Sözcü Kalın'dan önemli açıklamalar
Cumhurbaşkanı Sözcüsü İbrahim Kalın, Türk heyetinin Rusya'da yaptığı görüşmelerden sonuç çıkmadığını, ancak müzakerelerin süreceğini belirterek, "Birtakım zorlamaları, sahanın değişen şartları diye takdim etmenin bizim açımızdan kabul edilebilir olmadığını ifade etmek istiyorum. Sahanın gerçekleri özellikle hepimizin üzerinde mutabık kaldığı Soçi Mutabakatı'dır. İdlib çatışmasızlık bölgesinin sınırları bellidir" dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın başkanlığında Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde yapılan Cumhurbaşkanlığı Kabinesi Toplantı'sı yaklaşık 3 buçuk saat sürdü. Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, düzenlediği basın toplantında kabinenin gündemine gelen konular ile ilgili bilgi verdi. Milli Savunma Bakanlığı, Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) ve Dışişleri Bakanlığı'nın kabinede güvenlik ve dış politika ağırlıklı sunumlar yaptığını belirten Kalın, ayrıca Sağlık Bakanlığı'nın Koronavirüs ile mücadele ve Elazığ deprem bölgesinde verilen sağlık hizmetleri, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı'nın da Genel Sağlık Sigortası ile ilgili bir sunum gerçekleştirdiğini kaydetti.
'MİLLET KÜTÜPHANESİ AÇILIYOR'
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 25 Şubat'ta Azerbaycan'a bir ziyarette bulunacağını ve Yüksek Düzeyli Stratejik Konsey Toplantısını gerçekleştireceğini belirten Kalın, yarın Özbekistan Cumhurbaşkanı Şevket Mirziyoyev'in ise Türkiye'ye geleceğini söyledi. Perşembe günü Cumhurbaşkanlığı Millet Kütüphanesi'nin açılışının yapılacağını duyuran Kalın, Türkiye'nin en büyük kütüphanesi olma vasfını taşıyan Millet Kütüphanesi'nin 7 gün 24 saat herkese açık olacağını bildirdi. Kalın, "Açıldığında 1,5 milyona yakın matbu eser süreli yayınlar da dahil olmak üzere kütüphanemizde yer alacak. Bu sayı bundan sonra hızla artacak. Elektronik kitap formatında da inşallah kütüphanemiz yeni bir dönemin ilk sayfasını açmış olacak. Rahmetli Mehmet Şevki Eygi'den İlber Ortaylı hocaya birçok kıymetli ilim insanın koleksiyonları da kütüphanemizde bulunuyor" ifadelerini kullandı.
'İDLİB'DE SAHANIN ŞARTLARI DEĞİŞMEDİ'
Kabinenin gündeminin üst safhalarında Suriye ve İdlib'de yaşanan gelişmeler olduğunu aktaran Kalın, Türk heyetinin Rusya'da yaptığı görüşmeler konusunda şu bilgileri paylaştı:
"Dün ve bugün Moskova'da görüşmeler gerçekleştirdi. İdlib'de bizim temel çizgimiz Soçi Mutabaktı'na derhal geri dönülmesi, daha önce kararlaştırdığımız İdlib çatışmasızlık bölgesi sınırlarının tekrar esas kabul edilerek, özellikle bizim askeri gözlem noktalarımızın ve sivillerin korunması noktasında gerekli adımların atılması. Bu konuda arkadaşlarımızın çeşitli görüşmeleri, müzakereleri, kâğıt alışverişleri oldu. Bugün itibariyle çıkan karar bu müzakerelere devam edilmesi yönünde." Rus tarafından gelen bazı açıklamaların sahadaki gerçekleri doğru yansıtmadığını vurgulayan İbrahim Kalın, sahada şartların değiştiğini öne sürerek birtakım zorlamaların yapılmasını kabul etmeyeceklerinin altını çizdi. Kalın, Rusya ile müzakereler konusunda şunları söyledi:
"Özellikle değişen şartlar dikkate alınarak haritanın yeniden çizilmesi gerekiyor şeklinde birtakım mülahazaların, değerlendirmelerin yapıldığını görüyoruz. Burada bu hususu tashih etmek isterim. Öncelikle değişen şartlar sahanın gerçekleri değil, empoze edilen şartlardır. İdlib çatışmasızlık bölgesinin sınırları bellidir. Yaklaşık iki yıl önce üzerinde mutabık kalınan sınırlar ve bizim askeri gözlem noktalarımızın bulunduğu yerler burada açık net sarih bir şekilde ortaya konmuştur. 12 askeri gözlem noktamız da bu harita esas alınarak buralara konuşlandırılmıştır. Dolayısıyla burada empoze edilen şartları, birtakım zorlamaları, sahanın değişen şartları diye takdim etmenin bizim açımızdan kabul edilebilir olmadığını ifade etmek istiyorum. Sahanın gerçekleri özellikle hepimizin üzerinde mutabık kaldığı Soçi Mutabakatı'dır. İkinci oradaki askeri gözlem noktalarımız ve onların güvenliğidir. Üçüncüsü mültecilerin ve sivillerin durumudur. Dördüncüsü de tabii Suriye'de devam eden ama maalesef rejimin sabotajları nedeniyle bir türlü ilerleme kaydedemediğimiz siyasi süreçtir, sahanın gerçeklerini bu şekilde konumlandırmak daha isabetli olacaktır."
