"Ülkemizin Kaynaklarını En İyi Şekilde Kullanmak Herkesin Vazifesidir"
Başbakan Binali Yıldırım, Grand Ankara Otel'de düzenlenen Sabit Elektronik Haberleşme Altyapısının Kiralanması Protokolü imza töreninde yaptığı konuşmada, yıllar önce hayal ettiği bir şeyin bugün gerçeğe dönüşmesinden dolayı mutluluk duyduğunu söyledi.
Küçük bir siteminin olduğunu ifade eden Yıldırım, şöyle devam etti:
"Bunu, bizim siyasette ittifakı başardıktan sonra başarmanız biraz bu işin geç kalmış olduğunu gösteriyor ama siz tabi daha iyisini yaptınız. Biz tam ittifak yapamadık, siz ittifakı bire indirdiniz. Siyasette hala parçalı ittifak devam ediyor. Geç olsun, güç olmasın. Bugün yapılan iş, ülkemiz için büyük bir kazançtır. Eğer bu altyapı işini herkes kafasına göre yapmaya devam etseydi hem şehirlerimizin altyapısı bozulmaya devam edecek hem maliyet artacak hem de teknik olarak usulüne uygun yapılıp yapılmadığı noktasında sorunlar devam edecekti."
Yıldırım, altyapının tek elden gitmesinde maliyette 5 kat bir avantaj sağladığını, kabaca 20 milyarlık bir işte birlikte altyapı yapılması halinde bu rakamın 4 milyara kadar inmesinin söz konusu olduğunu vurguladı.
"GEREKSİZ KAZILAR VE STANDART ALTI İŞLER ORTADAN KALKACAK"
Ülkenin kaynaklarını en iyi şekilde kullanmanın sadece kamunun değil herkesin, özel sektörün de vazifesi olduğuna dikkati çeken Yıldırım, "Ortak altyapı sayesinde gereksiz kazılar ve standart altı işler ortadan kalkacak. Eğer bunu düzgün, usulüne uygun yapmazsanız vereceğiniz hizmet kalitesi de kötü olur. Aynı yollara benziyor. AK Parti iktidarından önce bölünmüş yollar çok azdı, yolların kalitesi kötüydü, kazalar daha fazla oluyordu. Bir de yollarda kaybedilen süre, ekonomiye çok zarar veriyordu. Şimdi her yerde bölünmüş yollar var ve ekonomiye müthiş katkı sağlıyor. Hava kirliliğini azaltıyor. Aynı zamanda insanlarımızın hayatını kaybetmesinin önüne geçiliyor." diye konuştu.
Başbakan Yıldırım, bilgi toplumu hedeflerinin bulunduğunu, bilgi toplumu hedefinin ise bir gelişmişlik göstergesi olduğunun altını çizdi.
"VATANDAŞIMIZ TEKNOLOJİYİ SEVİYOR"
Türkiye'nin son 15 yılda ortaya koyduğu bilgi toplumu hedefinde önemli mesafeler kat ettiğini belirten Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:
"İletişimde nereden nereye geldiğimiz, fiber optik ağlarımızda ne kadar büyük mesafeler kat ettiğimizi çeşitli vesilelerle anlatıyoruz. 2003 yılında göreve başlarken bilgi iletişim sektörü ciromuz 21 milyar civarındaydı. 2016 yılı sonunda yaklaşık 95 milyar liraya çıktı. 2003 yılında 28 milyon mobil abone varken, bugün 78 milyon mobil aboneye ulaştık. 2003 yılında vatandaşlarımızın yüzde 42'si mobil abone ilken bugün yüzde 96'nın üzerinde vatandaşımızın cep telefonu var, internete girebiliyor, konuşabiliyor. 1 Nisan 2016'da 4,5 G'yi başlattık. 2017'nin sonuna geldiğimizde 4,5 G'ye geçen abone sayımız 65 milyon. Vatandaşımız teknolojiyi seviyor, iletişimde hızı seviyor. İşte bugün bu yapılan bu protokol, birliktelik Türkiye'nin bilgi toplumu hedeflerinde yeni bir aşamayı ifade diyor. Ömrümüzü bu işi başarmak için geçirdik. Bugün mutlu sona gelindi."
