Cumhurbaşkanı Erdoğan, 11. Kalkınma Planı Tanıtım Toplantısı’nda
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 11. Kalkınma Planı Tanıtım Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, “Kendi geleceğini planlamayan milletlerin, başkalarının planlarının parçası olmaya mahkûm olduğuna inanıyorum. Bugün bölgemizde ve tüm dünyada yaşanan gelişmeler, bunun örnekleriyle doludur” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezinde düzenlenen 11. Kalkınma Planı Hazırlık Toplantısı’na katıldı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan toplantıda yaptığı konuşmada insanlığın tarih boyunca hep daha iyi bir hayatın, refah düzeyini yükseltmenin arayışı içerisinde olduğunu, günümüzde de farklı ülkeler ve toplumlar arasındaki kalkınma yarışının büyük bir rekabet içerisinde devam ettiğini söyledi.
“ADALET VE KALKINMAYI TEMEL ÖNCELİĞİMİZ OLARAK BELİRLEDİK”
Kendilerinin de millete hizmete talip olurken adalet ve kalkınmayı iki temel öncelikleri olarak belirlediklerini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan “Milletimizin karşısına çıkarken kaynak Türkiye’dir demiştik. Tarihiyle, kültürüyle, girişimcileriyle, gençleriyle, kadınlarıyla, velhasıl tüm potansiyeliyle milletimize inanarak yola revan olmuştuk. Nitekim 15 yıllık iktidarımız boyunca kalkınma alanında elde ettiğimiz başarılar tüm Cumhuriyet tarihinin kat be kat üzerine çıkmıştır. Bu sonuç milletimize inanmakta, güvenmekte ne kadar haklı olduğumuzun da ispatıdır” şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, giderek derinleşen ve çok boyutlu hâle gelen küreselleşme sürecinin ülkelere büyüme ve gelişme yönünde önemli fırsatlar sunduğunu, bunun yanında sürecin getirdiği bazı tehdit ve risklerin de olduğuna dikkat çekti. Bu süreçte fırsatları ve riskleri en iyi şekilde dengeleyip kaynaklarını azami ölçüde değerlendiren ülkelerin hedeflerine ulaşabileceklerini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunu yapamayan devletlerin ve toplumların ise gerilemeye devam edeceklerini belirtti.
Kendileri için amaçlarına ulaşmanın en önemli aracının planlama olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, planlamanın “doğru işi yapmak ve işi doğru yapmak” demek olduğunu, bunun için de evvela önceliklerin doğru bir biçimde belirlenmesi ve hayata geçirilmesinin gerektiğine dikkat çekti. Acil Eylem Planı, 9. ve 10. Kalkınma planları, hükûmet programları ve Vizyon 2023 belgelerinin planlı kalkınma anlayışlarının en somut örnekleri olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, kendi geleceğini planlamayan milletlerin başkalarının planlarının parçası olmaya mahkûm olduğunu, bugün bölgemizde ve tüm dünyada yaşanan gelişmelerin bunun örnekleriyle dolu olduğunu söyledi.
“SOSYAL VE MANEVİ KALKINMAYI DA ÖNEMSİYORUZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, kalkınmayı yalnızca iktisadi alanla sınırlamadıklarını, sosyal ve manevi kalkınmayı da önemsediklerini belirterek, son 15 yılda gösterdikleri çabalarla kalkınma yaklaşımlarını insan odaklı, toplumun tüm kesimlerini kucaklayan, daha kapsayıcı bir çerçeveye oturtmayı başardıklarını vurguladı. Bunun için yönetime geldikleri günden itibaren hem fiziki altyapıya, hem de insana yatırım yaptıklarını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, ulaştırma, enerji ve tarıma yönelik altyapı yatırımlarının yanı sıra, eğitim ve sağlık yatırımlarına ayrılan kaynaklarla ülkemizin her alanda aynı anda önemli bir sıçrama yapmasını sağladıklarını ifade etti.
