Metin Sipahioğlu'dan Galatasaray'a yanıt
Fenerbahçe Kulübü İletişimden Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Metin Sipahioğlu, kulüp televizyonunda Gündem Özel programına konuk oldu. Sipahioğlu, Galatasaray Kulübü'nün son dönemde yaptığı açıklamalara yanıt verdi.
Metin Sipahioğlu’nun açıklamaları şöyle:
"Geçtiğimiz cumartesi günü oynanan Kadıköy’deki, evimizdeki Galatasaray maçından sonra biliyorsunuz Başkanımız maç sonunda bir açıklama yaptı. Akabinde 2 gün sonra yani 48 saat sonra zannediyorum ki pazartesi günü resmi sitemizden VAR eliyle, VAR manipülasyonuyla skorun nasıl etkilenebildiğini gösteren çok detaylı bir analizi yayımladık. Onun haricinde de geçtiğimiz hafta maç hakkında hiçbir açıklama yapmadık. Hatta bu yaklaşımımız, bunun yeterli ölçüde olmadığını düşünen bazı taraftarlarımızdan ve üyelerimizden tepki aldı. Geliyoruz işin diğer tarafına; karşı kulübe. Galatasaray tarafı, Galatasaray yönetimi ise - maçtan sonra başkanlarının yaptığı açıklamayı hariç tutuyoruz çünkü maçtan sonraki konuşma zaten normal bir konuşmadır, işin doğasında vardır, onu hariç tutuyoruz - hafta içi pazartesi gününden cuma gününe kadar Galatasaray yönetimi, Galatasaray tarafı tam 5 kere konuştular! Başkanları konuştu, 2. Başkanları konuştu, diğer 2. Başkanları konuştu, İletişimden Sorumlu bir elemanları Galatasaray TV’de konuştu, her türlü sponsorluk töreninde konuştular, açılışlarda konuştular; konuştukça konuştular. Biz bunlara hiç cevap vermedik. Önemli bir maçımız vardı; Fatih Karagümrük maçı ve bu maça konsantre olduk, bu maça odaklandık. Bu maçı kazandıktan sonra da tekrar kendi aramızda Başkanımızla bir değerlendirme yaptık. Öncelikle bu açıklamaları muhatap alıp almamayı çok düşündük, bu seviyeyi muhatap alıp almamayı, bu yalan ve iftira seviyesini muhatap alıp almamayı gerçekten çok düşündük ama Türk spor kamuoyunun ve medyasının bir kısmında maalesef ‘çamur at izi kalsın’ mantalitesinin yer tuttuğunu ve bu eylemin maalesef haksız sonuçlar verdiğini gördük. O yüzden bugün, geçen hafta Galatasaray yönetimi, Başkanı tarafından yapılan tüm iftiraların, Fenerbahçe Spor Kulübü’ne karşı yapılan tüm iftiraları, tüm yalanları bir bir somut veriler, somut video görüntüleriyle, fotoğraflarla kanıtlamak için buradayız."
"ORTADA ÇOK CİDDİ BİR SUÇ VAR"
"İlk yalanlarından, ilk iftiralarından, ilk haksız ithamlarından başlayalım. Buna başlamadan evvel de bir şeyi spor kamuoyuna mutlaka belirtmek istiyorum; bugün bu programda seçeceğimiz kelimelere çok özenle dikkat etmeye çalışacağız. Ancak yine de yaptıkları eylemlere karşın ‘yalan’ kelimesini, ‘iftira’ kelimesini ve diğer kullanacağımız kelimeler içinde bazı kelimeleri bu seviyede kullanmak zorundayız. Çünkü ortada yaptıkları çok ciddi bir suç var. Bir camiaya, Başkanından yönetimine, taraftarına kadar bir camiaya yaptıkları inanılmaz iftiralar ve yalanlar var. O yüzden bu seviyeyi biz yaratmadık, bu seviyeyi kendileri yarattı. Biz de bugün program genelinde bazı söylemlerimiz olursa tüm kamuoyundan bu şekilde değerlendirmelerini istiyoruz. Biz, bu programı yapmak zorunda kaldık, bunu herkes bilsin. Öncelikle Galatasaray yönetiminin, Galatasaray TV’ye çıkarttığı elemanlarının resmi olarak bir kurumun televizyonunda Fenerbahçe hakkında söylediği, ağırlanış hakkında söylediği kelimeleri bir dinleyelim. Ondan sonra diğerlerine geçeriz. Şimdi ben suçu sadece bu arkadaşa (Galatasaray Spor Kulübü Kurumsal İletişim Direktörü R. Ömer Kükner) atmayacağım. Çünkü bizim Fenerbahçe Televizyonu’nda bizim iletişimden sorumlu arkadaşlarımız bir açıklama yapsalar bu en başta İletişimden Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi olarak beni bağlar, Fenerbahçe TV’den sorumlu olan Sertaç Beyi (Komsuoğlu) bağlar, hepimizi bağlar ve Başkanımızı da bağlar. O yüzden bu iletişim koordinatörünün, direktörünün yaptığı açıklamaları kimse sadece onun yaptığı açıklamalar olarak yansıtamaz, koruyamaz. Buradaki bütün bu açıklamaların arkasındaki niyet yönetimin niyetidir. Biz o nedenle yönetimi muhatap alıp şimdi yapacağım açıklamaları yapacağım."
"PROTOKOL TRİBÜNÜNDE İÇERİ ALMA YETKİSİ GENÇLİK SPOR İL MÜDÜRLÜĞÜ’NDEDİR"
"Hem yalan söylüyorlar hem de bilgisizler. Bilgisizlikleri nedir önce ondan başlayayım: bir kere İstanbul’daki ya da Türkiye’deki tüm stadyumların protokol tribünleri Gençlik Spor İl Müdürlüğü’ne aittir. Protokolü size anlatayım; biz gittiğimiz herhangi bir deplasman maçında listemizi yaparız, şu an pandemi nedeniyle 20 kişilik izin var, bu listeyi yaparız ve kulübümüz bu listeyi Ankara’ya yollar. Spor Bakanlığı, bunu değerlendirir ve listeye onar verir ya da vermez. Akabinde liste son halini alır ve Gençlik Spor İl Müdürlüğü’ne yollanır. İstanbul’daki tüm statlarda Gençlik Spor İl Müdürlüğü ilgili protokol tribünlerinin tüm haklarına sahiptir, istediğini alır istediğini almaz. Buraların içeri alma ya da almama yetkisi ne Fenerbahçe Spor Kulübü’ndedir ne Galatasaray Kulübü’ndedir. Oranın yetkisi bizde değil, Gençlik Spor İl Müdürlüğü’ndedir. Yani orada kötü bir muamele zaten yok; birazdan onu da göstereceğiz ki Gençlik Spor İl Müdürlüğü’nün ilgili yetkilileri çok misafirperverce karşılamış, birazdan görüntülerde ortaya çıkacak. Ama olsa bile bu kulüpleri bağlamaz, tüm kulüplerin statlarında İstanbul’da aynı ekip görev yapıyor, bunu da belirteyim. Bir ekipleri var Gençlik Spor İl Müdürlüğü’nün, Galatasaray’ın stadında da, Fenerbahçe’nin stadında da, Beşiktaş’ın stadında da, tüm Süper Lig’deki tüm statların Gençlik Spor İl Müdürlüğü protokol ekibi aynıdır. Bazen bir kısmı bizim maçlara gelir; bazen onlara gider. Burada bir ayıp varsa ki ayıp kesinlikle yok! Birazdan gayet misafirperverce ağırlandıklarını göstereceğiz. Bir kere birinci bilmedikleri, cahillik yaptıkları konu maalesef yönetimlerinin, bu konudur. Orada herhangi bir yanlış varsa kulübe ait değildir, oradaki kontrol tamamen Gençlik Spor İl Müdürlüğü’ndedir. Bir kere bunun altını çiziyorum. Şunu da söyleyeyim Gençlik Spor İl Müdürlüğü sakın zan altında kalmasın müthiş ağırlamışlar, çok zarif bir şekilde ağırlamışlar."
