
İnsanın asıl amacı ne olmalı?
Bizlere niçin dünyaya geldiğimiz sorulsa düşünmeden hemen hepimizin aklına dünyada güzelce yaşamak ve dünyevi isteklerimize kolayca ulaşmak gelmektedir.Bu maksatla dünyada iyi bir meslek sahibi olmak ,özellikle çok para kazandıran mesleklere rağbet edilir.O meslekte derece yapıp zirveye ulaşmak için eğitim alınır ve gayret gösterilir. Özellikle son yıllarda rağbette olan mesleklerden bazıları ;futbol,,siyaset ve yazılım,ARGE ,ticaret gibi mesleklerdir..
Derinlemesine düşündüğümüzde:
Yaratılmışların içinde hayat ,akıl şuur ve ruh sahibi olan insanoğlunun asıl amacı kendisinin hizmetine verilen hayvanlar gibi yemek ,içmek ve neslini devam ettirmek olabilir mi? İçimizdeki kötülüğü isteyen nefis” anlık lezzetler olsun da nasıl olursa olsun.” mesajı vermektedir.
Yusuf (AS) “Nefis daima kötü şeyleri emreder.” derken bizlere ne oluyor ki nefsin hayvani ihtiyaçlarını esas alıp yaratılışımızın amacını unutuyoruz.Burada nefsin arzularına( dur )deyip akıl ruh duyguların ihtiyaçlarını da hesaba katmak zorundayız.İslamiyetin güzelliğine bak ki herşeyin bir meşru tarafını gösteriyor.Kişi inanmak ve ibadetini özellikle(Namazı kılmak)şartıyla helal kazanmaK ve başkalara muhtaç olmamak kaydiyla meşru dairede lezzetini takip edebilir.Diyor.Bu noktadan Kur’an Tefsiri Risale- Nur Yirminci Mektup’ta ne diyor? Dinleyelim:
“Katiyen bil ki: Hilkatin en yüksek gayesi ve fıtratın(yaratılışın) en yüce neticesi iman-ı billahtır(Allah'a imandır).
Ve insaniyetin en âlî mertebesi ve beşeriyetin en büyük makamı, iman-ı billah içindeki marifetullahtır(Allahı bilmektir.).
Cin ve insin en parlak saadeti ve en tatlı nimeti, o marifetullah içindeki muhabbetullahtır(Allah'ı sevmek).
Ve ruh‑u beşer için en hâlis sürur (mutluluk)ve kalb-i insan için en safi sevinç, o muhabbetullah içindeki lezzet-i ruhaniyedir.
Evet, şu perişan dünyada, âvâre nev-i beşer içinde, semeresiz bir hayatta; sahipsiz, hâmisiz bir surette; âciz, miskin bir insan, bütün dünyanın sultanı da olsa kaç para eder.
Eğer sahibini bulsa mâlikini tanısa o vakit rahmetine iltica eder, kudretine istinad eder. O vahşetgâh(Vahşetler ve dehşetlerin yaşandığı)dünya, bir tenezzühgâha( bir fuar ve görülecek gezilecek mekanlar) döner ve bir ticaretgâh olur.” (Risale-i Nur-Mektubat/243)
Gerçekten İslamiyet hayatımızı canlandırıp bizi Rabbimize bağlıyor. Bu aciz biçare insan sonsuz kudret sahibini bulmakla onun baki olan isimlerine ayna olup(İnsan hayatı ile Hay ismine,Ölümüyle Baki İsmine,ölümsüz sadece sensin Rabbim, der) sonsuz saadete mutluluğa kavuşabilir.Hoşçakalın.Efendim.