Binali Yıldırım, protokol dışında yer alan şirketlerin de hizmet vermek için bu hattı kullanabileceğini, bunun bilinmesi gerektiğini dile getirdi.
"YOLDAN PARA KAZANILMAZ"
Demiryollarının artık bütün kullanıcılara açıldığına işaret eden Binali Yıldırım, şunları kaydetti:
"Demiryolu yapılmış. Yapılan bu yolu lojistik firmaları, vagonu, lokomotifi olan veya bir şekilde kiralayanlar, rahatlıkla taşıma yapacaklar, bunun için ücret ödeyecekler. Burada ise sistem aynı, araçlar farklı. Orada demiryolu ile yükler burada akıl yolu bilgiler taşınıyor. Burada altyapının kullanım ücretlerinin de makul olması lazım. Parayı yoldan değil onun üzerinde taşıdığınız bilgiden kazanacaksınız. Yoldan para kazanılmaz. İletişim altyapısı ticaret aracı değildir. Ticaret aracı iletişim altyapısını kullanarak ticareti yapmak, ülkenin ihtiyaçlarını karşılamak, kalkınmasına büyümesine katkı sağlamak. İşi böyle görmemiz lazım. O yüzden aracı amaç gibi görmeye başlarsak kaybederiz. Amaç, Türkiye'yi her alanda, internet hızında geleceğin teknolojilerine en iyi şekilde hazırlamak. Burada diğer kamu görevlilerine de görev düşüyor. Orman, belediye, hazine arazisi gibi. Bunların hepsinin zorlaştırıcı değil kolaylaştırıcı olması lazım."
Yıldırım, belediyelerin telekom alt yapı şirketi olmaya heveslendiğini belirterek, "İşinizi yapın, kardeşim. Kanalizasyon, su, altyapı, temizlik işleri, park bahçe sizin işleriniz bunlar. Bırakın iletişimciler, iletişim işini yapsın. Şehircilik işlerini siz yapın. Niye başkasının alanına hevesleniyorsun." ifadesini kullandı.
Belediyelerin telekom işlerini yapmasının doğru olmadığını vurgulayan Yıldırım, "Kalite yok, bir kazı yapıyor sonra bir başka kazıyor, kablolara kepçeyi takıyor, atıyor. Ondan sonra hizmet aksıyor vatandaş mağdur oluyor. Belediyeler buradan para kazanacağım diye yalan yanlış bir sürü kazılar yaptırıyorlar. Marangoz testeresiyle bir çizik gibi asfaltı yarıyor. Elleriyle kabloyu sıkıştırıp iletişim alt yapısı yaptım. Böyle bir şey olur mu? Bunlar yanlış işler." diye konuştu.
İletişim çalışmalarına bir düzen getirileceğinin altını çizen Yıldırım, daha sağlıklı bir alt yapının gelişmesinin hedefleneceğini söyledi.
Yıldırım, elektronik haberleşme sektörüne yönelik bazı yeni hedeflerin olduğunu belirterek, yüzde 15 olan sabit geniş bant abone yoğunluğunu, 2020'de yüzde 20'ye, 2030'da ise yüzde 30'a çıkarmayı hedeflediklerini bildirdi.
Sabit iletişim alt yapısına hala ihtiyaç bulunduğunu anlatan Yıldırım, "Havada elektronik trafik ileride başka sorunlar doğurabilir. Şu anda bir şey gözükmüyor ama havada göz gözü görmüyor. Her taraftan bilgi uçuşuyor. Orada da bir sıkıntı yaşanabilir. Onun için sabit alt yapının artık modası geçti diyemeyiz." değerlendirmesini yaptı.