'ASKERİ TAHKİMATIMIZ DEVAM EDECEK'
Türkiye'nin Suriye'nin bir karış toprağında gözü olmadığına belirten Sözcü Kalın, "Burası Suriye devletinin rejiminin topraklarıdır, tabii ki istediği şekilde buralarda operasyon yapabilir' argümanının bizim açımızdan da bir geçerliliği olmadığını ifade etmek istiyorum. Sayın Cumhurbaşkanımız geçen hafta grup konuşmasında rejime çok açık net bir şekilde mesajlarımızı iletmiştir. Askeri gözlem noktalarımızın yerlerinin değişmesi söz konusu değildir. Buranın korunması ve sivillerin muhafaza edilmesi için de bu bölgeye askeri tahkimat ve sevkiyatımız da devam edecektir. Askerlerimize yönelik herhangi bir saldırı taciz söz konusu olduğunda geçen haftalarda olduğu gibi bundan sonra da cevabın en sert şekilde verileceğinden kimsenin en ufak bir şüphesi yahut tereddütü olmasın" şeklinde konuştu.
'LİBYA HALKININ YANINDA YER ALMAYA DEVAM EDECEĞİZ'
Libya meselesi konusunun da gündemlerinde olduğunu ve Türkiye'nin BM çatısı altında devam eden Berlin sürecine bağlılığının sürdüğünü dile getiren Kalın, Türkiye'nin Libya ile ilgili duruşunu "Bizim buradaki duruşumuz da son derece net. Uluslararası toplumun ve BM'nin tanıdığı Ulusal mutabakat hükümeti çerçevesinde biz Libya halkının yanında yer almaya devam edeceğiz. Bu çerçevede Berlin Konferansı’nda alınan ateşkes ve siyasi askeri komitelerin toplanması kararlarına da tam destek verdiğimizi ifade etmek istiyorum" şeklinde özetledi. Ancak Hafter'in BM tarafından önerilen bu yol haritasını ihlal etmeyi sürdürdüğünü kaydeden Kalın, AB'nin silah ambargosunu denetlemek için bir misyon başlatacağına dair haberlere dikkat çekerek, "BM kararlarında açık ve net bir şekilde ifade edildiği gibi böyle bir denetimin ancak BM çatısı altında ve ulusal mutabakat hükümeti istişare ve dayanışma içerisinde yapılması gerekmektedir" dedi.
Kabinenin ayrıca Koronavirüs ile ilgili alınan tedbirler ve atılan adımları da görüştüğünü aktaran Kalın, "Türkiye olarak gerekli tedbirleri aldık ve hamdolsun şu ana kadar ciddi bir vaka ile karşılaşılmadı. Koronavirüs ile mücadele konusunda Çin hükümetinin yanında olmaya devam edeceğimizi ifade etmek isteriz" diye konuştu.
