Kırmızı-Beyazın Asil Dirilişi

Kırmızı-Beyazın Asil Dirilişi


Dün gece sahada sadece bir futbol takımı yoktu…

Orada, her adımıyla bir milletin gururu, her pasıyla bir ülkenin umudu, her golüyle bir halkın yüreği vardı! Türkiye 4 – Gürcistan 1…

Ama mesele sadece skor değil, karakterdi.

 

Kenan Yıldız o ilk golü attığında, sahanın dört bir yanında yankılanan sevinç çığlıkları aslında bir dönüşümün habercisiydi. Gençliğin korkusuz adımıydı o gol.

Sonra sahneye Merih çıktı… İki kez. Sanki “Ben buradayım, bu toprakların evladıyım!” der gibi. Her kafa vuruşunda sadece topu değil, yıllardır üzerimize çöken özgüven eksikliğini de kalenin ağlarına gömdü.

Yunus’un golü ise final değil, zaferin imzasıydı.

 

Bu çocuklar sahaya formayla değil, inançla çıktı. Gürcistan belki koştu, mücadele etti ama Türkiye bu maçı aklıyla, bileğiyle ve yüreğiyle kazandı.

Uzun zamandır ilk kez, “Bu takım bir şeyleri değiştirebilir.” dedirten bir milli takım gördük.

 

Ama sevgili okur, bu galibiyetin asıl anlamı sahadaki dört gol değil…

Bu, “Biz hâlâ buradayız!” diyen bir ülkenin ayağa kalkışıdır.

Avrupa’da, Asya’da, tribünde, televizyonda fark etmez — bu maçta hepimiz aynı cümlede buluştuk:

“Ne mutlu Türküm diyene!”

 

Şimdi önümüzde yeni maçlar, yeni sınavlar var.

Ama dün geceki o ışık, o heyecan, o inanç var ya…

İşte o, yeniden doğan bir futbol ruhunun işaretiydi.

Kırmızı beyaz yüreklerle, yolumuz uzun ama emin:

Bu takım, bu milletin aynasıdır.

Google+ WhatsApp