HEDEF 10 MİLYON ABONEYE ULAŞMAK
Mobil geniş bant abone yoğunluğunu iki yıl içerisinde yüzde 80'e taşımayı amaçladıklarına dikkati çeken Başbakan Yıldırım, 2030'a kadar da yüzde yüzün üzerine çıkılması gerektiğini vurguladı.
Yıldırım, internet kullanım oranının da bir başka hedef olduğuna işaret ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Yüzde 67 seviyesinde, aslında bilgi toplumu ölçüsü budur. İnternet kullanımı nasıl, ne kadar? İnternet kullanım oranı, biz yola çıkarken çok düşüktü. Şimdi gelişmiş ülkeler ortalamasını yakalamış durumdayız. 2020'de yüzde 70'i aşacağımızı düşünüyoruz, 2030'da yüzde 85'lere ulaşacağız. Fiber yani kablo internet de bir başka alan. Bunun da geliştirilmesi lazım. Burada da 5 milyon hedefimiz var. Uzun vadede 10 yıllık süre içerisinde 10 milyon aboneye ulaşmak.
2020 ve 2030 yılları için koyulan bu hedeflere nasıl ulaşacağız? Alt yapı bunun önemli bir bileşeni. Alt yapı bir rekabet aracı olmaktan çıkıyor. Alt yapı herkesin ortak kullanımında, asıl rekabet, asıl kalite o alt yapı üzerinde ortaya koyacağınız hizmetlerdir. Müşterilerinize sunacağınız yeniliklerdir. Farkı orada ortaya koyacaksınız ve geliştireceksiniz. Enerjinizi, kaynağınızı kazı yaparak, alt yapı hazırlayarak kaybetmeyeceksiniz. Mükerrer yatırımdan kaçınmamız lazım. Bugün atılacak imzalar, ülkemizin geleceği için çok anlamlı bir gelişme olacak."
Haberleşme ağının yaygınlaşmasının hayatın her alanında yeni gelişmelere de imkan sağladığını anlatan Yıldırım, haberleşme ağının mesafeleri, bürokrasiyi ve aradaki aracıları da ortadan kaldırdığını dile getirdi.
Binali Yıldırım, internet üzerinden verilen e-devlet hizmetinin de yüzde 60 seviyelerini geçtiğini, önümüzdeki bir yıl içerisinde de vatandaşın aldığı hizmetin ve yaptığı işin elektronik ortamdan yapılabileceğini söyledi.
"HABERLEŞME AĞI AYNI ZAMANDA ÜLKENİN DEMOKRASİ STANDARDINI DA GELİŞTİRDİ"
Başbakan Yıldırım, haberleşme ağının gelişmesinin sadece ekonomiye, bürokrasiye katkı sağlamadığını, aynı zamanda ülkenin demokrasi standardını da geliştirdiğini ifade etti.
Bunun örneğinin 15 Temmuz'da görüldüğüne dikkati çeken Yıldırım, "15 Temmuz hain darbe girişimi, eğer bizim bu iletişim, haberleşme alt yapımız gelişmemiş olsaydı, bu darbeyi önlemek o kadar kolay olmazdı. Çünkü vatandaşın mobilize olması, sahalara inmesi ve işin gerçeğini öğrenmesi, darbecilerin planlarını alt üst etti." dedi.
Yıldırım, eskiden darbe yapanların kimsenin haberi olmadan Harbiye ve Ankara'daki TRT'yi ele geçirdiğini anımsatarak, şöyle devam etti:
"Şimdi bir tane TRT yok ki her tarafta yayın var. Hangi birisiyle uğraşacaksın. Gittiler onun için TÜRKSAT'ı bombaladılar ama ahmaklar bilmiyorlar ki orada yedek sistem var. O devreye girdi, bütün planları alt üst oldu. Dolayısıyla pek çok televizyon kanalı, milyonlarca sosyal medya kullanıcısı, haberleşme kanallarını kullanarak, Cumhurbaşkanımızın, bizlerin çağrısıyla meydanları doldurdu ve ülkeye sahip çıktık, bayrağımıza, demokrasimize sahip çıktık. Darbecilere ülkeyi dar ettik, teslim etmedik."