İş gücünün eğitim seviyesini ve verimliliğini yükseltirken, sosyal güvenlik şemsiyesinin kapsayıcılığını da bu arada arttırdıklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’de artık yoksulluğun, gelir adaletsizliğinin tanımının çok değiştiğine dikkat çekti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugün artık yoksul demenin yiyecek ekmek bulamamak değil, belirli bir refah düzeyinin altında kalmak demek olduğunu ifade ederek, sağlıklı bir toplum oluşturmak için çocuk ölümlerinin azaltılması ve anne sağlığının iyileştirilmesi başta olmak üzere pek çok temel göstergeyi de olumlu yönde geliştirdiklerini aktardı.
“YÜKSEK TEKNOLOJİYE DAYALI ÜRETİMİN SANAYİDEKİ PAYINI ARTIRACAK BİR ATILIMA İHTİYACIMIZ VAR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin bölgedeki pek çok ülkeyle kıyaslandığında doğal kaynak zengini olmadığının altını çizdi. Buna karşılık bilgi ve teknolojiyi esas alarak sanayileşme konusunda çok iyi bir sicile sahip olduğumuza dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, artık dünün tekstil ve tarıma dayalı sanayisinin kısır döngüsünden çıkıp teknoloji yoğun bir sanayiye doğru geçiş yapıldığını, orta ve orta yüksek teknolojili ürünler üretebilen bir imalat sanayi altyapısının büyük ölçüde oluşturulduğunu kaydetti. Bundan sonra yüksek teknolojiye dayalı üretimin sanayideki payını arttıracak bir atılıma ihtiyaç olduğuna dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunun yanında sürdürülebilirlik ilkesini de asla ihmal etmediklerini, bir taraftan sanayileşmenin gerektirdiği enerji yatırımlarını yaparken, diğer taraftan ülkenin doğal kaynaklarını da geliştirmeye çalıştıklarını belirtti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, kişi başına millî geliri 3 bin 500 dolar seviyelerinden 11 bin dolar seviyesine ulaştırmış olmalarının gerçekten tarihî bir başarı olduğunu vurgulayarak, “Buraya durup dururken gelmedik, bir gayretle geldik. Satın alma gücü paritesine göre ise, kişi başına gelirde 2002 yılında Avrupa Birliği ortalamasının yüzde 37’si düzeyindeyken, yüzde 62’sine kadar çıktık; bakın nereden nereye. Refah seviyemizin 15 yılda üç katına ulaşmasında ve gelirin daha adil paylaşılmasında kalkınma yaklaşımımızın payı çok büyüktür” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasının devamında, Türkiye’nin 15 yılda temel göstergeler itibariyle nasıl bir gelişme kaydettiğini ana hatlarıyla şu şekilde aktardı: “2002 yılında 236 milyar dolar olan millî gelirimizi 2016 yılında 863 milyar dolara çıkardık. Bu büyüme performansımızla son 10 yılda 8.3 milyon ilave istihdam oluşturduk. 2002 yılında yüzde 11.3 olan bütçe açığının millî gelire oranını 2017 yılında yüzde 1,5 seviyesine düşürdük. Faiz giderlerinin millî gelire oranı 2002 yılında yüzde 14,4 iken, bu oran 2017 yılında yüzde 1,8’e gerilemiştir. Mesela faiz giderlerinin millî gelire oranı yüzde 14.4 olarak kalsaydı, 2003-2017 döneminde dört kattan daha fazla faiz ödeyecektik. 2002 yılında yüzde 72’ye ulaşan kamu borç stokunun millî gelire oranını 2016 yılında yüzde 28’e kadar düşürdük. Bu oranla Avrupa’nın en iyi durumda olan ülkeleri arasındayız. 2002 yılında ihracatımız neydi biliyor musunuz? 36 milyar dolar. 2017 yılında 157 milyar doları aşmış vaziyette. Yani yer altı kaynaklarıyla değil işte bu ihracatımızla biz buralara geldik, geliyoruz.”
