
SOKAKTA KAMERALI SHOW
Eskiden gazetecilik ciddi bir meslekti, bilgiye ulaşmak, doğruyu aktarmak sorumluluk isterdi. 20 yıla yakındır bu sektörün içerisinde olan birisi olarak, değişimi çok iyi görüyor ve anlam verebiliyorum. Bu konuda konuşmak yada yazı yazmak, benim haddim olmadığını da çok iyi biliyorum. Şehrin bel kemiği olan değerli ustalar, Mehmet Yazıcı, Recep Bulut, Üstün Tuncer, Rıfat Açıkgöz, Metin Kösedağ, Metin Sönmez, Osman Çiftçi, Doğan Havur, Demet Öztürk ustalarımızdan yazımın başında özür dileyerek yazıma başlamak istiyorum.
Gazeteciliğin, kopyala yapıştır dönemlerini iliklerimize kadar yaşıyoruz. Ne yazık ki, işini ehliyle yapan yeni nesil de gazeteciler çok nadir görülmeye başlandı. Herkes işin havasında. Bu meslek için canını verenler oldu. Ciddiyeti olmayan, oturmasına kalkmasına dikkat etmeyen, yeni meslekle tanışan arkadaşlara denk geliyorum. Bu kardeşlerimizi işin ciddiyetine davet ediyorum. Yazımın başında özür dilediğim ustalardan utanarak ve haddimi bilerek, bu konulara çok değinmeden, bir başka yaramız olan sokak röportajlarına yönelelim.
Gelelim sokaklarda basın adıyla gezip ortalığı karıştıranlara: Eline bir telefon alan, mikrofonu uzatıp saçma sapan sorular sorarak "gazetecilik" yaptığını sanıyor. Bu kepazeliğe bir son verilmeli!
Bu kendini bilmezler, ne etik tanıyor ne de meslek ahlakı. Tek dertleri prim yapmak, birkaç tık daha almak. İnsanların en mahrem anlarını, en kırılgan hallerini sömürmekten zerre kadar utanmıyorlar. Cevapları çarpıtıyorlar, montajla bambaşka anlamlar yüklüyorlar, sırf sansasyon yaratmak için her türlü numarayı çeviriyorlar.
Hele o "halkın sesi" falan demeleri yok mu? Tamamen palavra! Onların derdi halkın sesi olmak değil, kendi seslerini duyurmak, kendi egolarını tatmin etmek, kendilerini tanıtıp bu yolda para kazanmak. Sokakta rastgele çevirdikleri üç beş insanın lafıyla güya memleketin halini özetliyorlar. Bu ne ciddiyetsizliktir, bu ne saygısızlıktır!
Sosyal medya da bu işin tuzu biberi oldu. Her önüne gelen bu çöp içerikleri paylaşıyor, beğeni yağmuruna tutuyor. Sonra da "ülke neden bu halde?" diye soruyoruz. İşte bu yüzden bu haldeyiz! Çünkü ciddiyeti ayaklar altına alan, yalanı dolanı alkışlayan bir topluma dönüştük.
Artık yeter! Bu ucuz şovlara prim vermeyi bırakalım. Gerçek gazeteciliğe, doğru bilgiye değer verelim. Sokaklarda karşımıza çıkan bu ciddiyetsizleri görmemezlikten gelelim. Aksi takdirde, bilgi çöplüğünde boğulmaya devam edeceğiz. Bu böyle gitmez, gitmemeli!