Davutoğlu'ndan HDP'ye net mesaj: Zorla onları komisyona sokacak değiliz

Başbakan Ahmet Davutoğlu, TBMM Başkanı İsmail Kahraman’ın yapacağı Anayasa Uzlaşma Komisyonu çağrısına HDP’nin ‘hayır’ demesi durumunda ciddiyetsiz ve samimiyetsiz bir tutum sergilemiş olacaklarını söyledi.

Davutoğlundan HDPye net mesaj: Zorla onları komisyona sokacak değiliz

Meclis Başkanı İsmail Kahraman ile yaptığı görüşmenin ardından gazetecilerin gündeme ilişkin sorularına cevap veren Başbakan Ahmet Davutoğlu, HDP’nin kurulması muhtemel Anayasa Uzlaşma Komisyonu çağrısına ‘hayır’ diyeceği iddialarına yönelik, “Ne isterlerse yapabilirler, biz bir şey empoze edemeyiz, zorla onları komisyona getirip sokacak değiliz. Ama orada tartışmadıkları bir konuyu defakto olarak, bir isyan çağrısı içinde alanda yapmaya kalkışırlarsa buna da izin vermeyiz” dedi.

“6 AY GİBİ BİR SÜRE VAR ZİHNİMİZDE”

Uzlaşma Komisyonunun mutabakat şartı ile çalışmasını tartışma konusu yapmayacaklarını belirten Başbakan Ahmet Davutoğlu, “Uzlaşma komisyonun kendisi bir uzlaşma konusu, tek bir partinin ‘ben şunu istiyorum’ demesi ile yürüyecek bir iş değil, hep beraber uzlaşacağız. 2 yıl süren çalışmada maalesef mutabakat şartı mesafe alınmasını zorlaştırdı ama aynı mutabakat şartı 60 maddede bir mutabakat sağlanmasını da temin etti. Yavaş yürüyen ve sonuçta mutabakat zemini oluşan bir tablo ortaya çıktı. Bizim kanaatimiz ve liderlerle görüştüğümde genel arzunun o olduğunu görmüş olmam dolayısıyla uzlaşma komisyonunun işleyişinde değişiklik yapmamak yönünde. Tek başına AK Parti karar verseydi belki çoğunluk şeyine geçirdi ama bunun her iki lider tarafından kabul görmediğini müşahede ettim. Bunu bir tartışma konusu yapmayız, aynı esaslar üzerinde devam edebiliriz. Şimdi fark şu, bir kere daha önce oluşmuş büyük bir müktesebat var. 33 yıldır bu anayasa hakkında ne söylenecekse söylendi, yeniden bir şey keşfedecek değiliz. Bir de uzlaşma komisyonu mutabakatı var, oluşmuş bir müktesebat var. O müktesebat üzerinde daha çabuk yol alınacağını düşünüyoruz. Yine edindiğin intiba, bu ayrımı bilerek ve entelektüel bakımdan da yaptığım bir ayrım, salt siyasi bir ayrım değil, anayasanın ruhi ve iskeleti şeklinde yaptığım ayrım, anayasanın ruhu konusunda daha kolay yol alabiliriz. Bu ruhu iyi dokursak, sonra bu ruha zarar vermeyecek, yaşatacak yani insan hak ve özgürlüklerine saygılı, devleti vatandaşa göre tanımlayan, güçler ayrılığı prensibine dayanan, temel, çağdaş anayasa ilkeleri konusunda bir mutabakat hasıl olduktan sonra ola ki iskeleti konusunda başkanlık ya da parlamenter sistem konusunda doğabilecek ihtilafları bu mutabakata referansla tartışabiliriz. Yani birisinin kaygısı varsa başkanlık sistemi ile ilgili bu mutabakat ruhu dediğim mutabakatta ‘şuna uygun düşmüyor’ derse tartışırız. Biz başkanlık sistemini savunduğumuzu söyledik. Ama ‘şu olmazsa hiçbir şey olmaz’ gibi kırmızı çizgiler, siyasette herkesin mutabık kalması gereken metin konusunda olmaması gerekir. Nasıl ben şimdi esnek bir şekilde biz başkanlığı savunuyoruz ama her şeyi tartışmaya hazırız, çünkü bu mutabakat metnidir, aynı şekilde muhalefet partilerinin de iktidar partisinin onayının gerektiği bir anayasayı düşünmelerini bekleriz. Aynı esaslar çerçevesinde ama süreli olarak, 6 ay gibi bir süre var zihnimizde, bunu liderlerle paylaştım. 6 ay sonra veya arada, belli aşamalarda muhalefet liderleri ile tek tek ya da toplu halde bir araya geliriz. Bu konuda da herhangi bir itirazları olmadı Sayın Kılıçdaroğlu ve Bahçeli’nin. Bir araya geliriz, ‘sizin kaygınızı nasıl gideririz’ diyerek konuşuruz. Önyargısız bir şekilde masaya oturmak önemli” diye konuştu.