“CEBİMİZDEN BİR KURUŞ ÇIKMADAN BU YATIRIMLARI YAPTIRIYORUZ”
Türkiye’nin 2002 yılında 17 milyar liralık kamu yatırımı yaparken hükûmetleri döneminde bu rakamı 7 kat arttırarak 2017 yılında 128 milyar liraya çıkardıklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kamu-özel iş birliği modeliyle 1986 yılından 2002 yılına kadar toplam yatırım tutarı 11,4 milyar dolar olan 67 proje uygulanabilmişti. Bu çok önemli, biz 2002’den günümüze kadar toplam yatırım tutarı 50.6 milyar dolar olan 158 projeyi hayata geçirdik. Çıkmış diyor ki ‘nerede bunun kaynağı’ diyor. Ya kaynağı ne yapacaksın ya? Bu bir defa kamu-özel iş birliğiyle yapılan yatırım, bu yatırım yapıldı mı? Yapıldı. Ha biz ne diyoruz bunu yapanlara? Gel bakalım arkadaşlar, kaç yıllığına? 15 yıllığına, peki, sana 10 yıllığına veya al 15 yıllığına, 15 yıl çalıştıracaksın, 15 yıl sonra bize bunu vereceksin. Cebimizden bir kuruş çıkmadan biz bu yatırımı yaptırıyoruz. Ve bu süreç içerisinde bazılarından da belli oranda devlet yılsonu bazılarından cirodan, bazılarından kardan da yine gelirimizi alıyoruz. Buna kaynakların çeşitlendirilmesi denir. Ama bunu muhalefet bilmiyor, anlamıyor. Hazırdan varsa yatırım yapılır zannediyor. Mesele, hazırda olanı bitirmek değil yeni kaynaklar bulmak suretiyle ne yapacaksın, mesele budur.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Marmaray, Avrasya Tüneli, Osman Gazi Köprüsü gibi devasa yatırımların bu şekilde yapıldığını kaydetti. Muhalefetin aklının bunları almayacağını, almadığı için de dikili ağaçları olmadığını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, kendilerinin sürekli olarak tüm dünyada bu kaynakları nasıl artıracaklarının arayışı içinde olduklarını belirtti. Cumhurbaşkanı Erdoğan kaynakları bulup getirerek bu yatırımları kamu-özel iş birliğiyle yaptırdıklarını ifade etti. Türkiye’de kendi dönemleri içerisinde yaptıkları havalimanlarının tamamına yakını böyle yapıldığını, yine yapmaya devam edeceklerini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan “Bunlar öğrenene kadar değil, öğrenseler de öğrenmeseler de devam edeceğiz” şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan özellikle ulaştırma yatırımlarıyla uzakları yakın ettiklerini, 2002 yılında toplam 6100 kilometre yol olan bölünmüş yol ağını, 2002’den sonra 26 bin kilometreye çıkardıklarını kaydetti. 2002’de ülkemizde bulunmayan yüksek hızlı tren hatlarını 2017 yılında 1213 kilometreye çıkardıklarını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, inşası süren hatlarla bu rakamın iki katına yükseleceğini bildirdi. 2002 yılında uçuşa açık havalimanı sayısı 26’yken bugün bu sayıyı 55’e yükselttiklerini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, yedi yeni havalimanının yapımının da sürdüğünü belirtti.
Yılsonuna kadar tüm illere doğalgaz ulaştırmayı planladıklarını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Turgut Özal’ın yaptığı mobil devrim sonunda 2002 yılında 23 milyon olan abone sayısının geçtiğimiz yıl 78 milyona ulaştığını belirtti. 2009 yılında 2 buçuk milyon olan mobil geniş bant abone sayısının geçtiğimiz yıl 57 milyona ulaştığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini savunma sanayiine yönelik hamleleri aktararak sürdürdü.