"İSİM KONTROLÜ BİLE YAPILMADAN TÜM GALATASARAY PROTOKOLÜ 1 DAKİKADAN AZ SÜREDE İÇERİ GİRİYOR"
"Galatasaray 3 otobüs geliyor. Galatasaray yönetimi de iniyor. Gayet dışarıda Gençlik Spor İl Müdürlüğü protokolü onları karşılıyor. Orada hiçbir şey yok. Güvenlik görevlileri gelmiş, kulübümüzün korumaları da gelmiş ve içeri rahatlıkla giriyorlar. Şimdi gördüğünüz üzere Başkaları Mustafa Cengiz de geliyor. Şu ana kadar kendisine bir şey soran yok. Orada birkaç ‘hoş geldin’ diyalogu var, ondan sonra başkanlarını içeri buyur ediyorlar. Başkanları da birazdan diyecek ki ‘diğer herkes geçsin ben de geçerim’ diyecek. Şunu da söylemek istiyorum; burada normalde Gençlik Spor İl Müdürlüğü’nün teker teker isimlere bakması lazım. İsim kontrolü de yapmıyorlar ki bu doğal bir uygulamadır. Neticede Galatasaray Kulübü gelmiş. Bunu yapabilirler. Görüyorsunuz ki Sayın Başkanları Mustafa Cengiz, herkesi teker teker içeri alıyor, hiç kimsenin ismi de hiçbir listeye sorulmadan içeri geçiyor. İsim listesine bakılmadan Mustafa Cengiz herkesi içeri almış, en arkadan da kendi gelmiş. Toplamda burada geçirdikleri süre 1 dakikadan bile az bir süre ve şu anda içeri giriyor Mustafa Cengiz."
"BİRİNCİ YALANI BU SOMUT KANITLARLA ÇÜRÜTMÜŞ OLDUK"
"Hakikaten insan bu görüntülere bakınca bunları söylemeye utanır. Biz, bu görüntüleri incelerken kendi kendimize dedik ki ‘Acaba biz yapmadık da birileri bir ayıp etti, bir ayıp mı var’ görüntülere baktık ki Başkanımız da defalarca baktı. Bu kadar rahat içeri giriş, bu kadar rahat geliş, 1 dakikada giriş, hiçbir kişi için isim sorulmaması, hiç kimsenin ismine bakılmaması takır takır içeri girmişler, akabinde çıkıp böyle demeçler veriyorlar. Bu sadece bir tanesi. Galatasaray kulübünün yönetiminin söylemiş olduğu birinci yalanı, bu şekilde somut kanıt ve görüntülerle çürütmüş olduk. Bizim başkanımız da gittiğimiz deplasmanlarda ‘geçin geçin’ der. Yani herkesi geçirir sonra kendi geçer. O yüzden bu da normal bir süredir ama isimlere hiç bakılmamış bile, kontrolü dahi olmamış ne başkanlarına ne de kimseye. Herkes rahatlıkla içeri girmiş. Bu zaten normal bir durumdur. Bu durumun karşısında bu söylemlerin yapılması garip olandır. Bakın bu kelimeyi söylemek zor ama maalesef söylemek zorundayız. Hepsi yalan! Sadece yalan! Yani insan diyecek söz bulamıyor. Koca bir yalan. Kanıtlı bir yalan. Görüntülerle tescillenmiş bir yalan bu söylemleri! Yani İstanbul’daki her statta aynı ekip görev alıyor ve bir sıkıntı varsa onlardan kaynaklanmış olacaktır ama tekrar ediyorum; hiçbir sıkıntı yok. Tertemiz bir şekilde arkadaşlar çalışmalarını yapmış. Gayet misafirperverce karşılanmışlar, içeri almışlar hatta sormaları gereken isimleri bile sormadan içeri buyur etmişler ki bu da normaldir. Hiçbir sıkıntı yok. Burada tek sıkıntı söylenen yalan beyanlarda, bu iş bu kadar ucuz olmamalı. Daha maddeleri konuştukça bu konuları da konuşacağız."
"ŞİFRE 1907 DE İKİNCİ YALANLARI. NEREDEN AKILLARINA GELİYOR"
"1907 şifresini kulübümüzün kurucuları bulmuşlar. Yani hakikaten galiba fazla film izliyorlar, sanata düşkünler. Hayal güçleri çok yüksek. Bir açıdan yüksek, bir açıdan da ‘şifre 1907’ diyecek kadar hayal güçleri düşük. Şimdi onun da görüntülerini göreceğiz. Söyledikleri ikinci yalan da; ‘her 1907 diyeni stada aldılar’ yalanıydı. Birazdan stadyumda kaç kişi olduğunu da 3000-4000 kişi diyorlar, onların da görüntülerini göstereceğiz, kanıtlayacağız. Ama ikinci yalanları ‘şifre 1907’ dedikleri yalandı. Az önce de söylediğim gibi herhalde biraz fazla film izliyor başkanları, yönetimleri. Böyle şifreyle stada filan alınma ne Türkiye tarihinde olmuştur ne Fenerbahçe tarihinde olmuştur. Bu nereden akıllarına geliyor, onlara bu akılları kim veriyor, gerçek anlamda açıklanabilecek kelimeler değil. Başkanlarının bizzat böyle bilgilendirilmesi, onun konuşmalarının böyle yönlendirilmesi de çok ciddi hata aslında. Ama işin neticesine baktığınız zaman teorik olarak fiziksel olarak işin kanıtlarını da birazdan göreceğiz."
"PROTOKOLE Mİ GELDİNİZ, 1907 TRİBÜNÜNE Mİ SORUSUNU ŞİFRE SANMIŞLAR"
"Şimdi bizim 1907 tribünümüzle protokol tribünümüz yan yana. Az önce de bahsettiğimiz gibi protokol tribünü Gençlik Spor İl Müdürlüğü’nün kontrolünde. O gün iki türlü misafirimiz vardı: birincisi, Gençlik Spor İl Müdürlüğü’nün misafirleri vardı, bir de 200 kişilik 1907 Tribünü açmıştık ki bunu daha evvel açıkladık. Bütün stadyumlarda oluyor bu açılma. 1907 Tribününe 200 kişi alacaktık. O yüzden gelenlere ‘Protokole mi geldiniz, yoksa 1907 Tribünü’ne mi geldiniz?’ diye sorular soruldu. Gelen insanlar da, davetliler protokole geldilerse protokol tribününe yönlendiriliyorlardı; 1907’ye dediklerinde de 1907 Tribünü’ne yönlendiriliyorlardı. Ama 1907’ye yönlendirdikten sonra da nasıl bir muamele yapıldığı, kişilere bırakın kimliği HES koduna kadar sorular sorulduğunu da az sonraki videoda gösterdik."
"MUSTAFA CENGİZ’İ YÖNLENDİREN BİRİLERİ VARSA ÇOK BÜYÜK YANLIŞ YAPIYORLAR"
"Az önce bahsettim Mustafa Cengiz bunları kendi söylüyorsa çok büyük bir hata yapıyor. Onu yönlendiren birileri varsa tüm bu konularda onlar çok büyük yanlış yapıyor. Bence kendilerini mutlaka sorgulamaları lazım. Az önce de ifade ettiğim gibi bırakın Fenerbahçe stadını, Türkiye’deki hiçbir stada küçük büyük şifreyle taraftar alınması gibi bir eylem olamaz, olmamıştır. Buna ‘çocuklar’ diyor da çocuklar bile güler. Tekrar ediyorum; Stadımızda Protokol Tribünü ile 1907 Tribünü yan yanadır. O gün de maçta 1907 Tribünü’ne 200 kadar davetli geldi, sağlık çalışanı oldu, devletin diğer federasyon davetlileri oldu. Onlar geldi, bunun yanında da az önce bahsettiğimiz gibi Protokol Tribünü’ne de Şeref Tribünü dediğimiz yere de davetliler geldi. O yüzden gelen insanlara hangi tribüne geldikleri soruldu, ondan sonra da protokol tribünü ise oranın görevlileri listeden baktılar; 1907 Tribünü ise de oranın görevlileri listeden baktılar. Şimdi görelim bakalım 1907 Tribünü’ne gelenler nasıl girmiş içeri... Gördüğünüz yer 1907 Tribünü’nün girişidir ve protokolün hemen yanıdır. Burada teker teker önce isim kontrolü yapılıyor ardından HES kodlarını söylüyorlar ki herhangi bir problem varsa da giremiyorlar. Zaten Mustafa Cengiz’in bahsettiği gibi şifreyle herhalde 1907 diyen alınsa bırakın 200-250 kişiyi, 200 bin-250 bin taraftar gelirdi herhalde şifre 1907 diye öğrenip. Buradan da çok rahat anlayabilirler. ‘Şifre 1907’ desek 200-250 değil 200 bin-250 bin kişi o gün kuyruk oluştururdu. Ama 1907 Tribünü girişinde herkesin nasıl kontrolden geçtiği bu görüntülerle kanıtlanmış oluyor."
"BU DA ORTAYA KOYDUĞUMUZ İKİNCİ YALANLARI OLDU"
"Maalesef Mustafa Cengiz ‘çocukça’ diye bir tabir kullanmış ama tüm kamuoyu, tüm spor kamuoyu hangi söylemlerin, hangi eylemlerin çocukça olduğunu herhalde çok net anlamıştır. Bu tip söylemleri düşünmek, dile getirebilmek maalesef asıl çocukça olandır. Az önce bir yalanını ortaya çıkarmıştık Galatasaray yönetiminin, bu da kanıtlarıyla, videolarla ortaya koyduğumuz ikinci yalan oldu."
