeden Davutoğlu, akademik ortamda istişare ve sohbetin her zaman çok verimli neticelere vesile olduğunu kaydederek, “Hasretle, asırlarca ata yurdumuza kavuşacağımız günleri bekledik. Ben bugün ata yurduma başbakan olarak geliyorum. Asırlarca süren yolculuklardan sonra kimimiz Asya’nın batısında, kimimiz Asya’nın merkezinde, kimimiz Asya’nın doğusunda aynı dili, aynı örfü, aynı kültürü muhafaza ettik. Birçok zor günler yaşadık, zor asırlar yaşadık ama dilimizi unutmadık, örfümüzü unutmadık, kültürümüzü ve kardeşlerimizi unutmadık” dedi.
Dışişleri Bakanı olarak Ahmed Yesevi’nin huzuruna vardığında kendini dün oradan ayrılmış gibi hissettiğini kaydederek, dedesinin adını Ahmet İhsani diye koyduğunu dile getirdi. “Bedenim Anadolu’da da olsa ruhum Hoca Ahmed Yesevi’nin yanındadır. Türkiye Cumhuriyeti başbakanı olsam da gönlüm ve zihnim her an bu coğrafyada, hocam Ahmed Yesevi’nin ve atamın coğrafyasındadır” diyen Davutoğlu, konuşmasını şu şekilde sürdürdü:
”Burada bir kardeşimin ayağına diken batsa biz bu dikeni bir hançer gibi hisseder, yüreğimize saplanmış gibi hissederiz. Burada herhangi birinin toyu olsa, şöleni olsa biz herkesten daha çok o toyu şöleni hisseder, onlardan daha mutlu oluruz. Böyle bir mutluluğu biz 1991’de bundan 25 sene önce yaşadık. Kazakistan’ın ve diğer komşu, kardeş, dost ata yurdu bağımsız olduğunda hepimiz yüreğimizden bu bağımsızlığı tanıdık sonra da mühürle bu bağımsızlığı tanıdık. Şimdi gururla 25 yıl sonra Kazakistan Cumhuriyetini ilk tanıyan ülkenin Türkiye Cumhuriyeti olmasının onurunu taşıyan bir başbakan olarak huzurunuzdayım”.
”TARİHİN SONUNA KADAR KAZAKİSTAN BAĞIMSIZ KALACAK”
Başbakan Davutoğlu, Türk ve Kazakların birbirinin diyarını aynı görme, aynı vatan duygusu hissetmenin ebediyete kadar baki kalacağını kaydederek, “Dünyada tek bir toprak parçası kalana kadar Türkiye’nin yüreği Kazakistan’da, Kazakların yüreği Türkiye’de olacak. Bu anlamda sayı değişecek ama. Zamanda bu 80 milyon 100 milyon olacak. kazakların nüfusu burada arttıkça Türkiye’de de artacak” ifadelerini kullandı. Davutoğlu, nerede Kazakistan bayrağı görülse Türk bayrağı gibi hürmetin gösterilmesi talimatını verdiğini sözlerine ekledi. Kazakistan’ın 25. bağımsızlık yılını kutlamaktan büyük onur duyduğunu kaydederek, “Tarihin sonuna kadar Kazakistan bağımsız kalacak. Nice 25 yıllara, 25 asırlara kadar Kazakistan Asya toprakların özgür bir ülke olarak yaşayacak. Türkiye de her zaman Kazakistan’ın yanında olacak” açıklamasını yaptı.
Akademiye katkı sağlayan herkese teşekkür ettiğini ifade eden Davutoğlu, akademinin geliştirilmesi konusunda Türkiye’nin destek olmaya devam edeceğini söyledi. Davutoğlu, her şeyin değiştirilebileceğini ancak coğrafya ve tarihin değiştirilemeyeceğini söyledi. Davutoğlu, ”İki şeyin içine doğarız biz, tarihimizin ve coğrafyamızın. Onları değiştiremeyiz. Onları hakkıyla değerlendirebilirsek siyasetimiziz, ekonomimiz, kültürümüz başarılı olur. Tarih ve coğrafya hem büyük değerlerdir aynı zamanda da hem risk unsurlarıdır. Önemli olan onları sizin nasıl değerlendirdiğinizdir” açıklamasını yaptı.
“SOĞUK SAVAŞ BU TARİHİ AKIŞ İÇİNDE BİR PARANTEZDİ
Türkiye ve coğrafyasında tamamlayıcılık ve birliktelik olduğunu tarihin ortak kültür, ortak dil tarafından temeli kurulduğunu ifade etti. Başbakan Davutoğlu, insanlık tarihini geleneksel, modern ve küresel dönem olarak üç aşamalı olarak görülmesi halinde, “Geleneksel dönemin bütün Asya’nın karakteristiğini şekillendiren bağlardan birisi ekonomisi ve kültürü İpek Yolu’ydu. Yani Asya’nın doğusundan batısına kadar giden çizgide yolda giden kervanlar ve ipek yolunu takip ederek bizim gibi ata yurdundan Anadolu’ya giden kavimler Asya’nın ve Avrupa’nın ve insanlığın tarihini şekillendirdi“ ifadelerini kullandı.