“İNSANSIZ TANKLARI DA ÜRETİR HÂLE GELECEĞİZ”
2002 yılında ülkemizde 66 savunma projesinin yaklaşık yüzde 20 yerlilik oranıyla yürütüldüğünü söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2017 yılında 600 projede yüzde 65’in üzerinde yerlilik oranıyla sürdürür hâle gelindiğini kaydetti. Şu anda Afrin’de zırhlı taşıyıcılarının neredeyse tamamına yakınının yerli olduğunu, artık silahlı insansız hava araçlarını yapıldığını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunları üretenlere millet adına teşekkürlerini ifade etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü: “Eğer şu anda bunu biz kendimiz üretiyor olmasaydık, bir tane insansız hava aracımız düşse ne olur diye düşünürdük, ama şimdi düşünmüyoruz. Ulan düşürürseniz düşürün be, ikincisi de var, üçüncüsü de var, dördüncüsü de var, gelin. Şimdi geçen bir helikopterimiz düştü, tabi yandık yakıldık. Niye? İki tane pilotumuz gitti, üzüldük. Ama hemen oradaki bu sistemlerin sorumlusu olan arkadaşımızın söylediği şu; ‘Cumhurbaşkanım, biz üzülüyoruz.’ Niye üzülüyorsunuz? İnsansız hava aracında, silahlısında silahsızında insan yok ki düşerse düşer. Biz niye bazı şartlarda da onları uçurmuyoruz, onları uçuralım. Vursunlar, o düşsün, ama hiç olmazsa benim pilotum şehit olmaz. Şimdi biz buraya geldik. Şimdi bunu daha iyiye, daha ileri taşıyacağız. Tank yakabilirler, içinde beş tane şehidim. Ama şimdi öyle bir yere gelmemiz lazım ki biz insansız tankları da üretir hâle gelmemiz lazım ve bunu da yapacağız, bunu da yapacağız. Çünkü o tür şeyleri düşünmeyeceğiz. Niye? Artık bu teknolojiyi yakalayan bir ülke konumuna geliyoruz ve geldik diye. Şu anda birçok silahlarımızı hamdolsun üretir hâldeyiz. Hızla bu sektörde gerek devlet, gerek özel şu anda çalışmalarını sürdürüyor, daha iyi olacağız. 2002 yılında yaklaşık 5,5 milyar dolar bütçesi olan bir savunma projesi stokuna sahipken, geçtiğimiz yıl 41 milyar doların üzerinde bir proje hacmine ulaştık.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasının devamında nitelikli insan yetiştirmeye verdikleri öneme değinerek, 15 yılda eğitim ve sağlık hizmetlerine erişimi ve kaliteyi önemli ölçüde arttırdıklarını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan şunları kaydetti: “15 yıl önce ülkemizde özel okullar dâhil 380 bin derslik varken, 2002 yılında derslik sayısı 683 bine ulaştı. Hatırlayın, şu anda bu salonun içinde ben inanıyorum ki yüzde 60-yüzde 70’i herhâlde 75 kişilik sınıflarda okumuştur. Öyle mi? Ben öyle okudum, 75. Ama şimdi ortalaması biliyor musunuz? Sınıflarımızın şu andaki ortalaması 23, bakınız nereden nereye geldik. 75 kişilik sınıfta bir eğitim öğretim, 23 kişilik sınıfta bir eğitim-öğretim. Bir taraftan da tabii ki nitelikli öğretmen sayımızı ne yapıyoruz, arttırmaya çalışıyoruz. Yükseköğretimde ise 2002 yılında 1,1 milyon olan örgün öğrenci sayısı, 2017 yılında 3,8 milyon olurken üniversite sayısı 75’ten 185’e çıktı. Böylece yükseköğretimdeki okullaşma oranı yüzde 19’dan yüzde 42.4’e ulaşmış oldu. Daha önce 182 bin olan yükseköğretim yurtlarının yatak kapasitesi 630 bini buldu.”
“ŞEHİR HASTANELERİYLE, SAĞLIKTA YENİ BİR DEVRİMİ HAYATA GEÇİRİYORUZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasının devamında araştırma-geliştirme harcamalarının millî gelire oranının yaklaşık yüzde bir seviyesine, araştırmacı sayısının ise 24 binden 100 bine yükseldiğini kaydetti. Hizmet kalitesinde vatandaşlarımızın en fazla memnun olduğu alanlardan biri olan sağlıkta da önemli mesafeler kat edildiğini de söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2002 yılında 19 bin olan toplam nitelikli yatak sayısını, 2016 yılında 127 bine, 15 yıl önce 378 bin olan sağlık personeli sayısını 914 bine çıkarttıklarını ifade etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan yeni hedefin Şehir Hastaneleri kurmak olduğunu söyleyerek, bununla sağlık alanında yeni bir devrimi hayata geçirdiklerini kaydetti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan 15 yılda yoksulların gözetildiğini, gelir dağılımının iyileştirildiğini söyleyerek ülkemizde kişi başı günlük 2,15 doların altında yaşayan nüfusun kalmadığını belirtti. Kişi başı günlük 4.3 dolar gelir seviyesinin altında bir gelirle yaşayan nüfusun 2002 yılında yüzde 30 olduğunu, bu rakamı yüzde birler seviyesine kadar düşürdüklerini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2002 yılında 2 milyar lira sosyal yardım ve sosyal hizmet harcaması yapılırken, bu rakamı 38 milyar liraya çıkarttıklarını kaydetti.