"BOŞA GİDEN YATIRIM OLMAYACAK"
Haberleşmenin, aynı zamanda ülkenin gelişmişlik göstergesi olduğunu hatırlatan Yıldırım, dolayısıyla bu alana yapılacak yatırımların hiç boşa giden yatırım olmayacağını vurguladı.
İletişimi sadece bir sektör olarak düşünmenin yanlış olduğunu belirten Yıldırım, "Bugün iletişim ve bilgi teknolojileri bir sektörden öte, ülkenin topyekun kalkınmasını sağlayan bir büyük alan haline gelmiştir. Hangi işle uğraşırsanız uğraşın, ihtiyacınız var." diye konuştu.
Ziyaret ettiği bir köyde karşılaştığı çobanın cep telefonuyla sürülerini takip ettiğini aktaran Yıldırım, bunun da teknolojinin verdiği bir imkan olduğunu söyledi.
KULELERDE ORTAK KULLANIM DÖNEMİ GELİYOR
"Kapsama alanımız coğrafi olarak birçok yerde sağlandı." diyen Yıldırım, 3G'ye geçerken kırsalda alt yapının ortak kullanımı konusunda bir mutabakat sağlandığını, şimdi sıranın, kulelerde ortak kullanıma geçmek olduğunu dile getirdi. Başbakan Yıldırım, şunları kaydetti:
"Yolların üzerine bakıyorsunuz üç kule yan yana. Yazık günah değil mi, üçü de aynı işi görüyor. İki tanesini al, 10 kilometre öteye birini 20 kilometre öteye bir diğerini koy. Her taraf aynı şekilde güzelce kapsansın. Bizim arazimiz dümdüz değil, dağlar, vadiler... İşimiz her bakımdan zor. Jeopolitik olarak savaşların, karışıklıkların olduğu bir bölgedeyiz. İletişim, ulaşım altyapısı açısından zorluklarımız var. Ama bu zorluklar bizim azmimizi artırıyor. Zoru başarmak, ayakta kalmak için çok önemli bir meziyettir. Bunun için de çalışıyoruz."
Türkiye'nin bir seçim dönemine girdiğini dile getiren Yıldırım, AK Parti hükümetlerinin 16 yıldır Türkiye için çalıştığını, çabaladığını belirtti.
"Yaptıklarımız çok, yapamadıklarımız var. İnsanız, mutlaka eksikliklerimiz vardır. Ama bunları tamamlamak için 24 Haziran'da tekrar yetki talep ediyoruz milletimizden." diyen Yıldırım, milletin, her şeyin en güzelini bildiğini ve kararını vereceğini vurguladı.
Yıldırım, AK Parti hükümetlerinin 16 yıllık başarısının arkasında güven ve istikrarın bulunduğuna işaret ederek, "Güven ve istikrar, ülkelerin hedeflerini tutturması için olmazsa olmazdır. Güven ve istikrar nasıl sağlanıyor? Bir kere vatandaş güvenecek, desteğini verecek; onu yaptıktan sonra artık istikrar kendiliğinden geliyor. Güçlü iktidarla memleketin işleri gecikmeden yerine getirilmiş oluyor. Zaman kayıplarının önüne geçilmiş oluyor." diye konuştu.
