ŞİMDİKİ ZAMAN ÇEKİMİ

ŞİMDİKİ ZAMAN ÇEKİMİ


Şimdiki zamanda söylenen şarkılar ve şiirler gibi insanlar...

Kendi kubbesinden seslenemeyen bir ezan gibi...

Bazen ümit girdabında tek tabanca, bazen kalabalık yığınların içinde bir hiç...

Anlatılmayan, anlaşılamayacak cümleler , yok oluşlar….

Kimsenin duymak istemediği, kulaklarını tıkadığı uğultular...

Şimdiki zaman çekimi, geçmişin gölgesine sığınan ve hiçbir zaman geçmişi yaşatamayacak geçmişin izini sürdüremeyecek bir zaman...

''Kör müyüz, sağır mıyız?                                  

  Rahmet-i Rahman mı yok?

  Yoksa yol gösterecek 

  Rehber-i Kur-an mı yok?

  Yanmak mı marifetti

  Yananda mı izan yok.

  Dağda çoban yanıyor.

  Tahtta Sultan yanıyor.'' diyor Abdurrahim Karakoç.

Yanan insanlar mıydı, yoksa insanlık mı?

Şimdiki zamanda yanan Halep miydi,  Kerkük mü, Telafer mi,Türkistan mıydı?

 Yoksa....

Onları yad edemeyen yüreklerimiz miydi bu yanan, yok olan...

Şimdiki zaman dediğimiz zaman bir çekim ekinden mi ibaretti?

Günü yaşamak mıydı şimdiki zaman yoksa dünü anamamak mıydı?

Şimdiki zaman çekiminde insanlar hep bir bekleyiş içerisinde.

Ve bu beklentilerimiz yüreğimizi okşayamamaktan yana.

Şimdiki zaman diliminde yaşayan bir yürek olarak haykırıyorum insanlığa.

Bizi biz yapan, bizi farklı kılan değerlerimiz, kimliğimiz var. Bizi biz yapan insanlığımız var.

Yabana atılamayacak, unutulamayacak bir mazimiz var.

Bizler ne süslü kıyafetlerden, ne son moda tek tiplerden ibaret bir millet değiliz.

Olmayacağız...

Bizim insanlığımız dünyanın merhametinin sesi olmalı.

Bizler akan kana, masumun acısına göz yummamalıyız.

Kerkük'te yanan yürek bizim olmalı, Doğu Türkistan'da akan kan biziz...

Evet bizim insanlığımız şimdiki zamanda yaşayacak...

Not: Yazının başlığında kullanmış olduğum Şimdiki Zaman Çekimi Kıymetli Şair Dilaver Cebecinin bir şiirinden alıntıdır.

Kendisini rahmetle anıyorum.

Google+ WhatsApp