"3 BİN TARAFTAR ALINDIĞI YALAN"
Buradaki her yalana gülerek başlıyoruz. Bu da çok enteresan yalanlardan bir tanesi. Önce bir görüntülere bakalım, kim 3 bin yalanını söylemiş diye ondan sonra yorum yapalım. Öncelikle şunu da söylemek istiyorum: Bu görüntüler, bu ekrana yansıttıklarımız kesinlikle ‘söyleyen şahsı bağlar’ diye geçiştirilemez. Galatasaray Spor Kulübü’nün resmi iletişim direktörü ya da koordinatörü bir görüş belirtiyorsa ve aşağıda KJ’ye siz ‘seyircisiz maçı yaklaşık 3 bin taraftar takip etti’ diyorsanız - ki başkan yardımcıları Yusuf Günay’ın da demeçleri var- bunları kimse ‘yönetimi bağlamaz’ diye geçiştiremez. Bunların bilerek, yalan bir şekilde yönetim tarafından yaptırıldığı ortadadır."
"YUSUF BEY’İ ÇOK CİDDİ ŞEKİLDE UYARIYORUZ, ÇOK YANLIŞ YOLDA"
"Yusuf Bey’i, Fenerbahçe Spor Kulübü olarak buradan çok ciddi şekilde uyarıyoruz. Sözlerine çok dikkat etsin. Militanın ne demek olduğuna, Fenerbahçe taraftarları için nasıl bu kelimeyi kullanabildiğini iyi sorgulasın. Çünkü çok yanlış yolda. Bu kadar rahat, bu kadar büyük camiaların taraftarları için böyle kelimeler kullanmaya kimsenin hakkı yok. O yüzden kendisini buradan Fenerbahçe Spor Kulübü olarak çok ciddi bir şekilde uyarıyoruz. Bu söylemler Türk sporunu çok farklı yerlere götürür. Bunun da altından kendisi kalkamaz. Zaten hem yalan söyleyeceksiniz hem yalanlara dayalı olarak iftiralarınıza dayalı olarak bir de ‘militan’ gibi kelimeler kullanacaksınız. Bu iş çok tehlikeli yere gidiyor. Galatasaray Yönetiminin, ikinci başkanlarının, başkan yardımcılarının yaptığı iş özellikle çok tehlikeli. Bizler sorumlu yönetim kurulu üyeleri olarak taraftar olarak burada değiliz. Hepimizin bir taraftar kimliği var, benim de taraftar kimliğim var ama ben burada taraftar kimliğimle olsam çok daha farklı şeyler söyleyebilirim ama milyonlarca taraftarı olan camiaları temsil eden insanlar olarak burada bu kelimeleri söyleyemeyiz. Buna hakkımız yok. O yüzden Yusuf Günay’ı ‘militan’ kelimesi için Fenerbahçe Spor Kulübü olarak uyarmak zorundayız. Şimdi gelelim 3000 taraftar yalanına. Az önce iki yalanı çürüttük: Bir tanesi stada girişteki maruz kaldıkları yalan muamele, ikincisi de ‘şifre 1907’ yalanı, üçüncüsü de 3 bin taraftar yalanı. Tutarsız tutarsız açıklamalar ama Mustafa Cengiz enteresan bir şey söylüyor; 'Üst tüm taraf doluydu' diyor. Şimdi ekrana Fenerbahçe Spor Kulübü’nün hem Maraton Tribünü ama önce de Fenerium Tribünü’nü verelim. Bizim Fenerium Tribünü, Protokol Tribünü’nün yer aldığı, Protokol Tribünü’nün üstünde de boydan boya 1907 locası olan 1265 kişilik kapasitesi var 1907 Tribünü’nün. Bir bakalım takımlar sahaya çıkarken, yani maçın başlamasına 1-2 dakika kala hakemler ve takımlar sahaya çıkarken Fenerium Tribünü’nde protokol ve protokolün üstündeki 1907 locasında yaklaşık kaç kişi varmış? Bakın şu anda takımlar sahaya çıkıyor. Önce hakemler çıktı, birazdan Galatasaray çıkacak. Maçın başlamasına 2-3 dakika zaman var. Alt tribün zaten bomboş. Yani Protokolün altındaki bölüm bomboş. Protokolün Ülker Stadyumu yazan yer önünde, orası protokol. Protokol üstü 1907’de görüyorsunuz, hemen hemen… Zaten kenarlar bomboş. Ortada da sadece orta 3-4 blokta bir nebze insan var. Yaklaşık da 250-300 kişi var. Yani zaten bu tribünün kapasitesi 1265. Kenarları bomboş, ortada da yer yer boşluklar var çok ciddi boyutta. Toplamda 250 kişiye yakın bir insan var. Üst tribüne bakıyoruz, Fenerium Tribünü’nün en üstüne bakıyoruz, en üstte bomboş. Orada da hiç insan yok. Ne altta ne üstte insan var. Sadece 1907 locası olan kısımda da çok az sayıda 200-250 kadar insan var. Kenarlar bomboş. Görüntülerle bu sabit. Diyeceksiniz ki, onların bir açıklaması var çünkü, “Sadece 1907 tribünü değil, diğer localar da doluydu.” diyor. Bizim statta loca olan bir de Maraton Tribünü var. Maraton Tribünü’nde de bizim iki tane loca çeşidimiz var. Bir alt localar, bir üst localar. Üst loca olan kısım zaten önünde, ‘Kanaryasın sen bizim canımız’ pankartı var. Komple locanın önüne bu pankart inmiş. Orada insan olsa bile göremez zaten ki insan yok. Alt locaları da görüyorsunuz, beyaz brandalarla. Hiç insan olmadığı gibi localar açık da değil. Yani tamamen brandalarla kaplanmış, kapalı localar. İnsanı bırakın locada zaten brandalar var. Peki tribünün alt ve üst taraflarına bakıyoruz, tribünün alt tarafında bir reklam var, boydan boya pankart. Üst tarafında da bayrak var."
"NEREDE BU 3 BİN KİŞİ? BU KADAR RAHAT YALAN SÖYLEME HAKKINIZ YOK"
"Locaların olduğu yerde zaten insan yok. Diğer taraflarda bayraklar, pankartlar var. Yani özetle Maraton Tribünü’nde tek bir insan bile gözükmüyor, yok zaten. Diğer tarafta da demin anlattığımız gibi sadece 1907 locasında çok kısıtlı şekilde orta bloklarda ciddi boşluklar bırakılarak 250 kadar insan alınmış. Yani şimdi soruyorum; nerede bu 3 bin kişi? Galatasaray yönetimi, o iletişim koordinatörleri, başkan yardımcıları, başkanları… Bunu açıklamak zorundasınız. Nerede bu 3000 kişi? Yalanlarınızla bütün Türkiye’yi 1 hafta boyunca kirlettiniz. Bu kadar rahat yalan söyleyemezsiniz, buna hakkınız yok. İşte görüntüler ortada. Ya çıkıp özür dileyeceksiniz Fenerbahçe Spor Kulübü’nden ve medyadan, kamuoyundan ya da diyeceksiniz ki, kabul edeceksiniz ki, ‘Biz yalan söylemişiz ama bir şey diyemiyoruz, söylediğimiz yalanla da devam edeceğiz.’ diyeceksiniz. Başka bir şansınız kalmadı. Görüntüler açıkça sabit."