AK Parti hükümetleri döneminde güven ve istikrarın bulunduğunu ama vesayet alışkanlıklarına da 15 yıl içerisinde çeşitli sınamalarla karşı karşıya kaldıklarını belirten Yıldırım, şunları söyledi:
"2007'de cumhurbaşkanı seçiminden başladı, arkasından iktidardaki partiye kapatma davası açıldı. Demokrasi adına utanç verici bir şey. Kimsenin anlayamadığı bir şey. Onu geçtik bu sefer yargı darbesiyle karşı karşıya kaldık. Onu geçtik, Türkiye ekonomik şartlarda 100 yılın en iyi noktasına gelmişti. Mayıs 2013, faizler yüzde 4,6'ya kadar gerilemiş, enflasyon yüzde 5'lere inmiş, Gezi olayları ve ondan sonra yaşadığımız süreçler ve nihayet 15 Temmuz darbe kalkışması, bizi bu yönetim sistemimiz hakkında yeni baştan düşünmeye sevk etti. Sürekli biz önümüzü arkamızı kontrol ederek mi iş yapacağız? Nereden ne darbe yiyeceğimizi düşünerek mi iş yapacağız? 'Bu sürdürülebilir bir şey değil' dedik ve parlamenter sistemden Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne geçişi öngören, 94 yıllık yönetişim sistemini değiştiren bir karar verdik. Anayasa değişikliğini yaptık. 16 Nisan 2017'de de vatandaşlarımız bu değişikliğe olur verdi."
Başbakan Yıldırım, şimdi bu değişikliğin öngördüğü uygulamayı sağlayacak ilk seçimin 24 Haziran'da gerçekleştirileceğini anımsatarak, ülkeyi gelecek 5 yıl için yönetecek kadroların sandıkta belli olmasının önemine işaret etti.
Geçmişte milletvekili seçimlerinin ardından yaşanan yönetimin belirlenmesi süreçlerine dikkati geçen Yıldırım, "Bunlara artık ihtiyaç kalmayacak. Vatandaş, 'Yetkiyi filancaya verdim' diye bir cumhurbaşkanı seçecek. Yüzde 50 üstünde de seçimini yapacak. Aynı zamanda, aynı gün, kendini illerinde, ilçelerinde, köylerinde temsil edecek vekillerini de seçecek. Dolayısıyla yasama ve yürütme aynı günde millet iradesiyle belli olacak." diye konuştu.
"MİLLET YETKİYİ VERECEK"
Vesayet riskinin ortadan kalkacağını, tek vesayet makamının millet olacağını vurgulayan Yıldırım, konuşmasına şöyle devam etti:
"Millet yetkiyi verecek, sonra da isterse işler yürümezse tekrar yetkiyi verdiği gibi alacak. Yeni dönemi tanımlamak gerekirse güçlü iktidar, sürekli istikrar. Bir kere iktidarda mutlak millet iradesi var, mutlak yüksek bir destek var. İstikrarda da güvende de aynı şekilde devam edecek. Türkiye gelecek dönem hedeflerini daha kararlı bir şekilde bu yeni sistemde gerçekleştirecek. Şüphesiz kararı verecek milletimizdir. Biz rahatız, 15 yıllık dolu dolu hizmetlerle milletimizin karşısına gidiyoruz. Dağ gibi sorunları, dağ gibi hizmete dönüştürerek bugünlere geldik. Sorunlarımızı torunlarımıza bırakmadan bu günlere geldik. Şimdi artık Türkiye'nin 100. yıl hedeflerini tamamlama sürecidir. Şimdi vakit, Türkiye vaktidir."
TÖRENDEN NOTLAR
Sabit Elektronik Haberleşme Altyapısının Kiralanması Protokolü'ne, Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan, Başbakanlık Müsteşarı Fuat Oktay, Bilgi Teknolojileri Kurumu Başkanı Ömer Fatih Sayan, Türksat Genel Müdürü Cenk Şen, Serbest Telekomünikasyon İşletmecileri Derneği (Telkoder) Başkanı Yusuf Ata, Vodafone CEO'su Colman Deegan, Turkcell CEO'su Kaan Terzioğlu ve Türk Telekom CEO'su Paul Doany katıldı.
Sabit Elektronik Haberleşme Altyapısının Kiralanması, Başbakan Yıldırım ve Bakan Arslan'ın katılımıyla Türksat, Vodafone, Türk Telekom, Türkcell ve Telkoder tarafından imzalandı.