EMEĞİN SESİ

EMEĞİN SESİ


Mayıs: Sessiz Bir Hatırlayış

 

Yılın bu günü her geldiğinde kalabalıklar toplanır, pankartlar açılır, marşlar söylenir. Ama ben bu 1 Mayıs'ta, içimdeki daha sessiz bir yere bakmak istiyorum.

 

Çünkü emeğin sesi her zaman yüksek çıkmaz. Bazen sabah erken saatte uyanan bir annenin gözlerinde, bazen elleri nasır tutmuş bir babanın sessizliğinde saklıdır. Bazen bir ofis sandalyesinde sabitlenmiş bel ağrısında, bazen gece nöbetinden çıkan hemşirenin yorgun omuzlarındadır. Herkesin emeği vardır ama herkesin hakkı yoktur.

 

İş, sadece geçim kaynağı değildir. Bazen varoluşumuzdur, bazen kimliğimiz. Ama o emeğin karşılığını tam almak… İşte o hâlâ çoğumuz için uzakta bir hayal. Adil bir ücret, güvenli bir çalışma ortamı, insanca çalışma saatleri, sendikal haklar… Bunlar hâlâ mücadele konusu. Hâlâ tartışılıyor, hâlâ erteleniyor, bazen hiç duyulmuyor.

 

1 Mayıs'ı kutlamak, geçmişte verilen mücadeleleri hatırlamak kadar, bugün hâlâ süren sessiz çabaları görmek demektir. Herkesin aynı eşitlikte, aynı adalette çalışabildiği bir dünya hâlâ kurulmadı. Ama hayali bile değerli. Çünkü her güzel şey önce bir hayal olarak başlar.

 

Ben bu 1 Mayıs’ta kutlamaktan çok düşünüyorum. Kendime, çalıştığım yerlere, emeğime ve başkalarının alın terine biraz daha dikkatli bakıyorum. Sessizce ama içtenlikle.

Google+ WhatsApp