'FETÖ İLE MÜCADELEYİ SULANDIRMAYA DÖNÜK GİRİŞİM'
FETÖ'nün siyasi ayağı tartışmalarına da değinen İbrahim Kalın, "Bunun FETÖ ile mücadelenin güçlendirilmesinden ziyade, FETÖ ile mücadeleyi sulandırmaya dönük bir girişim olduğu ve bu mücadele üzerinden çeşitli siyasi partilerin ve tarafların siyasi rant elde etme peşinde olduğunu görüyoruz. 40 yıllık geçmişi olan bu terör örgütü ile en ciddi kapsamlı ve kararlı mücadeleyi Cumhurbaşkanımız Tayyip Erdoğan'ın liderliğindeki ekipler vermiştir. Bizzat kendisi bu mücadelenin bayraktarlığını yapmıştır, bundan sonra da yapmaya devam edecektir. Yapmamız gereken millet olarak Türkiye Cumhuriyeti'nin bütün vatandaşlarının düşmanı olan bu terör örgütüne karşı hep birlikte el birliği içerisinde mücadele etmektir. Burada birlik ve beraberlik bu terör örgütüne karşı vereceğimiz en önemli cevaptır. Sayın Cumhurbaşkanımızın bu konudaki kararlılığının da tam olduğunu ifade etmek istiyorum" görüşünü dile getirdi.
'RUSYA İLE GÖRÜŞMELER DEVAM EDECEK'
Açıklamalarının ardından soruları da yanıtlayan İbrahim Kalın, Rus heyetiyle yapılan görüşmeler sonucunda Soçi Mutabakatı'nın güncellenmesinin söz konusu olup olmadığına ilişkin soruya, "Şu ana kadar müzakerelerden bizi tatmin edici bir sonuç çıkmamıştır. Bize sunulan kağıdı ve haritayı biz kabul etmedik. Aslında üç aşağı beş yukarı geçen hafta Ankara'da bize sundukları kağıt ve harita Moskova'da sundukları, biz burada da bunu kabul etmeyeceğimizi zaten ifade etmiştik. Tabii ki görüşmeler devam edecek. Bunları ancak müzakere yoluyla çözülecek şeyler. Zaten Astana süreci, Soçi süreci bunlar için var. Burada bütün taraflara, bu anlaşmanın garantörü olan tarafları da dahil ederek söylüyorum, bizim askerlerimize yönelik bir saldırı gerçekleşirse burada, 'kim yaptı, şu mu yaptı, bu mu yaptı' diye bir şeye girmeden gerekli cevap en sert bir şekilde verilecektir. Umarım böyle bir durumla karşılaşmak zorunda kalmayız" cevabını verdi.
'TÜRKİYE ÜZERİNDEKİ MÜLTECİ BASKISINA DİKKAT ÇEKTİ'
İdlib konusunda uluslararası topluma çağrısını yineleyen Kalın, "İdlib meselesi sadece Türkiye'nin meselesi değil. Bugün eğer biz bu hattı tutmazsak yarın İdlib'in tamamı gidecektir. 3-3,5 milyona yakın insan orada rejimin insafına bırakılmak durumunda kalacaktır. Biz tabii ki buna müsaade edemeyiz. Öte yandan Türkiye üzerindeki mülteci baskısının giderek arttığını da not etmemiz gerekiyor. Şimdi yeni bir kriz kapımızda. Yani bu konuda herhalde uluslararası toplumun çok daha fazla büyük bir çaba içerisinde olması ve rejimi mutlaka bir şekilde durdurması gerekiyor. Biz 'illa NATO gelsin, savaş açsın' demiyoruz, 'Rusya'yla kötü olalım' demiyoruz ama el birliğiyle rejimin bu ihlallerinin bu ilerlemesinin mutlaka durdurulması gerekiyor" diye konuştu.
'BAKAN LAVROV'A EKSİKR YA DA YANLIŞ BİLGİ VERİLMEKTEDİR'
Kalın, Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov'un İdlib ile ilgili Türkiye'ye yönelik sözleri için ise "Sayın Lavrov'un açıklamaları sahadaki gerçeklerle uzaktan yakından ilgisi olmayan açıklamalar. Belli ki Sayın Bakan'a eksik ya da yanlış bilgi verilmektedir. Biz askeri gözlem noktalarımızı bulundukları yerlerde muhafaza etmeye devam edeceğiz, onları sevkiyat ile tahkimat ile güçlendirmeye de devam edeceğiz. Burada teröristlerin korunması, teröristlerin bizim askeri gözlem noktalarımızı kullanarak Rus güçlerine bir saldırı yapması söz konusu değildir" dedi.