“BİR HATA YAPTILAR, ONDAN DÖNÜŞ İMKANI MECLİS BAŞKANIMIZIN YAPACAĞI ÇAĞRIYA VERECEKLERİ CEVAPTA VAR”

HDP’nin Meclis Başkanının yapacağı Anayasa Uzlaşma Komisyonu çağrısına “hayır” cevabı vermesi durumunda izlenecek yolun sorulması üzerine Başbakan Davutoğlu, “Herhalde köşelerine çekilip değerlendirdiklerinde yaptıkları sorumsuz açıklamalardan kendileri de memnun değillerdir. O sorumsuz açıklamaları yapmamış olsalardı bugün ben burada kendilerinden de bahsedecek ve belki uzlaştığımız konularla ilgili kendilerine teşekkür edecektim. Ama o sorumsuz açıklamalar, benim aradığım iki şartı, samimiyet ve ciddiyeti yok eden açıklamalar bugünkü duruma onları getirdi. Bir hata yaptılar, ondan dönüş imkanı Meclis Başkanımızın yapacağı çağrıya verecekleri cevapta var. Aynı hataya devam edip, bu milletin iradesini temsil eden Meclisin en yüce makamına, yani Meclis Başkanımızın yapacağı çağrıya ‘hayır’ derlerse aynı ciddiyetsiz ve samimiyetsiz tutumu sergilemiş olurlar. Bunlara ‘hayır’ dedikten sonra gidip Cizre’de, Silopi’de kazdıkları çukurları savunarak, sanki bu çukurlar üzerinden özerkliğe, özyönetime gidilecekmiş gibi bir anlayışı gündeme getirirlerse gayri meşru, illegal her türlü adımın içinde olurlar. Varsa bir teklifleri işte Anayasa Komisyonu, gelsinler ne diyeceklerse orada desinler. Ama yok burada onları demeyecekseniz o zaman size oy vererek buraya göndermiş olan seçmenlere en büyük ihaneti yapmış olursunuz. Sonrada gidip terörü, şiddeti, çukurları, barikatları savunurlarsa girdikleri yanlış yolda dehlize girerler oradan çıkamazlar. Kendi bilecekleri bir iş. Ben randevu talep ederken kendi irademle yaptım, reddederken de bu iradeyi kullandım. Onlarda samimiyetsiz ve ciddiyetsiz tutumlarını kendi iradeleri ile sergilediler ve bir bedeli oldu, bende iptal ettim. Şimdide atacakları her adımın kendilerine oy veren seçmen nezdinde bir bedeli olur. Ne isterlerse yapabilirler, biz bir şey empoze edemeyiz, zorla onları komisyona getirip sokacak değiliz. Ama orada tartışmadıkları bir konuyu defakto olarak, bir isyan çağrısı içinde alanda yapmaya kalkışırlarsa buna da izin vermeyiz. Anayasa Komisyonunda ne kadar özgürlükçü, esnek, her türlü fikre açıksak, Türkiye’de kamu düzeni sağlanması konusunda da o kadar kararlı, azimli ve o kadar tavizsiziz. Bu net bir mesajdır. Anayasa Komisyonunda ne kadar esnek ve özgürlükçüysek, Cizre, Silopi, Sur başta olmak üzere çukur kazan herkesin karşısında, terörü teşvik edenin karşısında aynı ölçüde kararlı ve tavizsiziz. Orada oluşturacakları bir takım şeylerle bize bir şey dikte edeceklerini, sadece AK Parti’ye değil bu Meclise bir şey dikte edeceklerini düşünüyorlarsa yanılıyorlar. Bu Meclis Türkiye’yi kuran Meclis, bu Meclis bütün düveli muazzamayı bu ülkeden söküp atan bir Meclis. Onların terörüne şiddetine yol vermez bu Meclis. Gelirlerse Meclisimizin her ferdine, sadece onlara kişisel olarak değil seçmenlerin onlara verdikleri saygı dolayısıyla saygı duyar birlikte çalışırız. Gelmezlerse yapacakları tercih kendilerini çıkmaz bir sokağa sokar” şeklinde konuştu.