"YALANLA BESLENDİKLERİNİ HERKES BİLECEK"
"Kendi açıklamalarında tutarsızlık var; kamuoyuna verdikleri genel mesaj hep 3 bin kişi şeklindeydi artı bir de militan dediler. Ya çıkıp özür dileyecekler 3 bin kişi için. Ben özür dileyebilecek erdemi göstereceklerini zannetmiyorum. Ya da yalanlarıyla yaşamaya devam edecek ama bu programdan sonra bu yönetimin, bu yönetim anlayışının, yalanla beslendiğini, yalanla kirli iftiralar attığını herkes, bütün spor kamuoyu bilecek. Artık önümüzdeki dönemde yapacakları açıklamaları da sorgulayacaklar. Bir kulübün başkanı, yönetimi bu kadar rahat böyle yalanlar söyleyemez. Buna başkanımız da bizim yönetimimiz de hayatta müsaade etmez ve tekrar ediyorum; burada en önemli konulardan bir tanesi de Galatasaray TV’de yapılan İletişim Koordinatörü adındaki program da tamamen yönetimin düşüncelerini bağlar. Yönetimi bağlamaz diye bir anlayış da olamaz. Bu yüzden 3000 kişi olayını da, militan olayını da açıklamak zorundalar. Çünkü görüntüler sabit. Ne 3000 kişi var, ne de 500 kişi var. Sadece 1907 tribününün ortasında bir bölüm insan var. Artı o gün emniyet güçlerimiz de 1907 locasına çıkarak bir tespit yaptılar. O tespitlerde de emniyetteki ilgili yetkililer de 250 kişi olduğunu tespit ettiler. Yani 3000 kişi sadece onların yalanında ortaya çıkıyor. Emniyet güçlerinin de 1907 tribününe çıkarak yaptıkları tespitlerde bu sayılar sabittir zaten. Önce maçın hemen ardından yenilen kulüp olan bizim, Fenerbahçe’nin bir erdem gösterip, gidip Galatasaray kulübünün başkanını tebrik etmesi ve diğer arkadaşlara ‘İyi akşamlar’ demesi görüntüleri var. Gayet medeni bir şekilde, insani bir şekilde. Bu, maçın hemen ardından. Birkaç dakika sonrası. Biz maçı yönetim locasında izliyoruz yönetim olarak başkanımızla beraber. Yanımızda da demin bahsettiğim gibi Gençlik Spor İl Müdürlüğü’ne ait protokol var. Başkanımız maç sonrası oraya geçti ve Galatasaray Başkanını tebrik ederek iyi akşamlar diledi. Sonrasında da gayet medeni bir şekilde yanından ayrıldı. Böyle bir diyalog geçti. Peki sonra neler oldu? Birazdan onları da vereceğiz ama onları vermeden evvel, ben bazı konularda taraftarlarımızı, tüm spor kamuoyunu bilgilendirmek istiyorum. Biz göreve geleli 2,5 sezon oldu. 3 sezon diye de varsayabiliriz. Biz göreve geldiğimizden beri Başkanımız önderliğinde, liderliğinde 2,5 sezonda 45’ten fazla deplasman maçına gittik. 45’ten fazla da takımı evimizde, Kadıköy’de ağırladık. Şimdi biz bu maçların hiçbirisinde ne yönetim kurulu olarak bizler, ne de bizlerle gelen ve bizlerin sorumluluğunda olan kafilemize dahil diğer misafirlerimiz hiçbir maçtan sonra sonuç ne olursa olsun protokol tribününde misafir olduğumuz yerde tezahürat yapmadık. Taraftar kimliğine bürünüp, yönetici olduğumuzu unutup kimseye saygısızlık yaparak bir tezahürat yapmadık. Bununla birlikte Kadıköy’de ağırladığımız 2,5-3 sezonda 45 maçta 45 takımdan hiçbiri, sonuç ne olursa olsun tezahürat yapmadılar, yönetici olduklarını bırakıp tahrik edici tezahüratlar yapmadılar. Yenildiğimiz maçlar olmadı mı evimizde? Oldu. Hiçbir takım bu denli bir terbiyesizlik yaparak, saygısızlık yaparak misafir olduğunu unutup tezahürat yapmadı. Kaldı ki bırakın deplasmanı biz evimizde olduğumuz maçlarda da yönetici olarak tezahürat yapmadık. Yani zaten biz yönetici kimliklerimizle buradayız. Biz eğer taraftar gibi davranmaya başlarsak bu iş çok farklı yerlere gider."
"GALATASARAY’IN BAZI OYUNCULARI PROTOKOL TRİBÜNÜNE PROVAKASYON İÇEREN İŞARETLER YAPTI"
"Ben en baştan bir manşet vereyim. Galatasaray takımı maçtan sonra kendi olmayan tribünlerine gittiler. Bu da bir yerde anlayışla karşılanabilir, bu da yapılabilir, takımdır bu, yapar. Ama ondan sonra takımları dönerken Protokol Tribünü’ne ki bizim yöneticilerimizin birçoğu içeri girmişti, onlar oradaydı. İçeri girerken bazı oyuncuları Protokol Tribünü’ne farklı işaretler yaptılar ve tahrikkar, provokasyon içeren işaretler yaptılar. Önce ekranlara onları vereceğiz. Nasıl provokasyon yapmış Galatasaray’ın futbolcuları boş tribünlere oynanan bir maçta bizim yöneticilerimiz içeri girmişken nasıl provokasyon yapmış onu göreceğiz maç sonunda. Ve bizim maçtan sonra tebrik eden Başkanımız varken bu provokasyonu Galatasaraylılar yaptıktan sonra Galatasaray yöneticilerinin yönetici olduğunu unutup birer holigan gibi Şeref Tribünü’nde nasıl tezahürat yaptıklarını ve nasıl çileden çıkmış bir şekilde davrandıklarını göstereceğiz. Tüm kamuoyu da provokasyonu kimin yaptığını, edepsizliği, seviyesizliği, yöneticiliğe yakışmayan davranışları kimin yaptığını görecek. Biz gittiğimiz 45 maçın hiçbirinde böyle bir tavır sergilemedik, hiçbir rakibimiz de Kadıköy’de böyle bir tavır sergilemedi. Bunu ilk defa yaşadık, gördük. Başkanımız medeni bir şekilde gitti, tebrik etti, iyi akşamlar diledi. Ondan sonra provokasyon yapan futbolcular ve provokasyon yapan sözde yöneticiler ama holiganların neler yaptığını şimdi göreceksiniz."
"GALATASARAY YÖNETİM KURULU ÜYELERİNİN HOLİGAN KİMLİĞİNE BÜRÜNMESİNİ TÜM TÜRKİYE GÖRSÜN"
"Galatasaraylı oyuncular kendi tribünlerine gittikten sonra içeri gidiyorlar. Burada 7 numaralı Onyekuru’ya ve Belhanda’ya dikkat edin. Protokol Tribünü’ne provokasyon içeren çocukça hareketler yapıyorlar. Bu hareketleri Galatasaray yönetiminin susturup, içeri girin diyeceğine, bunu diyeceklerine bakın Galatasaray yöneticileri ne yapıyor… Galatasaray yöneticileri Protokol Tribünü’nde hepsi eller havada tezahüratlar yapıyorlar. Bu gerçekten 45 maçtır ilk defa gördüğümüz bir şey. Bizden önceki dönemlerde de ilk defa görülen bir şey. Bu tezahüratlar üzerine başta Başkanımız sonra da biz diğer yöneticiler yönetim locasından o tribüne geçerek gerekli uyarıları yapıyoruz. Olay tamamen bundan ibarettir. Ama görüntülerde Galatasaray yönetim kurulu üyelerinin çığırından çıkmış şekilde, kendilerinden geçmiş şekilde yönetim kurulu üyeleri olarak geldikleri bir maçta nasıl holigan kimliğine bürünüp tezahürat yaptıklarını tüm Türkiye görsün. Herkes görsün. Sonra da Başkanımız geliyor, arkasından biz Yönetim Kurulu üyeleri geliyoruz, gerekli uyarıları yapıyoruz ve içeri giriyorlar. Olay tamamen bundan ibarettir. Tüm Türkiye şunu görsün, bilsin; Başkanımız medeni bir şekilde gitmiş, tebrik etmiş, iyi akşamlar dilemiştir. Sonra biz içeri girerken Galatasaray oyuncuları demin gösterdiğimiz gibi provokasyona dayalı hareketler yapmıştır, akabinde de Galatasaray Yönetim Kurulu üyeleri birer holigan edasıyla tezahürat yapmaya başlamışlardır ki bu benim 2,5-3 senelik yöneticilik kariyerimde ilk defa gördüğüm bir şeydir. Bunu ne biz daha evvel bir deplasmanda yaptık ne de bir takım burada yaptı. Herhalde çok az görülen bir olaydır. Bu seviyesizlik, bu saygısızlık olduktan sonra da dediğim gibi başta Başkanımız ve diğer yönetim kurulu üyelerimizle beraber bizler giderek yerinde gerekli uyarıları yaptık ve tabii hemen içeri girdiler. Galatasaray Başkanı Mustafa Cengiz’in açıklaması: Sinkaflı laflar etmiş diyorlar. Ben duymadım. Bana değil. Bir takım emniyet mensuplarına, korumalara etmiş."