'HAFTER'E DERHAL VE MİSLİYLE KARŞILIK VERİLDİ'
Libya'da Hafter güçlerinin dün Trablus'a yönelik roketli saldırısının toplantıda gündeme gelip gelmediğinin sorulması üzerine Sözcü Kalın, "Bu konu gündeme geldi. Bir taciz ateşi oldu. İsabetsiz bir atıştı. Derhal misliyle ve fazlasıyla karşılık verildi. Bu dün gece gerçekleşen bir hadise, o yüzden bizim karşılık vermemizden sonra da durumun son derece sakin olduğunu ifade edebiliriz" yanıtını verdi.
KILIÇDAROĞLU'NUN AÇTIĞI DAVA
Kalın, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Cumhurbaşkanı Erdoğan hakkında açtığı dava ile ilgili soruyu şöyle yanıtladı:
"Bakın 17-25 yargı darbe girişimi ve sonrasında yaşananları bir hatırlayın. O süreçte FETÖ'cülerin yanında kimler durdu, kimler onlara sahip çıktı? Şimdi Cumhurbaşkanımızı, AK Parti'yi eleştiren çevreler ya da devletin bu konuda zaaf gösterdiğini söyleyenler acaba ne tür gizli, açık, kapalı görüşmeler yaptılar? Kimlerle ne tür temaslar kurdular? Bunların hepsini tekrar tekrar konuşabiliriz ama burada aslolan bu terör örgütünün Türkiye Cumhuriyeti'nin tamamına düşman olduğu, başkalarının maşası olduğu, başkalarının dizaynını, planını hayata geçirmek için birer kukla olarak yetiştirildiği, kullanıldığı gerçeğini asla gözden çıkartmayalım. Bunu dikkate almadığımız zaman bu siyasi polemikler aynı 'bu darbe geliyor, Türkiye'de darbe olacak' tartışmaları gibi bir hedef saptırmaya dönüşür."
'TSK TEMİZLENİNCE ASLİ GÖREVİNE DÖNDÜ'
Bir soru üzerine darbe tartışmalarına da değinen Kalın, "Geçmişte de bu tür şeyler çok denendi ama onlar Türkiye'nin vesayet altında yaşadığı dönemlerdi. Bir gazete böyle bir manşet attığında, 'falan çevre rahatsız' dediğinde Türkiye'de birtakım belli çevrelerde hareketlenmeler olurdu. Çünkü o vesayet odaklarının elinde güçler vardı ama bakın hamdolsun son 16-17 yılda verilen mücadele neticesinde artık bu vesayet odakları güçlerini yitirmiştir. Milletin gücünün üzerinde hiçbir gücün olmadığını açık ve net bir şekilde görmüştür. Bu tür söylemlerin Türkiye'de hedef saptırmak, vesayet odaklarıyla ve terörle mücadeleyi sulandırmak, gündemi değiştirmekten başka bir faydası olmayacaktır ama Türkiye Cumhuriyeti'nin her bir ferdi, Türk Milleti olarak bu saptırmalara, bu oyalamalara da asla prim vermeyecektir, bunu da defalarca gösterdik" diye konuştu.
15 Temmuz'dan sonra ordu içindeki FETÖ'cü yapılanmaların temizlenmeye başladığı dönemde 'Türk ordusu zaafa uğrayacak' söylemlerinin ileri sürüldüğünü belirten İbrahim Kalın, "Tam tersi oldu, TSK bu tür urlardan, hastalıklı yapılardan, zihniyetlerden temizlendikçe asli görevine döndü, daha etkin, daha kararlı, sahada netice alan bir silahlı kuvvetler haline geldi, bir ordu haline geldi. Bunun somut neticelerini Barış Pınarı, Zeytin Dalı ve Fırat Kalkanı Harekatlarında ve PKK ile mücadelede gördük. Dolayısıyla bu tezkiye hareketi, bu temizlenme hareketi TSK'yı daha güçlü kılmıştır" ifadelerini kullandı.