Şehirlerin aktarım kitabı üzerine yeni bir kitabın çalışmasını üzerine olduğunu kaydeden Davutoğlu, İpek Yolu’nun tarihine değindi. Büyük devletlerin İpek yolu üzerinde kurulduğuna dikkat çeken Davutoğlu, ekonomik düzenlerin sağlam kaldığı süre boyunca siyasal düzenlerin iyi bir şekilde seyrettiğini kaydetti. Davutoğlu, modern dönemde ise devletler arası rekabetin bu dönemde şekillendiğini kaydetti. “Soğuk Savaş bu tarihi akış içinde bir parantezdi” diyen Davutoğlu, “Coğrafyanın doğallığının kaybolduğu bir parantez. Soğuk Savaşta ve modern jeopolitik içinde yaşanan çatışmalı dönemlerde Avrasya’nın kültürel ve ekonomik etkileşimi zayıfladı. Soğuk Savaşın ortaya çıkardığı sınırlar aramızda bariyerler oluşturdu. İpek yolu üzerinde 9.10.11. yüzyıllardaki etkileşim düzeyinde bile etkileşim mümkün olamadı. Ekonomiler birbirinden koptu, birbirinden ayrıldı. Soğuk Savaş’ın bitişiyle birlikte moderniteden küreselleşmeye geçerken yeni imkanlarla buluştuk, yeni dönem başladı. Kazakistan’ın bağımsızlığına kavuşması hem Kazakistan tarihi bakımından önemlidir hem jeopolitik deprem diye ifade ettiğim Sovyet sonrası döneme geçişle birlikte yeni dezavantajlar yeni imkanlarla birlikte gündeme geldi“ açıklamasını yaptı.
“BU KORİDOR ÜZERİNDE ŞİMDİ NE ŞEKİLLENECEĞİ BİZİM ELİMİZDE“
Davutoğlu konuşmasını şu şekilde sürdürdü: “Bu koridor üzerinde şimdi ne şekilleneceği bizim elimizde. Ya bu hattı barış için kullanacağız, daha çok ticaret, daha etkin ulaştırma daha yoğun bir kültürel bir etkileşim için kullanacağız, enerji hatları için kullanacağız., halkları birbirine bağlayan projeler için kullanacağız ya da bu hat üzerinde rekabet edip bu rekabetlerin çatışmacı ortamında herkes kaybedecek. Bizim perspektifimiz bütün Avrasya coğrafyasını barış coğrafyası haline getirmek. Avrasya coğrafyasında rekabetin değil tamamlayıcılığın, karşılıklı gerginliğin çatışmanın değil barış ve istikrar ortamının egemen olmasını istiyoruz“.
Davutoğlu, bu coğrafyada 90’lı yıllarda çatışmanın olduğunu, jeopolitik deprem yaşandığını ve bu deprem içinden yepyeni ümitlerle yeni devletlerin doğduğunu kaydederek, “Bu coğrafyayı barış kuşağı haline getirmek için birlikte çalışmamız gerekir. Coğrafyayı değiştiremeyeceğimize göre coğrafyanın risklerini minimize eden, coğrafyanın avantajlarını maksimize eden ir yol takip etmeliyiz“ dedi.
“BAKÜ- TİFLİS- KARS DEMİRYOLU PROJESİNİ BU SENE BİTİRİYORUZ“
Davutoğlu, “Çin’den başlayıp Orta Asya’dan ve tabii ki Kazakistan üzerinden geçip Hazar üzerinden Azerbaycan’a oradan Gürcistan’a ve Türkiye’ye gelerek, Türkiye üzerinden Avrupa’ya kadar uzanacak olan orta koridor ulaşım hattına büyük önem veriyoruz. Bu aynı zamanda geleneksel İpek Yolu’nun daha hızlı araçlarla takviye edilmesidir. Çin ile G20 toplantısı esnasında Çin’in İpek Yolu kuşağı üzerindeki stratejik perspektifi ile bağlantılı olarak bir anlaşma imzaladık. Diğer taraftan Bakü- Tiflis- Kars Demiryolu projesini bu sene bitiriyoruz. Hizmete açacağız inşallah. Türkiye üzerinde ise Kars’tan itibaren İstanbul’a kadar demiryolu rehabilitasyonu yapıyoruz. Bunu Marmaray ile birleştiriyoruz ve bu hat Londra’ya kadar uzanıyor. Bu tren yolunun bundan sonraki doğu tarafı Bakü- Hazar geçişi Kazakistan üzerinden Çin’e ulaşmasını istiyoruz. Bu iddialı ama barış projesidir. Farklı kültürlerin İpek Yolu üzerinde tanışmış olmaları barış getirmişse biz Bütün Avrasya’yı geçecek olan bu kuşağın barış yolu olacağına inanıyoruz” açıklamasını yaptı.