"BU KADAR HADSİZ BİR YAKLAŞIMI KABUL ETMEMİZ MÜMKÜN DEĞİLDİR. MUSTAFA CENGİZ ÇOK YANLIŞ YOLDA"
"Mustafa Cengiz çok tehlikeli bir şey yapıyor. Zaten sadece yalana yönelik bir algı operasyonu yapıyorlar bir de yalanlarına nerede devam ediyor? Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanı’nı devletimizin görevlilerine, emniyet mensuplarına saygısızlık yapmış, hatta küfür etmiş duruma düşürmeye çalışıyor. Bu kadar hadsiz, bu kadar provokasyona devam eden bir yaklaşımı Fenerbahçe Spor Kulübü olarak kabul etmemiz mümkün değildir. Böyle bir şeyin olmadığını zaten söylememize bile gerek yok. Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanı’nın devlete karşı tutumu her zaman ortadadır. Ama burada Mustafa Cengiz çok ciddi seviyede yanlış yolda. Ya onu birileri yönlendiriyor ya da kendisi bu yolda gitmeyi tercih ediyor. Ama bu yol, yol değildir. Tüm diğer yalanlarının yanında bu yalanını da şiddetle kınıyoruz. Demin de gösterdik. Maç sonu neler olduğu, nasıl provokasyonlar olduğu, tebrik eden başkan bir tarafta, diğer tarafta provokasyon yapan futbolcular, o futbolcuları susturacağına o provokasyonu daha da arttıran başkan ve yönetim kurulu üyeleri ortada."
"MEDYA MENSUPLARI DA BUNLARI KONUŞSUN, YAPANIN YANINA KAR KALMASIN"
"Tüm Türkiye bunları görsün, bilsin. Ama medya mensuplarından da ricamız; bunları konuşun. Yani bunlar yapanın yanına kar kalmasın. Yani biz gittiğimiz her deplasmandan saygılı ve medeni bir şekilde ayrılıyorsak, her takım böyle ayrılıyorsa medeniyetten uzak bir şekilde tavır sergileyen bu arkadaşları da herkes konuşsun. Medyaya da burada çok önemli görev düşüyor. Birazdan diğer maddelerde de anlatacağız. Bunlar sadece bizlerin söylemesiyle olacak işler değil. Artık bu tescilli yalanları herkesin konuşması lazım."
"TEKNOLOJİ ÇAĞINDA GÖRÜNTÜ ÇIKAR. NASIL BU KADAR RAHAT YALAN SÖYLÜYORLAR?"
"Önce ben yine başlık vereyim öyle izleyelim isterseniz. Düşüncelerimi paylaşayım. Bahsedilen kadın voleybol maçında ben de vardım. Geçtiğimiz haftalarda oynandı, Galatasaray’ı 3-0 yendik. Onların sahasındaydı sanırım ama zaten aynı salonda oynanıyor maçlar. Maç sonunda bizim Başkanımız kalktı, önce kendi takımımız geldi, kaptanımız Eda geldi onunla el sıkıştı, onu tebrik etti. Sonra hep beraber takımımızı alkışladık. O esnada da Galatasaray takımı da kendi yöneticileri tarafından alkışlanıyordu, Galatasaray Başkanı da bizim takımı alkışladı. Bizim başkanımız onların takımını alkışladı. Hakikaten de hoş bir ortam oluştu. Ama bu ortamda zaten görüntülerde göreceksiniz önce bir şimdi Galatasaray Başkanının iddialarını gündeme getireceğiz sonra biz gerçekleri getireceğiz ama aslında söylenecek çok söz yok, her şey ortada ayan beyan. Hiç kimse hiç kimsenin yanına gitmeden iki takımın başkanı ve yöneticileri kendi takımlarını ve diğer takımları alkışladığı bir tablo var. Yani bu kadar olayların ortaya çıkabileceğini öngörmeyip sonuçta 2021 yılındayız, teknoloji çağındayız. Televizyon çekmezse kamerayla çekilir, bir görüntü çıkar. Bu kadar açık, bu kadar herkesin olduğu salonlardan yola çıkıp nasıl bu kadar rahat yalan söylüyorlar? Bu anlaşılabilir bir yol değil. Onlara göre ne büyük bir Başkanımız varmış ki Galatasaray Başkanına, ‘Alkışlayın’ diyor, alkışlamaya başlıyorlar. 17 kulübe gidiyor, ‘İmzalayın’ diyor, imzalamaya başlıyorlar. Hakikaten böyle yalanlar olabilir mi? Ne diyor Mustafa Cengiz? 'Bana geldi Ali Koç, ‘Siz de alkışlayın' dedi, ben de alkışladım.” Görüntüler sabit, kimse kimsenin yanına gitmemiş. İkisi de gayet doğal bir şekilde önce takımlarını sonra da diğer takımı alkışlamışlar. Çok da güzel bir ortam olmuş. Bu ortamı niye kullanıyorsun? Yani niye böyle bir yola sapıyorlar? Hakikaten anlamak mümkün değil. Bu kadar rahat yalanları ortaya çıkabilecekken, teknoloji çağında yaşıyorken, yayıncı kuruluş varken nasıl böyle konuşuyorlar hakikaten akılla, izanla açıklamak mümkün değil.
"BU KADAR YALAN SÖYLENİRSE YALANLAR DA BU KADAR RAHAT ORTAYA ÇIKAR"
"O yüzden ne diyeceğiz? Bu da bugün kanıtlarıyla, videoyla ortaya koyduğumuz beşinci yalanlarıydı. Teker teker şu ana kadarın özetini yaparsak; birinci yalanları stadın girişinde maruz kaldıkları kötü muameleydi. İkinci yalanları şifre 1907 konusuydu. Üçüncü yalanları 3 bin taraftar yalanıydı. Dördüncü yalanları maçtan sonra kötü muameleye maruz kaldıkları şeklindeydi ki tebrik edildikleri ve provokasyonu yapanların kendileri oldukları ortaya çıktı. Beşinci yalanları da kadın voleybol maçından sonra Başkanımızın, ‘takımımızı alkışlayın’ diye Mustafa Cengiz’e takımımızı alkışlattığıydı. Bizim burada iletişim ekibi olarak ya da yönetim olarak yaptığımız bir şey de yok. Her şey zaten ortada. Her şey kanıtlı bir şekilde videolarla, fotoğraflarla ortada. Bir günlük çalışmayla bütün yalanlar somut bir şekilde ortaya dökülmüş oluyor. Burada bizim yaptığımız çok büyük bir iş de yok. Bu kadar rahat yalan söylenirse yalanlar bu kadar rahat ortaya çıkıyor işte. Aslında bu görüntüler güzel görüntüler. Bizim yönetimimiz onları da alkışlamaya başlıyor. Onlar da bizi alkışlıyor. Aslında özellikle kadın voleybol sporunda olması gereken görüntüler bunlar zaten. Ama olay nasıl oradan bu noktaya geliyor bunu artık kendileri düşünsünler. Spor kamuoyu özellikle bu programdan sonra her şeyin farkında olmaya başlayacak diye umuyoruz."
ARDA TURAN’IN GÖRÜNTÜLERİ
"Maçtan sonra stadın içindeki soyunma odalarında -ki maçın devamı sayılıyor bu alanlarda yapılanlar- insanlar sevinebilir, oyuncular, teknik personel, hocalar… Sevinçler yaşanabilir. Ama buralardan ortaya çıkan görüntülere de tabii ki ceza verilebiliyor. Şimdi buradaki sıkıntı şu; görüntüyü birazdan göstereceğiz, ortaya koyan kendi soyunma odalarında görüntüyü çeken, Etebo adlı oyuncuları. Ve resmi Instagram hesabında –ki verified account, mavi tikli hesap- paylaştığı bir görüntü bu. Ama öyle bir lanse ediyorlar ki, şimdi açıklamalarını göreceğiz. Sanki biz Fenerbahçe Spor Kulübü olarak bizim stadımızdalar ne idüğü belirsiz ve nasıl servis edildiği ortada olmayan gibi bir yaklaşım benimsiyorlar. Sanki biz Fenerbahçe Spor Kulübü olarak komplo kurmuşuz, soyunma odalarına kamera yerleştirmişiz, sanki görüntüyü biz alıp servis etmişiz. Senin kendi oyuncun, kendi resmi mavi tikli hesabından servis ediyor. Ve siz çıkıyorsunuz, ‘Nereden servis edildiği belli olmayan görüntüler' diyorsunuz. Kaynağı belli olmadan sosyal medyaya servis edilmiyor zaten. Zaten servis edilen diyor. Servis eden kim? Fenerbahçe olabilir. Artık bu kadar da yalana, iftiraya hakikaten gerek yok. Yani, Türkiye her şeyin farkında. Herkes her şeyi görüyor."