“ŞUNDA ELİMİZE GELMİŞ BİR FEZLEKE YOK”

HDP’lilerle ilgili fezlekelerin Meclise gelmesi durumunda AK Parti’nin nasıl davranacağının sorulması üzerine Davutoğlu, “Türkiye bir hukuk devleti. Hukuk devleti kurallarını işletme konusunda hiç birimizin ihtiyarı söz konusu değildir. Meclisin kürsüsü dokunulmazdır. Biz bu Mecliste başörtülü bir hanımın Meclis kürsüsünde yemin etmesi için engellemelerle karşılaşıldığı anda en dirayetli ve onurlu tavrı sergilemiş bir kadronun devamıyız. Kimsenin düşünce ve fikirlerini söylemesi konusunda sınır getirilmesine izin vermeyiz. Dokunulmazlıkta esasında budur. Her tünlü fikir burada dile getirilir. Burası özgürlüğün ve milli iradenin kalesidir. Ama aynı özgürlük… Bakınız dün Ordu Akkuş köyünde evine bir zor ulaşılan o zar şartlardaki ailenin şehit verdiği evladının acısı yüreğimizde, bugün Şırnak’ta bir şehidimiz daha var. Bu hain terör örgütü tarafından kandırılan bu toprakların çocukları, gençler de var. Onların hukukunu korumak bu Meclisin görevidir. Dolayısıyla burada hak ve özgürlükler konusunda serdedilen konular etrafında bir dokunulmazlık bahsi açılırsa, kim olursa olsun, bize en aykırı fikri savunanın da dokunulmazlığını savunmak benim ve kadrolarımın görevidir. Ama eğer bir açık suç işleniyorsa, kamu düzeni yok edilecek şekilde isyan çağrısı yapılıyorsa, terör suçu işleniyorsa, bu teröristlere arabalarında silah taşıyan milletvekilleri söz konusuysa bunlar bu dokunulmazlık zırhı içinde yapılacak eylemler değildir. Orada hukuk devleti kurulları neyi gerektirirse ona bakarız. Şunda elimize gelmiş bir fezleke yok. Geldiğinde bakarız. Hukuk devleti kuralları içinde gelinmiş sonuca bakar değerlendirme yaparız. Kimsenin milletvekili olması hasebiyle, söylediği fikirler dolayısıyla ilzam edilmesine izin vermeyiz ama kimsenin de milletvekili zırhının arkasına sığınarak bir toplumun kaderini, insanların en temel hakkı olan hayat hakkını yok sayabilecek uygulamalar içine girmesine de müsamaha göstermeyiz” ifadelerini kullandı.

“MÜSAMAHA GÖSTERMEMİZ SÖZ KONUSU OLAMAZ”

AK Parti MYK’da bazı belediye başkanlarının disipline sevk edilmesi kararı ve bir eski bakanın ihraç kararları alınmasıyla ilgili açıklamalarda bulunan Başbakan Davutoğlu, “Bu da bizim partimiz kurulduğu andan itibaren partimizin halkımıza verdiği bir taahhüttür. Biz yolsuzluklara, yoksulluğa ve yasaklara karşı mücadele vermek için yola çıkmış bir kadroyuz. Sayın Cumhurbaşkanımızın bu partiyi kurduğu andan itibaren bu ilkelerde şaşmadan yolumuza devam etmek hepimizin görevi, genel başkan olarak benim hem parti kadrolarıma hem de halkıma en önemli taahhüdümdür. Kim olursa olsun milletimizin hakkını hukukunu şahsi menfaati için kullanan herhangi birisi söz konusuysa, ona karşı ‘partimizin üyesidir, belediye başkanımızdır’ diye müsamaha göstermemiz söz konusu olamaz. AK Parti’nin kuruluş ilkelerine, değerlerine aykırı düşen, yoksulluk, yolsuzluk ve yasaklar konusunda tutarlı bir çizgi göstermeyen kim olursa olsun partimizin kurulları var, orada değerlendirme yapar, gerekli adımları atarız. Dünde partimizin ilgili birimleri MYK’yı belediye başkanları hakkında bilgilendirdi, MYK’mızın bir mutabakat ile ulaştığı bir sonuç oldu, partimizin temel ilke ve prensiplerine, en fazla önem verdiğimiz milletimizin hak ve hukukunu koruma, bu konuda herhangi bir istismara izin vermeme yönündeki en temel siyasi etik ve ahlak prensibine uygun bir şekilde bu belediye başkanlarını Disiplin Kuruluna sevk etme kararı aldık. 2 belediye başkanı ile ilgili bize iletilen bilgi ve belgeler etrafından oluşmuş bazı suç unsurları olduğu düşüncesi ile İçişleri Bakanlığı nezdinde gerekli girişimlerde bulunma kararı aldık. AK Parti kadroları ak kadrolardır, milletimizin zerre hukukunu dahi korumak bizim görevimizdir. Kimse iktidar partisinin imkanlarından istifade ederek, bu partinin çile çeken… iki seçim yaşadık, ben Anadolu’nun her yerinde hiçbir menfaat beklemeden meydanları dolduranların hukukunu korumayı her şeyden önce addederim. Bu konuda da elimizde yeterli veriler oluştuğu için dün MYK’da mutabakatla bu kararı aldık, bundan sonra da gereken adımları atarız. Bir bakan ile ilgili olarak, bu tamamıyla partimizin tüzüğünün gereği olarak, partimizin temel ilke ve politikalarını parti kurulları içinde değil de kamuoyu önünde ve bizim için uygun olmayan platformlarda dile getirmiş olması dolayısıyla bir disiplin meselesidir. Onunla ilgili gerekli adımları attık. Bizim partimiz özgür düşünce platformudur, herkes düşüncesini söyler ama nihayetinde parti disiplini içinde hepimizin uyması gereken kurallar var” dedi.

