
İki Kişi Arasında Bütünsel Yaşam
İki insan… İki ayrı dünya. Farklı geçmişler, farklı yaralar, hayaller, inançlar ve dillerle örülü iki varlık. Ama bir gün yollar kesişir. Kalplerin dili susar, gözlerin sesi konuşur. Ve bir bağ kurulur; görünmeyen ama hissedilen. İşte o an başlar bütünsel yaşamın ilk tohumları.
Bütünsel yaşam, iki insanın sadece birlikte yaşaması değil, birlikte var olmasıdır. Sadece aynı evde nefes almak değil, birbirine alan açmak, birbirini olduğu haliyle duyabilmek ve duyulabilmektir.
Bu yaşam hali, “ben”in yok olduğu bir “biz” değil; “ben” ve “sen”in birbirini destekleyen ama birbirine karışmadan akan bir ahenk içinde buluşmasıdır. Birinin acısı diğerini yutmaz, birinin ışığı diğerini gölgelemez. Ortak bir nehir gibi akarlar; bazen yan yana, bazen karşı kıyılarda ama aynı yönü arayarak.
Zaman zaman susulur, ama bu suskunluk küslük değil içsel sessizliğin paylaşımıdır. Zaman zaman uzaklaşılır, ama bu kopuş değil, bireysel alanın nefesidir. Yakınlık, birbirini boğmadan yan yana durabilmektir.
İki kişi arasındaki bütünsel yaşam, sadece aşk değil; anlayış, sabır, merak ve teslimiyet ister. Birbirini değiştirme arzusu değil, birbirinin değişimini onurlandırma haliyle büyür. Birinin düşüşünde diğeri el olmaz, omuz olur. Birinin yükselişinde diğeri gölge olmaz, ışığın açıldığı alan olur.