Erdoğan'dan idam açıklaması!

Erdoğan'dan idam açıklaması!

“Avrupa’da idam yok diye haktan sapacak mıyız? Parlamento bu işin kararını verirse kesinlikle onaylarım. Vicdanımın sesine de inanıyorum.”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, son dönemde toplumda infial oluşturan kadın cinayetleri ilgili değerlendirmelerde bulundu. Moskova ziyaretinin ardından dönüş yolunda gazetecilere konuşan Erdoğan, atılacak adımlarla ilgili şunları söyledi: Adalet Bakanı'ma söyledim, ‘hukuk içerisinde ne yapılıyorsa önce bunu yapacaksınız' dedim. Tabii benim partimdekiler de dahil burada benim gönlüm açık ve net söylüyorum idamdan yanadır. Bir kadını bıçaklayarak öldürüyorsun hem de yavrusunun gözleri önünde. O yavru “anne ölme” diyor. Kan revan içinde kadıncağız. Ondan sonra çıkıyor bazıları da insan hakları mücadelesi veriyor. “Bu nasıl böyle istenir, Avrupa'da bu yok.” Avrupa'da olmazsa olmaz mı? Avrupa'da bu yok diye biz doğrudan, haktan sapacak mıyız? ABD'nin çeşitli eyaletlerinde var. Dünyanın değişik ülkelerinde var. Demek ki oluyor. Can bu kadar basit mi? “Efendim işte insan hakları bilmem nesi bunu kabullenmez” diyorlar. Kabullenmeyebilir. Ben şahsen parlamento bu işin müzakere eder, tartışır, kararını verirse kesinlikle onaylarım. Vicdanım sesine de bu noktada inanıyorum.

 

EN ACİL KONU İDLİB
Suriye'de siyasi çözüm için de çalışmalarımız devam ediyor. Burada en acil konu İdlib Mutabakatı'nın uygulanması ve devam eden operasyonların durdurulmasıdır. Bu bölgede yeni bir insani krizin yaşanmasını istemiyoruz. 12 gözlem noktamız İdlib'de çok önemli bir vazife icra ediyor. Görevlerine aynı şekilde devam edecekler.
Fırat'ın doğusunun PYD-YPG'den temizlenmesi için de önemli adımlar atıyoruz. Güvenli bölge çerçevede ortak harekât merkezi kuruldu ve ortak devriyeler yakında başlayacak. Burada iki hususun altını çizmek isterim. Birincisi Menbiç'tekine benzer bir oyalamaya asla müsaade edemeyiz. Süreç hızlı ilerlemelidir. İkincisi Fırat'ın doğusunun PKK-YPG-PYD için korunaklı bir bölge haline gelmesine izin vermeyiz. ABD, DEAŞ ile mücadele gerekçesiyle PYD-YPG ile kurduğu ilişkisine son vermeli.

SINIRDA HAZIRIZ
∂ Güvenli bölge konusunda son durum nedir? Ulusal güvenliğimiz açısından bu mutabakat bizim açımızdan tatmin edici mi?

Tabii, Fırat'ın doğusu konusu özellikle Sayın Trump'ın çok iddialı bir çıkışıydı. Fakat o iddialı çıkıştan sonra maalesef Trump bu işin üzerinde duramadı. Hep Obama'ya yüklendi; yani “Biz bu bedeli onlardan dolayı ödüyoruz” dedi. Tamam da onlar geçti, şimdi sıra sende, ne yapacaksan yap. Ama yapamadı. Adamlarını gönderdi, bu görüşmelerden sonra en sonunda onlar Obama'nın söylediği 20 milin dışında bir teklifle arkadaşlarımızın karşısına geldiler. Yani derinliği daha da daralttılar. Bunun üzerine ben Hulusi Paşa'ya dedim ki “Burada bunu şöyle böyle yapmanıza gerek yok. Biz bunu bu şekilde bir başlatalım, daha sonra da zaten gereği yapılır” dedik ve adımı attık. Asla rehavete kapılıp da hazırlıklarımızı bir kenara koymadık. Şu anda bütün sınır boylarında hazırız. Bütün personel, zırhlı taşıyıcılarımız hepsi sınırda. Yani her an her şeyi yapabilecek durumdayız.

∂ Kaç mil kadar?
Trump'ın söylediği kadar değil. Biraz daha dar ama biz planımızı ona göre yaptık.

∂ Peki Menbiç?
Menbiç'te de şimdi PYD-YPG numara çekiyor. İşte ‘çıktık, çıkıyoruz' vesaire… Çıktıkları yok. Biraz bir azalma olayı var ama asıl olan Kobani ötesi... Oralarla ilgili olarak da biz tabi diğer taraftan güvenli bölge hazırlıklarının da çalışmasını yapıyoruz. Güvenli bölge ile ilgili olarak da inşallah 16 Eylül'de Türkiye'de yapacağımız Türkiye-Rusya-İran Üçlü Zirvesi'nde bunu da aramızda konuşacağız.

∂ Şam yönetiminin anlaşmalara aykırı tutumunu engelleme konusunda Rusya'nın atacağı bir adım olacak mı?
Sayın Putin'in bu konuda birlikte bir dayanışmanın gerektiğinden bahsetti. Biz de kendisine bununla ilgili olarak dışişleri, savunma ve istihbarat teşkilatımızın müşterek çalışma içerisinde olabileceğini ifade ettik. Ama biz burada birbirimizi kesinlikle rahatsız etmemeliyiz. Geçenlerde bizim gözlem noktamıza yapılan saldırıda bir şehidimizin olmasının, daha sonra yine bir saldırı yaşamış olmamızın bizi millet olarak ciddi manada rahatsız ettiğini kendisine ifade ettik. Onun da özellikle söylediği şey şu; “Biz burada dostumuz Türkiye'nin ve bu gözetleme kulelerinin çevresinde görev yapan Türk askerlerinin zarar görmesini istemiyoruz.” Beraber çalışmanın devam ettirilmesi şarttır.