“KALKINMA SEVİYEMİZİ GELİŞMİŞ ÜLKELER DÜZEYİNE ÇIKARTMAKTA KARARLIYIZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan dünyamızın giderek daha hızlı bir değişim yaşadığını, bu değişimin tetikleyicisi olan teknolojik ve ekonomik gelişmelerin farklı coğrafyalarda siyasi dönüşümleri de hızlandırdığını belirtti. Bu gerçeği dikkate alarak hazırladıkları 2033 hedeflerinin daha sonraki vizyonlara ulaşma bakımından bir sıçrama noktası olacağını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü: “Genç ve dinamik bir nüfusumuz var. Her zaman her yerde en az üç çocuk derken bunu korumak için diyorum. Bu genç nüfusumuzun yaşlanmaması lazım, ihtiyar hâle gelmemesi lazım, onun için en az üç diyorum; ki biliyorsunuz ekonominin kaynağı insandır. Emek, para, sermaye, bunları geç, insan insan. İnsan varsa emek var, insan varsa sermaye var, insan varsa istihdam var, insan yoksa bunların hiçbiri yok, kaynağı insandır. Onun için de özellikle doğumlara bizim çok büyük önem vermemiz lazım. Bu fırsatı iyi değerlendirip gençlerimizin eğitim, öğretim kalitesini ve iş gücümüzün niteliğini artırarak kalkınma seviyemizi gelişmiş ülkeler düzeyine çıkartmakta kararlıyız.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasının devamında, nitelikli insan gücüne dönük eğitim sanayi iş birliği programlarını daha da güçlendirerek ve kadınların işgücüne katılım oranını artıracaklarını söyledi. Son 15 yıldaki atılımlarla Türkiye’yi Birleşmiş Milletler İnsani Gelişmişlik Endeksi’nde yüksek insani gelişmişlik seviyesine çıkarttıklarını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu noktadan da asla geri durmayacaklarını belirtti.
Son günlerde yaşanılan taciz olaylarıyla ilgili hükûmetin yasal bir düzenleme yaptığını, bu yasal düzenlemeyle buradaki caydırıcılık hükümlerini ileri bir noktaya taşımanın gayreti içerisinde olduklarını da belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bunların affı olamaz, bunlar bağışlanamaz, bunları görmezlikten asla gelemeyiz. Ne gerekiyorsa bunlar için bunu devlet planında bizim yapmamız gerekiyor” dedi.
“İMALAT SANAYİİNDE YÜKSEK TEKNOLOJİLİ ÜRETİM DÖNÜŞÜMÜNÜ GERÇEKLEŞTİRMELİYİZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasının devamında bilginin önemi ve değerinin giderek arttığını, yenilikçilik ve farklılık oluşturmanın en önemli rekabet unsurları hâline geldiğini vurguladı. Bu süreçte bir taraftan dördüncü sanayi dalgası gibi yeni teknolojilere dayalı üretim yapısına geçerken, diğer taraftan da insanımızı zihni ve fiziki becerilerinden faydalanabileceğimiz yeni alanlarda istihdam etmeye ihtiyaç olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, eğitim-öğretim ve AR-GE’ye ayrılan kaynakları artırarak, imalat sanayiinde yüksek teknolojili üretimin payının yükseldiği bir dönüşümün yakalanmasının şart olduğunun altını çizdi. Türkiye’nin böylece bölgesel bir güç olmanın yanında, küresel düzeyde bilgi üreten bir güç hâline de geleceğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ekonomik ve teknolojik atılımlarımızı bu potansiyelimizi yeni yatırım fırsatlarına dönüştürecek şekilde gerçekleştirmekte de kararlıyız. Ülkemizi ancak bu şekilde enerji, ulaştırma, lojistik ve ticarette bölgesel bir cazibe merkezi hâline getirebiliriz” şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü: “Teknolojik yatırımlarımızın etkileri sadece ekonomik alanda değil, savunma sanayi alanında da kendisini gösteriyor. Savunma sanayinin birçok alanında artık millî teknolojilere sahibiz. Ülkemize