'KAYGILARIMIZI PAYLAŞMAK İÇİN ZİYARET ETTİK'
Sözcü Kalın, 11'inci Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün röportajında söylediği 'Gezi Parkı olayları ile gurur duydum' sözlerinin sorulması üzerine, "Gezi olaylarıyla ilgili işin hukuk, dava ve mahkeme meselelerinin yanında bir kere bir kalkışma olarak bu ülkeye verdiği zararı da unutmamamız lazım. Sayın Gül, gurur duyabilir, kendi değerlendirmesidir, bizim açımızdan bağlayıcı bir tarafı yok. Kendi görüşüdür. Geldiğimiz nokta itibarıyla baktığımızda, bir bütün olarak okuduğunuzda Türkiye'nin o dönemde çok zor bir süreçten geçtiğini ve o sürecin bir bütün olarak Türkiye'ye zarar verdiğini asla akıldan çıkarmayalım" yanıtını verdi.
Kalın, röportajda Hulusi Akar ile birlikte Gül'e yaptığı ziyaret konusunda yapılan değerlendirmeler hakkında ise şunları söyledi:
"Burada 'Geldiler, bizi dinlediler ve gittiler' şeklinde birtakım değerlendirmelerin yapıldığını üzüntüyle görüyorum. Yaşanan gerçeklik bu değil. Biz oraya kendisi ile olan hukukumuza binaen, kimseden herhangi bir talimat ya da direktif almadan gittik, fikir alışverişinde bulunduk. O süreç, adaylık süreci, seçim süreci, diğer bölgesel konularla ilgili uzun görüşmelerimiz oldu. İki tarafın da görüşlerini açık, samimi, dürüst bir şekilde dile getirdiği bir müzakere, bir görüşme, bir ziyaret oldu. Şimdi bunu başka yerlere çekmek, 'Geldiler, ben de şunları şunları söyledim ve onları gönderdim' tarzı bunu ifade etmek, yaşanan gerçeklikle uyuşmadığı gibi hukukumuzla da çok bağdaşmamaktadır. Bu ziyaret tamamen kişisel hukukumuza binaen kaygılarımızı paylaşmak amacıyla gerçekleşmişti. Dolayısıyla o tarihi de böyle yeniden okuyarak, yeniden inşa ederek bugünkü siyasi konjonktüre ya da şimdi kendilerinin yeni yeni giriştikleri siyasi sürece uygun hale getirmeye çalışmak, bizim açımızdan yaşanan gerçeklikle uyum arz etmemektedir."
'GÜNDEMİMİZDE SİSTEM DEĞİŞİKLİĞİ YOK'
Abdullah Gül'ün Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile ilgili açıklamalarını da değerlendiren Kalın, bu sisteme referandumla geçildiğini hatırlatarak, "Kendilerinin ileride gücü yeterse bunu tartışmaya açabilirler, ama milletin konuştuğu, kararını verdiği, iradesini sandıkta yansıttığı, sistemin değiştiği bir dönemde tekrar tekrar bu konuyu açmak, 'Bundan dolayı Türkiye iyi yönetilmiyor' gibi birtakım söylemler geliştirmek bizim ülkemizin siyasi, sosyolojik, toplumsal gerçekleriyle bağdaşmamaktadır. Bizim gündemimizde böyle bir sistem değişikliği söz konusu değil. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne göre bu ülke yönetilmektedir, millet bu konuda iradesini ortaya koymuştur. Bizim çabamız 2023 hedeflerine kenetlenmek suretiyle, bu tür suni gündemlerden uzak durarak, 2023 hedeflerine nasıl ulaşabileceğimize dair yoğun bir çabanın içerisinde olmaktır" yorumunu yaptı.
Kalın, Burhan Kuzu'nun yargı üzerinde baskı yaptığına dair iddialara ilişkin soruyu yanıtlarken, Kuzu'nun iddialara itirazda bulunduğunu hatırlatarak, "Bu tabii doğrudan bizi bağlayan bir şey değil. Bir politika kurulu üyesi olması hasebiyle buradaki eylemlerini Cumhurbaşkanlığına atfetmek elbette doğru olmaz. Hakikat neyse, gerçekler neyse yargı süreci sonunda ortaya çıkartılması herkesin menfaatine olacaktır" dedi.