RUSYA'YA BOŞUNA MI GİTTİK
∂ Su-35 ve Su-57 uçaklarını da incelediniz. F-35'lerin verilmemesi hâlinde Türkiye bu uçakları alternatif olarak değerlendirebilir mi?

Bir defa şunun bilinmesi lazım; biz hiçbir zaman kendi bağımsızlık mücadelemizi birilerinin dudaklarının arasına bırakamayız. Uçak olsun, çeşitli savunma sistemleri olsun, helikopter olsun, bugüne kadar biz bunların teminini yaptık. F-35'ler noktasında biz pazar değiliz. Biz burada üreticiyiz. Burada eğer ABD bizimle ilgili kararını verirse, bir defa buradaki 8-9 ülkenin her birine uçak başına nereden bakarsanız bakın 8-9 milyon dolar maliyet bindiriyor. Biz şu anda beklemedeyiz. Birkaç gün içerisinde Sayın Trump ile telefon görüşmemiz olacak. Onların nihai kararını da öğrendikten sonra adımlarımızı atacağız. Yani biz şu endişeyi taşımıyoruz; “Acaba bu olmazsa ne olur” diye bir şey yok. Her şey olur. Temin edebileceğimiz pazarlar çok.

∂ Su-35 ve Su-57 uçakları da alternatifler arasında mı?
Niye olmasın? Boşuna gelmedik buraya.

PUTİN'E TEKNOFEST DAVETİ
Rusya'da MAKS-2019 Uluslararası Havacılık ve Uzay Fuarı'na katıldık ve sektörün yeni ürünlerini yerinde tanıma fırsatımız oldu. Savunma sanayiinde Rusya ve diğer ülkelerle iş birliğimizi artırırken millî imkân ve kabiliyetlerimizi her alanda geliştiriyoruz. Bu vesileyle ben de Sayın Putin'i 17-22 Eylül'de İstanbul'da yapılacak Teknofest'e davet ettim.

THK'YI MEZARLIĞA ÇEVİRMİŞLER
Cumhurbaşkanı Erdoğan, terör örgütünün son dönemdeki orman yangınlarını üstlenmesine rağmen muhalefetin buna ses çıkarmamasına tepki gösterdi. Erdoğan, “Bunların terör örgütüne yönelik bir derdi var mı? Yaşadığımız seçim sürecinde de bu terör örgütü kiminle el eleydi, kol kolaydı? Şu anda bir olay daha çıktı ortaya; Türk Hava Kurumu meselesi. Türk Hava Kurumunun arkasında kim var? CHP'li milletvekili. Onun arkasında CHP. Bunu savunuyorlar ve “Bakanlık neden Türk Hava Kurumu ile çalışmıyor?” diyorlar. Yahu bu adam zaten mezarlığa dö-nüştürmüş Türk Hava Kurumu'nu. Oradaki uçakların motorları, pervaneleri yok. Yani rezillik diz boyu. Şimdi büyük ihtimalle şurada birkaç gün içerisinde orayı da masaya yatıracağız. Yani bu Türk Hava Kurumu ile bir yere varamayız. Mesela MAKS-2019 Fuarı'nda yangın söndürme uçakları, aynı zamanda helikopterlerle ilgili de bilgiler aldım. Şimdi Tarım ve Orman Bakanımız Bekir Bey'i buraya da bir göndereceğiz. Onlarla bir çalışma yapmak suretiyle gerekirse buradan da belki istifade yollarına gidebiliriz” dedi.

YENİ DOSYALAR SIRADA...
Muhalefetin terörle mücadele diye bir derdi yok. Terörle mücadele şu anda sadece Cumhur İttifakı'nın verdiği bir mücadeledir. Burada biz yanımızda sadece MHP'yi bulduk. Bunun dışında herhangi bir siyasi terörle mücadelede bizim yanımızda yer almadı. Malum; üç tane teröre bulaşmış belediye başkanını idari bir kararla görevden aldık. Bunların dışında göreceksiniz, Meclis açıldığı andan itibaren bu noktada önümüzde birçok dosyalar var. Ondan sonra da Meclis gereken kararını verecektir. Bunlar bizim duygusal olarak vereceğimiz kararlar değil. Yargı verecek kararları.

ERDOĞAN'A GÜVEN MEKTUBU
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ABD'nin yeni Ankara Büyükelçisi David Satterfield'ı dün Külliye'de kabul etti. Satterfield, kabulde Cumhurbaşkanı Erdoğan'a güven mektubu sundu. Satterfield, ABD Dışişleri Bakanlığında Yakın Doğu İlişkilerinden Sorumlu Müsteşar olarak görev yaptığı dönemde Türkiye, Rusya ve İran arasındaki Astana sürecine ABD'nin gözlemcisi olarak katıldı. Satterfield, Obama döneminde 2013-2014 yıllarında Mısır'da geçici maslahatgüzar olarak bulundu. Condoleezza Rice'ın Irak'tan sorumlu kıdemli danışmanı olarak görev yapan Satterfield, Lübnan, Suriye, Tunus ve Suudi Arabistan büyükelçiliklerinde de birçok farklı görevde yer aldı.
Bir önceki Büyükelçi John Bass döneminde Türk-ABD ilişkileri en gergin dönemlerinden birini yaşamış, Bass da bu dönem yaptığı açıklama ve uygulamalarla gerginliğin tırmanmasına sebep olmuştu. Ekim 2017'de görevi sona eren Bass'ın ardından ABD Büyükelçiliğine görevlendirme yapılmamıştı.

Google+ WhatsApp