yönelik pek çok iç ve dış tehdidi yerli ve millî üretim sayesinde başarıyla bertaraf ediyoruz. İşte Afrin ve Afrin’de eğer biz birilerine muhtaç durumda olsaydık şu anda geldiğimiz konumda olmayacaktık. Ama hamdolsun, kimseye muhtaç olmadan kendi göbeğimizi kestik, yola çıktık ve bu saban itibarıyla 1780 teröristi etkisiz hâle getirdik. Tabii kendi silahı olunca, kendi zırhlı taşıyıcısı olunca, kendi tankı, kendi topu olunca, askerin de yüreği, cesareti o denli ne oluyor, o da artıyor. İşte dün güneyden öyle bir çıkış yapmak istediler, toplarımız hemen anında gereğini yaptı, silahlı insansız hava araçlarımız gereğini yaptı ve geri dönmek zorunda kaldılar; mesele bu mesele bu. Durmayacağız, yola devam edeceğiz. Önümüzde inşallah savunma sanayii, ulaştırma ve enerji başta olmak üzere yerli ve millî ürünlerimizi tüm dünyaya daha fazla ihraç eder konuma da geleceğiz. Pek çok büyük şehrimiz, üniversite, ticaret, turizm, kültür alanlarında bölgesel ve küresel düzeyde cazibe merkezi olma yolunda ilerliyor, bundan dolayı da mutluyuz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan İstanbul’u Doğu ve Batı sermayesinin buluştuğu güçlü bir finans merkezi hâline getirdiklerini söyleyerek, hedeflerinin gelecek nesillere iftihar edecekleri, medeniyetimizin göstergesi ve kimliği olacak değerde şehirler bırakabilmek olduğunu da belirtti.
“ÖNÜMÜZDEKİ DÖNEMDE İNSANİ VE KALKINMA YARDIMLARIMIZI ARTIRACAĞIZ”
Türkiye’nin insani ve kalkınma yardımlarıyla dünyada ikinci, millî gelire oranla ise bir numara olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, çoğu Afrika, Balkanlar ve Türk Cumhuriyetlerinden gelen 16500 öğrenciye Türkiye burslarıyla ülkemizde kaliteli eğitim imkânı sunulduğunu söyleyerek “Kazancımızı mazlumlarla, mağdurlarla, dostlarımızla, kardeşlerimizle paylaşma irademizin bir tezahürü olan bu tablodan dolayı da iftihar ediyoruz. Önümüzdeki dönemde insani ve kalkınma yardımlarımızı artırarak sürdürme kararındayız” şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan önümüzdeki beş yıllık süreci kapsayacak ve 2023 hedeflerinin varış noktası olacak 11. Kalkınma Planı döneminin en iyi şekilde değerlendirmek zorunda olduklarını ifade etti. Kalkınmanın amacı ve aynı zamanda da aracı olan insana yaraşır biçimde çok boyutlu, dinamik ve akıllı planlar yaptıklarını, geçmiş tecrübelerden faydalanarak toplumun tüm kesimlerinin istek ve ihtiyaçlarına yönelik iddialı ve gerçekçi hedefler oluşturduklarını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu kapsamda 11. Kalkınma Planı döneminde yenilikçi, yerli ve millî üretime dayalı yüksek teknoloji üretir âale gelen güçlü bir ekonomik yapıyı oluşturmayı amaçlıyoruz. Bu yapıyla savunma sanayi, ilaç ve yazılım alanları başta olmak üzere, katma değeri yüksek pek çok sektörde söz sahibi olmayı hedefliyoruz. Biyoteknoloji, malzeme teknolojileri, bilgi ve iletişim teknolojilerinde kapasitemizi arttırarak ileri teknolojili sektörlerde üretim yapar hâle geleceğiz, bunun başka çaresi yok. Bunun için de matematik, fizik, kimya ve biyoloji gibi temel bilimlere daha fazla kaynak ayırarak nitelikli insan yetiştireceğiz. Plan döneminde sanayimizin dijitalleşmesinin yol haritasını ortaya koyarak, üretimde hız, verimlilik ve kaliteye odaklanacağız. Katma değeri yüksek, yenilikçi ürünler üretmek suretiyle dünya pazarlarında daha rekabetçi olacağız. Geleneksel sanayi kollarımızı da günün şartlarına göre dönüştürerek bu sektörlerdeki istihdamın niteliğinin artarak sürmesini sağlayacağız.”
