Erü Hukuk Fakültesi Anayasa Hukuku Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cengiz Gül:

Erü Hukuk Fakültesi Anayasa Hukuku Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cengiz Gül:

Erü Hukuk Fakültesi Anayasa Hukuku Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cengiz Gül:

Erciyes Üniversitesi (ERÜ) Hukuk Fakültesi Anayasa Hukuku Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cengiz Gül, 10 Aralık Dünya İnsan Hakları günü dolayısıyla yaptığı basın açıklamasında, “Türkiye’nin İnsan Hakları Mahkemesi nezdinde en çok yargılandığı ve mahkumiyet aldığı alan adil yargılanma hakkının ve bu çerçeveden hukuki sürelerin 5-10 yılda bitmeyen yargılamaların ve uzun tutukluluk sürelerinin İnsan Hakları Mahkemesinde yargılandığı zaman Türkiye aleyhinde kararlara dönük olduğunu görüyoruz” dedi.
Kayseri Gazeteciler Cemiyetinde basın açıklaması yapan Erciyes Üniversitesi Hukuk Fakültesi Anayasa Hukuku Anabilim dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cengiz Gül, “İnsan haklarının dilimizden düşürülmediği bir ortamda İnsan Hakları Günü’nün ve haftasının yaşanacak olduğu şu günlerde insan haklarının nasıl anlaşıldığı ya da anlaşılması gerektiğiyle ilgili daha pragmatik daha işe yarar pratik söylemler ve uygulamalar hayata geçirmemiz gerekiyor. Şimdi burada felsefi dini teorik yönüyle ilgilenmektense güncel, elle tutulur, insan haklarının belki ihlallerinden söz ederek, insan haklarının daha farklı bir bakış açısıyla nasıl ele alınabileceğine ilişkin bir şeyler yazabiliriz. İnsan haklarının özünde insan onuru kavramı ve olgusu var. İnsan onuru dini bir söylem de olan eşref-i mahlukatın yaratılmışların en şereflisi en eşrefi olmak kaydıyla insana verilmiş bir vasıf. İnsan onurunu karşılayan bir ifadedir. Doğal hukukçu tabi hukukçu olmak kaydıyla sırf insan olarak doğmuş olarak doğuştan sahip olduğu haklar devredilmez, vazgeçilmez ve hiçbir dini dili ırkı, herhangi bir ayırt edici niteliğe öne çıkarılmaksızın insanın sırf insan olduğu için doğuştan sahip olduğu ve otoriteler iktidarlar ve kamu yoluyla bahşedilen değil doğuştan getirdiği hak ve hürriyetler manzumesi olarak anlıyoruz” diye konuştu.
Gül ayrıca, “Bir süre öncesine kadar Valiliğin İnsan Hakları Kurul üyesiydim. 3-5 yıl öncede Melikgazi Kaymakamlığı İnsan Hakları Kurul üyesiydim. Tabi orada kurul ayda bir toplanıyor. Genellikle başvuru dilekçelerini incelediğimizde beklediğimiz kadar insan haklarını şuurunun gerçekleştiğini göremesek de insanların yerel boyutta ki problemleri biraz daha ön plana taşıdığını görüyoruz. Kayseri örneğinden ziyade ülke çapında en ziyade hak ihlali nerelerde gerçekleşiyor diye genelleştirirsek Türkiye’nin İnsan Hakları Mahkemesi nezdinde en çok yargılandığı ve mahkumiyet aldığı alan adil yargılanma hakkının ve bu çerçeveden hukuki sürelerin 5-10 yılda bitmeyen yargılamaların ve uzun tutukluluk sürelerinin İnsan Hakları Mahkemesinde yargılandığı zaman Türkiye aleyhinde kararlara dönük olduğunu görüyoruz. Yakın tarihte gördük bazı davalardaki kumpas iddialarından dolayı kişilerin askeriye beraatine hükmedilmesi ve bunların içeride 3 yıl 5 yıl neyse haksız yere tutukluluk üzerine bulundurulması kişi başı sanırım 1 milyon 250 binler 1 milyon. Geriye kalan mağdur insanları değerlendirecek olursak 300 binleri bulan rakamlar ve toplamda 300 milyon liraları geçecek bir devlet bütçesine bir zararın söz konusu olduğunu görebiliyoruz” şeklinde konuştu.

Google+ WhatsApp