“TÜRKİYE IRAK VE SURİYE HATTINDA ÇOK CİDDİ ULUSAL GÜVENLİK SORUNU YAŞIYOR”

Amerika Genelkurmay Başkanının Türkiye ziyaretine ilişkin sorulara da cevap veren Davutoğlu, “ABD-Türkiye ilişkileri iki stratejik müttefikin ilişkisidir. Bir ateş çemberinin ortasında Türkiye hem kendi ulusal güvenliğini korumaya çalışıyor hem de ittifak sisteminin bir parçası olarak bu bölgede ittifak sisteminin zaafa uğramaması için çaba gösteriyor. DEAŞ terör örgütünün oluşturduğu tehdit var, bu konuda alınmış BM kararları da var. Bizim için PKK’nın oluşturduğu ve PKK bağlantılı Suriye’de YPG ve PYD’nin oluşturduğu tehditler var. Bizim terör tehditleri arasında bir fark yok ve Türkiye Irak ve Suriye hattında çok ciddi ulusal güvenlik sorunu yaşıyor. Bu bağlamda siyasal düzeyde Sayın Obama, Sayın Joe Baydın ile yaptığımız görüşmeler var. Ayrıca kurumlarımız arasında yoğun istişarelerde devam ediyor. Dün Fransa Savunma Bakanı buradaydı. Artık Suriye krizi herhangi bir ülkenin krizi olmaktan çoktan çıkmış durumdadır, bir bölgesel kriz olmaktan çıkmıştır. Paris’te patlayan bombada, Ankara’da patlayan bombada, bölgede olup almadan bağımsız olarak ülkeleri etkiliyor. Bu bağlamda yoğun bir istişare içindeyiz. ABD Genelkurmay Başkanı Genelkurmay Başkanımızın davetlisi olarak ülkemizdeydi. Geniş kapsamlı görüşmeler yaptılar. Vardıkları sonuçlar itibariyle beni ziyaret ederek bir şekilde istişare imkanı oldu. Birkaç husus üzerinde özellikle durduk, birincisi terör örgütlerinin Türkiye’ye ve bölgesel ve küresel barışa yönelttikleri tehdide karşı alacağımız ortak tavır, bu konuda herhangi bir görüş ayrılığı söz konusu değil, ikincisi Suriye ve Irak bağlamında özellikle bu ülkelerdeki merkezi kontrolün zayıflaması sonrasında ortaya çıkan boşluk başta Rusya olmak üzere yabancı güçlerin bu ülkelerde yaptıkları faaliyetler ve bunun doğurduğu güvenlik risklerini ele aldık. Suriye’de siyasal sürecin işlemesinin hemen öncesinde alanda askeri kazanım elde etmek için sivillere yönelik sürdürülen bombardımanlar Rusya tarafından ve alanda değişik grupların girdikleri güç mücadeleleri konusunda fikir alış verişinde bulunduk” diye konuştu. 

Google+ WhatsApp