“GDO’LU ÜRÜNLER NOKTASINDAKİ HASSASİYETİMİZİ ARTTIRMAMIZ LAZIM”
Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasının devamında vatandaşların kaliteli bir hayat sürmesi için yeterli ve sağlıklı gıdaya ulaşılabilmesini temin edeceklerini söyleyerek konuyla ilgili şunları kaydetti: “Bu konuda, yani gerek hocalarımızdan, gerekse bu çalışmaları yürütenlerden bir şeyi ısrarla ben de talep ediyorum, yani doğala önem vermemizin şartını burada duyurmak istiyorum. Ve kanser gibi rahatsızlıkların temelinde bunun olduğuna inanıyorum ve kimyasalın ağırlıkta olduğu üretimler sebebiyle ilaç sanayinde darbeler yediğimize inanıyorum, yani bu konunun üzerinde bence hocalarımızın durması lazım. Ve biz kimyasaldan doğala mı gideceğiz, doğaldan kimyasala mı gideceğiz, bunlar üzerinde de bir çalışmanın yapılmasının gereğine inanıyorum. Bu kapsamda gıda kayıp ve israfının önlenmesine, tarımsal üretimde kendine yeterliliğe ve verimliliği arttırmaya odaklanacağız. Sayın Başbakanım burada, bakan arkadaşlarım burada ve bu GDO’lu ürünler noktasındaki hassasiyetimizi bir defa arttırmamız lazım. Devlet olarak birinci derece bu bizim sorumluluğumuzda. Onun için de hükûmet olarak bu konuda atacağımız adımların hassasiyetini özellikle ifade etmek istiyorum.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasında dijital ekonominin gerektirdiği özellikleri kazandırarak iş gücünün niteliğini arttıracaklarını, enerjide yerli kaynakları daha fazla değerlendirerek nükleer enerjiyi elektrik üretimi amacıyla kullanacaklarını ve yenilenebilir enerji kaynaklarının enerji üretimindeki payını arttıracaklarını da belirtti.
“CUMHURBAŞKANLIĞI SİSTEMİ’NİN GEREKTİRDİĞİ YAPILANMAYI KISA SÜREDE TAMAMLAYACAĞIZ”
Büyük medeniyetlerin organizasyon kabiliyetleri, dolayısıyla kurumsallaşmaları ileri olan medeniyetler olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu bakımdan karar alma hız ve kalitesini arttıracak olan Cumhurbaşkanlığı Sistemi’nin gerektirdiği yapılanmayı da kısa sürede tamamlayacaklarını bildirdi. Daha rekabetçi ve dinamik bir yapıda işleyen yeni fırsat pencerelerinden yararlanarak katma değer üreten, işlem maliyetlerini azaltan, iyi uygulamalarla fark oluşturan bir kamu yönetimi sistemine geçileceğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan “Bütün bunları yaparken de toplumsal bütünleşmenin daha iyi sağlanabilmesi için güven, dürüstlük, liyakat, vatanseverlik, dayanışma gibi temel değerlerimizi daha da güçlendireceğiz” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan sözlerini şöyle tamamladı: “Bu dönemde ekonomi politikalarımızın odağında yine üreten, ihraç eden ve yenilikler yaparak daha iyi bir hayat için imkân sağlayan güçlü bir özel sektör olacaktır. Plan kapsamında oluşturacağımız politika ve önceliklerimizi tüm kesimlerin sahiplenmesi ve benimseyerek uygulaması da önemlidir. Bu süreçte kamu kurum ve kuruluşlarına ilaveten özel sektör başta olmak üzere sivil toplum, üniversitelerimiz ve diğer bütün kesimlerin aktif katılımı, desteği ve katkıları olmazsa olmazımızdır. Buraya teşrif eden tüm kesimlerin temsilcilerini, kalkınma planımızın oluşmasında ve hedeflerin takibinde daha sıkı ortaklıklara, işbirliğine ve Kalkınma Bakanlığımıza destek vermeye çağırıyorum. Bir kez daha 11. Kalkınma Planının ülkemize hayırlı olmasını diliyorum.”