'Külliye'nin Kaderine Terk Edilen Kapısı’

'Külliye'nin Kaderine Terk Edilen Kapısı’

Kayseri'de her gün önünden binlerce kişinin geçtiği ancak hakkında fazla bilgi sahibi olan kişi sayısının az olduğu tarihi kapı, ken koruma altına alınmasını istedi. ndi kaderine terk edilmiş halde. Kesme taştan yapılan kapı hakkında bilgi veren Araştırmacı Tarihçi Mustafa Cingil, bir döneme ışık tutan eseri

Asırlardır ayakta kalmayı başaran taş kapının çevresinde kapalı otopark, yer altı geçidi girişi ve 'ulu çınar' olarak adlandırılan bir çınar ağacı bulunuyor. Kesme taş işçiliğinin eşsiz mimari özelliğini taşıyan geniş kemerli kapının yüksekliği 3,5 metre, genişliği 4 metredir. Kayseri Valiliği ve Orduevi binaları arasında bulunan tarihi kapıyı görenler, burasının geçmişini merak ediyor.
 
Tarihçi Mustafa Cingil, bu kapının ardında 1990'lı yıllara kadar 'külliye' olarak tanımladığı ve birden çok binanın bulunduğunu bu yerin, yakın zamana kadar askeri hastane olarak hizmet verdiğini dile getirdi. Yıkılan tarihi binaların yerinde ise şu anda Kayseri Valiliğinin 1990'larda yapılan yeni binaları bulunuyor.
 
"ABDÜLHAMİD DÖNEMİ ESERİDİR”
 
Tarihçi Mustafa Cingil, bu noktanın geçmişini şöyle anlattı: "Şu anda bulunduğumuz yer Kayseri'de ender görülen bir geç Osmanlı eseri olup, Abdülhamit dönemine aittir. Burası Alay Bahçesi, Askeri Hastane gibi çeşitli şekillerde anılır. Aslında burası, kitabesinde de yazdığı şekliyle "Dâire-i Umur-î Askeriyye" yani "Askeri İşler Dairesi"dir. Abdülhamit döneminde Kayseri'de yapılmış Seyyid Burhaneddin Türbesi, Zeynel Abidin Türbesi; Kurşunlu ve Hacı Kılıç Camilerinin minareleri gibi eserler vardır. Burası da yine Abdülhamit döneminde yapılmış bir eser olup, yapım yılı kitabesinde de yazdığı gibi hicri 1309, yani miladi 1891-1892 yıllarıdır. Kayseri'yi ziyaret eden Mustafa Remzi Efendi'nin anlattıklarına göre bu kapıdan içeri girince bir tarafta redif alaylarıyla, diğer tarafta muhteşem bir mahkeme binasıyla; hemen ilerisinde Saray Camii, Saray Bahçesi ve Millî Kütüphane ile karşılaşılıyordu. Fakat bu yapıların hiçbiri şu anda yok. Bu yer, ilerleyen dönemlerde askeri hastaneye çevrilmiş ve bu şekilde hizmet vermişti. Ben de askerlik muayenemi bu hastanede olmuştum."
 
‘İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ GİRİŞİYLE BENZERLİK GÖSTERİYOR’
 
Tarihçi Cingil, yıkılan binalardan geriye kalan tarihi kapıdaki kitabenin İstanbul Üniversitesi girişindeki kitabeyle aynı olduğunu da söyledi. Cingil, “Bu kapıdaki kitabe, hepimizin çok iyi bildiği İstanbul Üniversitesi'nin giriş kapısındaki kitabenin birebir aynısıdır. Sülüs harfleriyle yazılmıştır" dedi.
 
“ATIL HALDE OLMAMALI”
 
Tarihi külliyeden geriye kalan giriş kapısının atıl durumda olmasının hoş olmadığını belirten Mehmet Cingil, ”Şu durum hoş bir görüntü değil. Koskoca bir külliyeden bir tek atıl vaziyette bulunan bir kapı kalmış. Ancak bu halde olmaması lazım. En azından yanındaki Ulu Çınar ile beraber koruma altına alınıp, yerleştirilecek bir bilgilendirme levhasıyla bu durum halka arz edilebilir" ifadelerini kullandı.
 
 
"CUMHURİYET MEYDANININ EŞSİZ ÖZELLİĞİ"
 
Cumhuriyet Meydanı’nın dünyada eşi olmayan bir meydan olduğunu vurgulayan Cingil, çünkü bu meydanda 5 farklı medeniyetten izler olduğunu vurguladı. Birçok kişinin bunun farkında olmadığını belirten Cingil, “Kalesi Roma'yı, Sahabiye (Sahip Ata) Medresesi Selçuklu'yu, Kurşunlu Camii Osmanlı'yı simgelerken; Türkiye Cumhuriyeti'ni de valilik binası simgeliyordu. Fakat 'modernleşme' adına yıkıp yok ettiğimiz için o görevi şu an Bürüngüz Camii üstlenmiş durumda" diye konuştu.
 
"TARİH BİLİNCİMİZ ZAYIF"
 
Cingil, insanlarda tarih bilinci eksikliği olduğunu söyleyerek şunları dile getirdi: "Bir tarihi eserin yanından geçerken ne kendisinin farkında oluyoruz, ne de onun tarihiyle ilgimiz oluyor. Az önce anlattığım gibi bu yer külliye gibiydi. İçinde devasa yapılar vardı. Daha 1990 yılında arka taraflarda asker alma dairesi bulunuyordu. Bunlar günümüze çok yakın tarihlerde yıkıldı. Burada bulunan eski vilayet binası, yenisinin yapılması için yıkılırken, burada bulunan çoğu eser de gitti."

Google+ WhatsApp