
DUYGUSAL GÜÇ
duygusal güç dendiğinde çoğu zaman kasları gerilmiş, yüksek sesle konuşan, kararlı adımlarla yürüyen bir figür belirir zihnimizde.
Oysa duygusal güç… Sessizdir.
Bağırmaz, çağırmaz.
İçeride sakince durur.
Sarsılmaz.
Ve en önemlisi: kırıldığında dağılmaz.
Duygusal güç, kalbinin en ince yerinde sızıyı duyarken gülümseyebilmektir.
Sevilmemeyi göze alarak dürüst kalabilmek…
Ayrılığı yaşarken, el sallayabilmek…
İçin titrerken dışını yakmamak…
Ve en çok da: kendi kalbini incitmemek.
Bazıları güçlü olmak için susar, bazıları anlatır.
Duygusal güç, ne zaman susacağını ve ne zaman konuşacağını bilmektir.
Bir gözyaşını utanmadan akıtmak da güçtür,
gözyaşını içine akıtmak da…
Ama asıl güç, o gözyaşından bir bilgelik damıtabilmektir.
Duygusal olarak güçlü olmak, ne hissettiğini bilip ona sahip çıkmaktır.
Korktuğunu kabul ederken cesur olabilmek…
Kırıldığını bilerek yeniden güvenebilmek…
Sevginin yük olmadığını, aksine insanı hafiflettiğini fark etmektir.
Ve bazen sadece şunu diyebilmek:
"Evet, bu da geçti. Ama ben geçmedim. Buradayım."
Unutma,
Duygusal güç, dışarıdan değil,
en derin yaradan doğar.
Çünkü iyileşmek de bir cesaret işidir.