"ARDA’NIN GÖRÜNTÜLERİNİ ÇEKEN DE SERVİS EDEN DE ETEBO"
"Etebo’nun kendi sol üstte görüyorsunuz, yuvarlak içine alınmış, resmi hesabından. Hatta Galatasaray ismini de yanlış yazmış. Önce diğer oyuncuları çekiyor, Arda dahil. Sonra da kendini çekiyor. Bu görüntü. Ne idüğü belirsiz ve servis edilen diyor. Servis eden de Etebo, çeken de Etebo. Kendi oyuncuları. Ve kaynak da belirli. Burada bile yalan söylüyorlar. Bu yalana gerek yok artık. Herkes biliyor işte. Artık dünya çok küçüldü. Teknoloji ortada, sosyal medyanın geldiği yer ortada. Bu tür ucuz oyunlara gerek yok. Deyin ki, ‘Etebo çekmiş, bir yanlış yapmış.’ Uyarırsınız oyuncunuzu, bir daha olmaz. Buna ceza konusu..."
"TFF OLARAK BUNLARA CEZA VERMEZSENİZ HER MAÇ SONUNDA KÜFÜRLÜ GÖRÜNTÜLER PAYLAŞILIR"
"Ceza konusu bizi çok ilgilendirmez ama şunu söylemek lazım; eğer siz zaten TFF olarak ve PFDK olarak bunlara ceza vermezseniz o zaman yarın, öbür gün her takım çıkar kendi soyunma odasından oyuncular küfürlü, hakaretli, her takıma küfür olan, hakaret olan görüntüler paylaşır maç sonlarında ve bunlar da ceza almaz. Yani bu çok ayrı bir yerin önünü açabilecek bir emsal teşkil eder. O yüzden bizim tarihimizde soyunma odasından hiçbir oyuncumuz çekip diğer oyuncuların küfürlerini çekip yayınlamadı. Niye yayınlamadı? Buranın bir iletişim birimi var. Bunlar ciddi işler. O yüzden zafer sarhoşluğuyla bu işleri yaptığınız zaman tabii ki bir cezası olacak. Eğer cezası olmazsa bu iş zaten emsal teşkil ederek Türkiye’deki her maçtan sonra her takım soyunma odalarında, rakip soyunma odalarında rakibe küfür eden paylaşımlar yapsın. Hepsi de medyaya düşsün, hiçbir şey demeyelim, ceza verilemez diyelim. Böyle bir yaklaşım olabilir mi? Ama altıncı yalanları buydu."
"AYIP OLAN ‘KİM KÜFÜR ETMİYOR?’ DİYE SAVUNMASI"
"Ayıp olan ne biliyor musunuz? Ayıp olan Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanı emniyet güçlerine küfür etti diye açıklama yapabilecek kadar yanlış yönlendirilen ya da kendini kaybeden bir başkanın kendi futbolcusunun küfrünü, ‘Kim küfür etmiyor’ diye savunması. Bir tarafta siz Fenerbahçe Spor Kulübü’nü zan altında bırakarak, emniyet güçleri için küfür etti imasında bulunuyorsunuz, yalanını ortaya atıyorsunuz, bir taraftan da küfür ettiği görüntülerle tespit edilmiş oyuncunuzu korumak için ‘küfrü kim etmiyor ki?’ diyorsunuz. Bu yalanın yanında çok büyük bir çelişkidir. Çok büyük bir tutarsızlıktır. Bunlara artık biz değil, dediğim gibi spor kamuoyu yorum yapması lazım. Sadece Fenerbahçe yöneticilerinin yorum yapması yetmez. Bunu spor kamuoyu artık iyice değerlendirmesi lazım. Bu iş çünkü çok daha farklı ve yanlış yerlere gidiyor. Altıncı maddeyi de çok uzatmadan böyle geçelim."
"ETEBO’NUN CEZA ALMAMASINA SEVİNMELERİ GEREKİRDİ"
"Etebo’nun da ceza alması lazım diyenler var ama artık o bizim işimiz değil ama normalde PFDK’nın 38. maddesi uyarınca bir oyuncu sosyal medyasından hakaretli ya da küfürlü içerikli paylaşım yapınca 6 maça kadar men cezası alabiliyor. Bunu da burada dile getirmiş olalım ama peşinde olduğumuzdan değil, aslında burada onlar Etebo’nun da ceza almamasına sevinmesi ve tırnak içinde bu ceza atlanmış olduğu için bunu böyle yorumlamaları gerekirken, ‘Arda niye ceza aldı’ diyorlar. Dediğim gibi burada bir eksik ya da yanlış varsa Etebo’ya da ceza verilmemesidir. 38. madde gayet açıktır."
Galatasaray’ın ikinci başkanı Abdurrahim Albayrak’ın açıklamaları Vedat Muriqi, İrfan Can Kahveci ve Mert Hakan hakkında. İkisi Fenerbahçe Spor Kulübü’nün profesyonel oyuncusu, Mert Hakan ve İrfan Can Kahveci. Vedat Muriqi ise daha evvel bizde oynamış şimdi de kariyerini İtalya’da başarıyla sürdüren bir oyuncu. Önce isterseniz bu kadar büyük camiaları temsil eden yöneticilerden biri olan Abdurrahim Albayrak’ın karşı camia olan Fenerbahçe’nin profesyonel resmi oyuncuları hakkında neler söylemiş onlara bakalım. Sanırım bunları kapalı bir grup toplantısında söylemişler ama bunlar medyaya manşet halinde döküldü. Karşı taraftan hiçbir yalanlamada gelmediği için biz de Fenerbahçe Spor Kulübü’nün yönetim kurulu olarak bunları söylemekle yükümlüyüz."
"2 SENE ÖNCE ‘VAR KAYITLARI ELİMİZDE’ DİYE ŞANTAJ YAPTIKLARINI BÜTÜN TÜRKİYE HATIRLAR"
"Burada iki tane ciddi yanlış ve suça girebilecek konu var. Bir tanesi Galatasaray’ın ikinci başkanının Fenerbahçe Spor Kulübü’nün oyuncuları hakkında Galatasaraylı oldukları iddiasını ortaya atmasından, birazdan kanıtlarıyla yalanlayacağız. İkincisi de yine burada bir şantaj var. ‘Elimde birçok oyuncunun fotoğrafı var ama kimseye vermedim’ demesi şantaj içeriyor. Niye yine diyorum, çünkü iki sene evvel şampiyonluk yarışında iken Galatasaray, ‘VAR kayıtları elimizde’ diye şampiyon olabilmek için şantaj yaptıklarını bütün Türkiye hatırlar. ‘VAR kayıtları elimizde’ demişlerdi kimse de Türkiye’de çıkıp, ‘Nasıl sizin elinize VAR kayıtları geçiyor’ diye sorgulamadı. Savcılarımız suç duyurusunda bulunup da harekete geçmedi. Çok ciddi bir iddia ve çok ciddi bir ithamdı. Burada bunu tekrar vurgulamak istiyorum o yüzden gazetede gördüğümüz yalanlanmayan bu manşetlerde ve bizim doğru kabul etmek zorunda olduğumuz bu manşetlerde iki türlü konu var. Birincisi Fenerbahçe’nin oyuncuları hakkındaki söylemler. İkincisi de maalesef yine diyorum, şantaj içerikli söylemler."
"GALATASARAY YÖNETİMİ PEK ÇOK TRANSFERDE USULSÜZLÜK YAPIYOR"
"Tüm kamuoyunda şunu açıkça belirtelim. Galatasaray Kulübü demeyelim, Galatasaray yönetimi diyelim ama geçmişte de oluyordu. Maalesef yurt içindeki pek çok transferde usulsüzlük yapmakta. Kulüp ile anlaşmadan önce oyuncularla anlaşmaya çalışmakta. Tabiri caizse oyuncuları ayartmaya çalışmakta. Bunun da nedeni çok basit. Siz önce gidip istediğiniz hedeflediğiniz oyuncuyla görüşürseniz, onu Galatasaray’a ya da X bir kulübe gelmeye ikna ederseniz, ondan sonra oyuncuyu da yanınıza alırsanız, yapacağınız bonservis pazarlığında işin maddiyat kısmında işiniz çok daha kolaylaşır. O yüzden onlar bonservis kolaylığını kendine yaratabilmek için, önce oyuncuyla anlaşıp, oyuncuya da ‘ben Galatasaray’ı istiyorum’ dedirtmeye çalışıyorlar. Ondan sonra da transferleri bu şekilde yapmaya çalışıyorlar. Bu UEFA’nın, FIFA’nın ve TFF’nin kurallarına tamamen aykırı bir durumdur. Son, Oğulcan Çağlayan olayında da bunu yaşadık. Oğulcan Çağlayan olayı bizi ilgilendirmez ama biz de Türk sporunun bir paydaşı olarak bunları söylemekle yükümlüyüz. Resmiyete dökülmüş, aldıkları cezayla aslında oyuncunun aldığı cezayla Galatasaray’ın değil. Resmiyete dökülmüş usulsüz bir transfer cezası var. Usulsüz transferden dolayı oyuncunun aldığı bir ceza var."
