Tükettik Her Şeyi

Tükettik Her Şeyi


Bazen düşünüyorum; biz insanlar gerçekten her şeyi tükettik.

Sadece doğayı değil, sadece kaynakları değil… En çok da birbirimizi.

Güveni tükettik.

Sabretmeyi tükettik.

Sevginin büyüsünü, dostluğun samimiyetini, aile olmanın kıymetini… Hepsini harcadık.

Her şey hızlı tüketilen bir çağın içinde elimizde çürüyüp gidiyor. Telefonun şarjı biterken içimizdeki sabır da bitiyor. Bir fotoğrafın ömrü, sosyal medyada kaç saniye kaydırıldığıyla sınırlı. İnsan ilişkilerimiz bile "çabuk tüket, yenisine geç" mantığına döndü.

En kötüsü de, duygularımızı tüketiyoruz. Oysa bir tebessüm, bir sarılma, içten bir “nasılsın?” çok şey değiştirirdi. Ama biz, bu küçük şeylerin büyüsünü bile harcayıp attık.

Artık hiçbir şeyin ömrü uzun değil. Ne eşyanın, ne dostluğun, ne aşkın. Hatta kendimize olan inancımızın bile. Tükettikçe boşaldık. Ve farkında olmadan en büyük israfı kendimize yaptık.

Peki çözüm ne?

Belki de yeniden üretmek. Umudu, sevgiyi, güveni üretmek. Bir çocuğun gözlerindeki ışıktan, yaşlı bir insanın duasından, dostla edilen küçük bir muhabbetten başlamak. Çünkü tüketmek kolay, yaşatmak emek istiyor.

Ve biz, kolayına kaçtık hep.

Oysa hayat, tüketmek değil; yaşatabilmekle güzel.   

Google+ WhatsApp