Davutoğlu, Türkiye’nin Karadeniz Ekonomik İş Birliği çerçevesinde Karadeniz’in etrafında bir otoyol inşa ederek Karadeniz-Hazar-Akdeniz bağlantılarını birbirleriyle irtibatlandırmaya kararlı olunduğunu bildirerek, “Bu bizim için değerli kılacak bir projedir. Bütün ülkeleri de dost ve ortak çıkarla geleceğe bakan komşu ülkeler kılacak olan bir projedir. Bu hat üzerinde enerji boru hattının geçmesine de önem veriyoruz. Bakü-Tiflis- Ceyhan petrol hattı Hazar’ı Akdeniz’e bağlamıştır. Bakü-Tiflis- Ceyhan’a Kazakistan üzerinden bağlanacak bir hat aslında Orta Asya’dan Akdeniz’e inecek en kısa yol olmaktadır. Bu da enerji bağlamında denizlerin birbirine irtibatlandığı ve Kazakistan coğrafyasıyla Türkiye coğrafyasının bir enerji coğrafyası haline geldiği bir sonuç doğuracaktır” dedi.
“TÜRKİYE’NİN LİMANLARI KAZAKİSTAN’IN LİMANLARIDIR”
Davutoğlu gerek ulaştırma, gerek ticaret gerek enerji alanında yeni dönemde barış inşa etmenin yolunun ülkeleri, bölgeleri ve denizleri birbirine bağlamak olduğunu kaydederek, “Kazakistan, Asya’nın merkezinde bir ülkedir. Türkiye ise Asya’nın batısında ve üç denizi denizlerle çevrili olmak itibariyle aynı zamanda bir deniz ülkesidir. Türkiye’nin limanları Kazakistan’ın limanlarıdır” ifadelerine yer verdi.
Limanların Avrupa’nın ve Akdeniz’in en büyük limanları olduğunu dile getiren Başbakan Davutoğlu, “Yeni geliştirdiğimiz ulaştırma projeleriyle Akdeniz’in en büyük limanı Çandarlı limanı olarak İzmir yakınlarına inşa ediyoruz” dedi. Kazak iş adamlarının denize açılmak istemesi halinde Akdeniz için Mersin, Ege üzerinden açılmaları için Çandarlı, Karadeniz ve oradan da Tuna üzerinden Avrupa içlerine gitmek için Kilyos’un Kazakistan’ın emrinde olacağını söyledi. Kazakistan’ın Avrasya Ekonomik Birliği’ne üye olmasının Kazakistan’ı Türkiye için Avrasya ekonomisine giriş kapısı yaptığını belirten Davutoğlu, “Ulaştırma ile ekonomimizi bir araya getirdiğimizde büyük potansiyel ortaya çıkacak. Bunun bütün Orta Asya’ya yaygınlaşması halinde 20. yüzyıl boyunca önce büyük oyunun imparatorluklar arasındaki büyük rekabetin kurbanı olan, sonra Soğuk Savaş’ın kurbanı olan bu Orta Asya coğrafyası bu sefer barışın, huzur, refahın, kalkınmanın merkezi olacak” ifadelerini kullandı.
“ÜLKELER BİRLİKLERİNİ, BERABERLİKLERİNİ KORUDUKLARI ZAMAN ZAMAN KALKINABİLİRLER”
Büyük imkanların var olduğuna dikkat çeken Davutoğlu, “Gereksiz, rekabetler çatışmalar yerine artık bu Avrasya coğrafyasını barış coğrafyası yapmak durumundayız. Yapamazsak bu coğrafya çatışmaların, etnik mezhebi ve dini çatışmaların, terörün, Afganistan’da oluşturduğu gibi terörün tehdit oluşturmasına yol açarız. Bugün Türkiye’nin etrafında birçok ülkede başta kardeşimiz, dostumuz Suriye’de yaşanan gerilimler hepimizi ders olmalıdır. Ülkeler birliklerini, beraberliklerini korudukları zaman, komşuları ile iyi ilişkiler geçirdikleri zaman kalkınabilirler. Bu anlamda Türkiye ve Kazakistan iki istikrar adasıdır. Vizyonu, hedefi olan, gelecek perspektifi olan iki büyük istikrar adasından bahsediyoruz. Türkiye’nin istikrarı etrafa istikrar getirir, Kazakistan’ın istikrarı da yine çevresine istikrar getirir” açıklamasını yaptı.