"ANADOLU KULÜPLERİ BU YAKLAŞIMDAN RAHATSIZ"
"Türkiye’deki hemen hemen bütün Anadolu kulüpleri bu yaklaşımdan rahatsız. Anadolu kulüpleri oyuncularından nasıl para kazanacak, ne kadar yüksek bonservise satabilirse o kadar para kazanacak. Ama bu arkadaşların yaptığı gibi önce oyuncuyla anlaşırsanız, oyuncuyla anlaştıktan sonrada bonservisini ucuza almaya çalışırsanız, tabi ki, oyuncunun hak sahibi kulüpler bundan rahatsız olur. Birçok kulüp de inanın bundan çok ciddi rahatsız. Önümüzdeki dönemlerde belki de konuşurlar. Biz Fenerbahçe Spor Kulübü olarak bu yönetim olur, geçmiş yönetimler olur. Her zaman için TFF, UEFA ve FIFA kurallarına riayet ederek transferler yapıyoruz. Özellikle Başkanımız bu konuda çok hassas. Fenerbahçe’nin transfer etmek istediği oyuncu varsa önce ilgili yöneticilerimiz, sportif direktörümüz, hocamız ve Başkanımız karar veriyorlar gidiyorlar, oyuncudan önce kulübüyle görüşüp, kulübü ile anlaşıp; ondan sonra oyuncuyla görüşüyorlar. Geçen sezon başında da hatırlarsanız, Vedat hakkında aynı şeyi yapmışlardı. ‘Rize’de bir aslan yatıyor’ demişlerdi. Rize ile bonservis pazarlığını rahat çözebilmek için. Vedat’ı da bazı şeylere zorlamışlardı. Ondan sonra da transferi kapatmaya çalışmışlardı."
"RİZE’DE BİR ASLAN VAR’ DEDİKLERİ VEDAT’IN ÇOK İYİ FENERBAHÇELİ OLDUĞU ÇOCUKLUK FOTOĞRAFLARIYLA ORTAYA ÇIKTI"
"Vedat Muriqi gibi bir oyuncuya, ‘Rize’de aslan yatıyor, çok iyi Galatasaraylı’ dediler. Sonradan Vedat’ın çocukluk fotoğrafları çıktı. Vedat’ın çocukken de çok iyi Fenerbahçeli olduğu fotoğraflarla kanıtı ile ortaya çıktı. Ama onlar o gün ne yaptılar, yine yalan söyleyerek ‘Rize’de bir aslan yatıyor. Vedat çok iyi Galatasaraylı’ diye kamuoyunu manipüle ettiler."
"İRFAN CAN’A DA AYNISINI YAPMAYA ÇALIŞTILAR"
"Bu transfer döneminde aynısını İrfan Can için yapmaya çalıştılar. Hala da yapıyorlar. Fenerbahçe’nin transfer etmiş olduğu bir oyuncuyu ‘Çok iyi bir Galatasaraylı’ O zaman da dediler, ‘Galatasaraylıdır. Galatasaray’ı istiyor. Başka yerde oynamam’ diyor. Şudur, budur. Biz aldıktan sonra halen Galatasaraylı diyorlar. İrfan Can’ın Başakşehir’de oynarken, adı ne Fenerle ne Galatasaray ile anılırken, bir videosu var. Kendi arabasında, bir paylaşımı var."
"VEDAT, İRFAN, MERT HAKAN... ÜÇÜNÜ DE FENERBAHÇE ALDI"
"İrfan Can’ın birkaç ay ya da yıl önceki kendi paylaşımında röportajda dile getirdiği iki oyuncu var. Emre Belözoğlu ve Alex de Souza. İkisi de Fenerbahçe çubuklu formasının sembol isimleri. Herhalde çok koyu hasta Galatasaraylı olan İrfan Can Kahveci’nin transfer dönemi ile ilgili alakasız bir videosunda dile getirdiği iki oyuncu da tutmadığı takımın sembol isimleri olmazdı. En azından araya bir tane falan Galatasaraylı isim sıkıştırırdı ama çok net bir şekilde belli ki, hangi takıma sempatisi ve eylemi var; transfer dönemi çok öncesi videosunda da ortada. Artık onların sözünün bir itibarı da kalmamıştır. Vedat Muriqi gibi bir oyuncuya hasta Galatasaraylı diyebilmek sonrasında aynı yalanı İrfan için sürdürebilmek hakikaten meziyet isteyen bir konu. Burada başka bir konu daha var. Bu bizim işimiz değil, kendi camialarının işi ama şunu spor kamuoyuna sormak lazım. Maden bu kadar fotoğrafınız var, bu kadar yaklaştınız bu transferlere; vakit geçirdiniz, şunu yaptınız, bunu yaptınız. Vedat Muriqi, Mert Hakan, İrfan Can Kahveci. Üçünü de istemişsiniz, üçüyle de son ana kadar vakit geçirmişsiniz, güya fotoğraflar çekmişsiniz. Neler söylemişler, boynunuza sarılmışlar falan üçünü de Fenerbahçe Spor Kulübü gelmiş, alım, işi bitirmiş. Hem de kaç gün, ilgilendikten sonra birkaç günde. Bizim Başkanımız, Yönetim Kurulu üyelerimiz, Sportif direktörümüz, İrfan Can Kahveci'yi de istediler. Birkaç günde işi bitirdiler zaten. Burada asıl sorulması gereken soru, madem bu kadar yakındınız, fotoğraflar; ortada bu kadar duygusal bir durum vardı. Nasıl bunu imzalatamadınız? Üçte üç. Vedat, Mert Hakan, İrfan Can Kahveci, Fenerbahçe Spor Kulübü, gelmiş, istemiş, almış, götürmüş. Bence biraz da insan bu açıdan bakıp, röportajları vermeye de çekinir diye düşünüyorum ama çekinmemişler. Onlar çekinmiyorsa bizde bunları söylemekten çekinmeyiz."
"YEDİ YALANLARI VARDI, YEDİSİNİ DE ORTAYA ÇIKARMIŞ OLDUK"
"Altıydı, yedinci yalanları da ortaya çıkarmış olduk. Yalan konusu aslında burada bitti. Biz Galatasaray yönetiminin ve başkanının geçen cumartesiden yalana dayalı bir şekilde Fenerbahçe Spor Kulübü’nü, yönetimini, başkanını, oyuncularını nasıl iftiralarla ne noktada iftiralarla, hangi yalan boyutunda iftiralarla suçladıklarını kanıtlarıyla tescilli yalanlarını ortaya dökmüş olduk. Bu kanıtlarımızla yalanları bir yerde tescillenmiş oldu."
"RIDVAN DİLMEN SEZONU DİYE ALGI YAPMAYA ÇALIŞIYORLAR. GEÇEN SEZONKİ ZORLU ALGISI GİBİ"
"Son konumuz daha güncel bir konu. Biliyorsunuz ligin artık son dönemleri, son 16 hafta. 24 maç oynandı, 16 maç kaldı. Artık kırılma zamanları geliyor. Hatırlıyorsanız geçen sezonun devre arasında aynı yönetim anlayışıyla, bir de bunların medya da uzantıları var. O uzantılarla beraber ‘Zorlu’ algısı operasyonu çektiler. Geçen sezonun devre arasında Fenerbahçe’yi ‘Zorlu’ kelimesiyle yan yana getirip bunu bir slogana dönüştürüp, ‘Zorlu lig olacak’ dediler. Medyadaki uzantıları yazdı. Yönetimdeki vs. hepsi beraber bir saldırı yaptılar. O noktadan sonra da Fenerbahçe Spor Kulübü maalesef çok ciddi hakem zinciri hatalarına maruz kaldı. En hafif tabiri ile. Aynı dönemde de en fazla lehine hakem hatası yapılan takımın kim olduğu da yine herkesin gözü önünde olan bir konu. Aynı arkadaşlar bu sezonun başında da bir algı yapmaya çalıştılar. Hala da onu yerleştirmeye çalışıyorlar, medyadaki bazı uzantılarıyla beraber. Nedir bu algı? ‘Rıdvan Dilmen’ sezonu üzerinden Serdar Tatlı’yı Fenerbahçe ile bağdaşlaştırmaya çalışıp, bizi kamuoyunda tıpkı geçen sezonki Zorlu algısı gibi hakemleri etkileyen, yöneten bir konuma sokmaya çalışıyorlar. Ama artık hakikaten Türkiye spor kamuoyu buna tok olduğunu düşünüyorum."
"VAR OFSAYT ÇİZGİLERİ MANİPÜLASYONA AÇIK BİR SİSTEM"
"Özellikle son iki haftada yaşananlardan sonra, bakalım son iki hafta neler yaşanmış, ona da parantez açalım. Çok net bir şekilde Galatasaray maçındaki golümüz VAR ofsayt çizgisi manipüle edilerek, verilmemiş durumda. Manipüle edilerek derken, bunu anlattık. Herkeste bunu iyi bilsin. VAR ofsayt konusundaki çizgiler, %100 robotla, yazılımla yapılan konular değil. 4 temel faktör var. Topun ayaktan çıktığı an, milisaliseleri değiştiği an, sonuç değişiyor. Seçilen kameranın açısı sonucu değiştiriyor. Üçüncü faktör oyuncuların vücut uzuvlarından çizilen iz düşümler, sonucu değiştiriyor. Böyle pek çok faktör var. Siz ekrana görüntüyü koyuyorsunuz, yazılım size otomatik olarak sonucu veriyor gibi bir yaklaşım yok. Maalesef manipülasyona açık bir sistem. Ozan’ın pozisyonu da bize göre çok net bir şekilde goldü. Birçok açıdan zaten bu paylaşıldı. Bu haftada Galatasaray’ın Kasımpaşa maçında yaşanan VAR pozisyonu da ortada."
"ADİL BİR YÖNETİMLE GALATASARAY’IN 5 PUAN ÖNÜNDE OLACAKKEN AYNI PUANDAYIZ"
"İki haftaya baktığınız zaman biz Galatasaray’ın 5 puan önünde olacakken adil, hakemler yönetimi ya da adil VAR yönetimi ile şuanda aynı puandayız. Ligin kırılma döneminde yine hangi takımın nasıl kırılmalar yaşadığı yine hangi takımın nasıl güçlendirmeler yaşatıldığı da ortada. Şimdi burada bir video paylaşmak istiyoruz. Sezon başından beri kendi medyadaki uzantılarıyla, sosyal medyadaki uzantılarıyla bizi, yönetimimizi, Fenerbahçe Spor Kulübü’nü Serdar Tatlı ve Rıdvan Dilmen üzerinden federasyona, MHK’ye etki eden bir yapı gibi göstermeye çalışan tıpkı geçen sezonki gibi Zorlu algısı gibi zihniyet Sayın Serdar Tatlı için neler söylemişler, onlara bakalım."
"MUSTAFA CENGİZ’İN SÖYLEDİĞİNİ FENERBAHÇE BAŞKANI SÖYLEMİŞ OLSA NASIL ALGI YAPARLARDI?"
"Bu söylemi Fenerbahçe Spor Kulübü’nün Başkanı söylemiş olsa bu söylemden sonra Fenerbahçe Spor Kulübü geçen hafta Galatasaray’ın yediği ama sayılmayan gol gibi Galatasaray bize o golü atmış olsa ama sayılmasa milimetrelerle, sonra biz Kasımpaşa ile oynasak, %100 bir penaltı pozisyonu hem orta hakemin hem de VAR hakeminin yorumlarından kaçmış olsa ve ligin üstü, tam 5 puan etkilense, Başkanımızın böyle demeçleri olsa ortalık nasıl olurdu? O medyadaki bazı uzantıları, tırnak içinde söylüyorum. Uzantı olmaktan da öte tetikçileri, nasıl yorumlar, nasıl algı yaparlardı? Geçen seneki Zorlu algısının kaç katı olurdu? Biz bunları yapan bir yönetim değiliz. Başkanımızla beraber böyle bir anlayışımız yok. Artık tüm spor kamuoyu bunları konuşmak zorunda. Algıları yapa yapa hakem hatalarının yönleri çok ağır bir şekilde değişti. Geçen sezonda değişti bu sezon da değişiyor ama artık buna müsaade edecek durumda değiliz. Biz de o yüzden bunları ortaya koymak zorundayız. Tüm Türkiye burada görüyor. Serdar Tatlı’yı isteyen başkan kimmiş, son iki haftada hangi takım lehine hangi takım aleyhine hangi hatalar olmuş. Tekrar ediyorum, ligin zirvesi iki hafta da 5 puan etkilendi. Galatasaray Başkanının Sayın Serdar Tatlı hakkında demeçleri ortada. Aynısını biz yapsak biz yaşasak, 5 puanlık farkı lehimize almış olsak, hakem hatalarıyla, artı başkanımızın bir de böyle demeci olsa şu an ortalık yıkılıyordu. Türk spor kamuoyunun biraz bunları konuşması lazım. Biz bunları buradan dile getiriyoruz, Fenerbahçe camiası da dile getirecektir ama tarafsız yorumcuyum, tarafsız spor adamıyım diyen herkes de bu programdan sonra bunları konuşması lazım. Burada biz 6-7 tane net yalanı ortaya getirdik. Yalan zincirini ortaya koyduk, hem de kanıtlarıyla ortaya koyduk. Biz çıkıp sadece yalandır demedik. Kanıtlarıyla ortaya koyduk. Onlar yalan söylüyorlardı biz çıktık, gerçekleri bunlardır, dedik. İkincisi de son haftalarda yaşanan hakem olaylarıyla beraber, kimin nasıl demeci varmış, kime nasıl hatalar yapılmış? Bunları ortaya koyduk. Artık spor kamuoyu bunları konuşsun. Kalan 16 haftada beklentimiz spor kamuoyundan ilerleyen dönemlerde demeç mücadeleleri, tırnak içinde savaşları olursa herkes biz sorgulamadan önce biz gerçekleri ortaya koymadan önce spor kamuoyu kendi araştırsın. Bu kadar yalana yönelik bir propaganda yapabilen zihniyeti de demeçlerinden sonra spor kamuoyu sorgulasın. Yeni yalanlar olursa biz burada çıkar yine söyleriz, bize gerek kalmasın ricam spor kamuoyu yalanları kendisi bulsun, ortaya koysun. Aslında bunlar bize gerek bile kalmaması gereken konular ama son 10 günde yaptıkları yalan manipülasyonları maalesef programın başında söylediğim gibi çamur at izi kalsın yaklaşımı oldu. Medyamızda da bu karşılık buldu. O yüzden bizde bugün çıkıp tabiri caizse çatır çatır bütün videoları, fotoğrafları ortaya koymakla yükümlüydük. Bunu yaptık. Üslubumuzda da zaman zaman ağırlaşmalar olduysa da izleyenlerden özür diliyoruz. Bizi bu üsluba mahkum eden bu üslup seviyesine çeken 10 gün boyunca yaşanan Galatasaray camiası ve özellikle Galatasaray yönetiminden sürekli gelen demeçler, sürekli gelen yalanlar, bizi herkesle karşı karşıya getirmeye çalışan bununla beraber kendi yaptıklarına hiç bakmadan yalanları ortaya getiren yaklaşımdır. O yüzden bu seviyeye geldiğimiz için üzgünüz. Kusura bakmasınlar, bunu da yapmak zorundaydık. Burası Fenerbahçe Spor Kulübü. Milyonlarca taraftarı temsil ediyoruz. Onların hakkını, bu camianın hakkını savunmakla yükümlüyüz. Daha evvelde yalanları olmuştu, biz gülerek geçiştirmiştik ama bunun dozu arttığı zaman önüne geçmeye mecbur kaldık. Bu açıklamaları yaptık. İnşallah bir daha yalan beyanları olmaz. Olursa da bizden önce inşallah spor kamuoyu kendisi çıkartır, bize gerek kalmaz yine bize gerek kalırsa biz de çıkar buradan her şeyi söyleriz.
Son olarak şunu söyleyebilirim. Bir önceki ‘Gündem Özel’ programını burada yaptığımız zaman iletişim anlamında camiamıza çağrı yapmıştık. Lütfen sezon sonuna kadar kenetlenelim, birliktelik yaratalım demiştik. Şimdi eleştirilerimizi sezon sonuna bırakalım demiştik. Şu an geldiğimiz noktada puan puana üç takım zirvede. 16 maç kaldı. Camiamızdan, taraftarlarımızdan ricamız; hocamıza, futbol takımımıza tam destek vermeleridir, sezon sonuna kadar. Statlar yok ama bazen deplasmanlarda karşılamalar oluyor. Otel önlerine gidiliyor. Sosyal medyada çok farklı destekler oluyor. Lütfen desteğin dozunu arttıralım. Nelerle mücadele edildiği ortada. Anlattık, göstermeye çalıştık. Fenerbahçe camiasının en büyük gücü milyonlarca taraftarının omuz omuza kenetlenmesidir. Lütfen kenetlenelim, son 16 hafta ve kenetlenme anlamında gaza basıp sezon sonunda sonucu hep beraber yaşayalım. İnşallah Bu yolun sonu şampiyonluk olsun."