Numan Kurtulmuş: 'BM güçlünün yanında'

Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, BM'nin güçlünün yanında olduğunu söyledi

Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, partisinin Diyarbakır İl Danışma Kurulu toplantısında yaptığı konuşmada, BM’yi eleştirdi. BM’nin güçlünün yanında olduğunu belirten Kurtulmuş, dünyanın zulmü durduran bir BM’ye sahip olmadığını ifade etti. Dünyanın artık çözüm üretemediğini kaydeden Kurtulmuş, çünkü dünya düzeninin güçlülerin çıkarlarına hizmet etmek için kurulduğunu vurguladı. Çözüm sürecine ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Kurtulmuş, hem gönüllerinde hem de dillerinde barışın olduğuna dikkat çekerek, süreci bozmak isteyenlere fırsat vermeyeceklerini dile getirdi.
Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker ile birlikte, partisinin Diyarbakır’daki bir otelde düzenlenen Ekim ayı İl Danışma Kurulu’na katıldı. Burada konuşan Kurtulmuş, Ortadoğu’nun durumuna, çözüm sürecine ve son yaşanan olaylara ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Dünyada önemli değişimlerin yaşandığı bir dönemden geçildiğini belirten Kurtulmuş, “Aslında 1. Dünya Savaşı’ndan sonra devam eden süreç büyük değişimleri bugüne kadar getirdi. 1. Dünya Savaşı’ndan önce dünyada var olan bir barış dönemi sona erdi. Ve arkasından sürekli büyük savaşlara neden olan bir dönem geldi. İnsanlık gündemini sürekli çatışmalar ve savaşlar oluşturdu. Önce Balkanlar ardından Kafkasya, Irak ve Afganistan savaşları yaşandı. En sonunda Arap Baharı ile birlikte Yemen’den Mısır’a dünya yeni bir düzensizliğin içine girdi. Sadece bizim coğrafyamız ya da Ortadoğu değil, bütün dünya bunlardan nasibini aldı, alıyor. Bütün bunlara ise 1. Dünya Savaşı’ndan sonra masa başında oturanların çizdiği sınırlar neden oldu. Sadece Suriye, Irak, Yemen ya da Mısır’ı kastetmiyorum. Dünya Ukrayna’da, Avrupa’nın ortasında yaşanan bu krize bile çözüm üretemez hale geldi. Çünkü dünya sistemi çözüm üretmeyi kaybetti. Çünkü güçlünün çıkarlarına hizmet etmek için kurulu bir dünya düzeni var” dedi.

“BM GÜÇLÜNÜN YANINDA”

Konuşmasında Birleşmiş Milletler’i (BM) eleştiren Kurtulmuş, Suriye’de 3,5 yıldır insanların öldüğünü ancak BM’nin buna çözüm üretemediğini söyledi. BM’nin güçlünün arkasında olduğunu vurgulayan Kurtulmuş, “İsrail, Filistinlilere zulmetmekten geri durmuyor. Çünkü bu zulmü durduracak bir BM’ye sahip değiliz. Gerçekten küresel ölçekte zor bir dönemi yaşıyoruz. Çünkü dünya sistemi çöktü. Ve barışı sağlayacak bir küresel mekanizma yok artık. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve hepimizin zaman zaman dile getirdiği ‘Dünya 5’te büyüktür’ sözü ile anlatmak istediğimiz budur. 5 ülke bütün dünyaya istediğini yaptırıyor. 1. Dünya Savaşı öncesinde bir barış düzeninin olduğu dünya yıkılmıştır ve bir asırdır dünya yeni bir düzeni kuramamıştır. Onun için Afganistan, Pakistan, Yemen, Mısır, Suriye ve birçok ülke kan ağlıyor” diye konuştu.

“HERKESE BÜYÜK İŞLER DÜŞÜYOR”

Dünyanın geldiği durum nedeniyle bu toprakların çocuklarına büyük işlerin düştüğüne dikkat çeken Kurtulmuş, şunları kaydetti:

“Bu topraklara asırlar boyunca özgürlüğü yaşatmış olan Selahaddin-i Eyyübi’lerin, Kılıç Arslan’ların çocuklarına büyük iş düşüyor. Türklere, Kürtlere, Çerkezlere, Araplara, bu topraklarda yaşayan herkese büyük işler düşüyor. Zor bir dönemden geçiyoruz artık savaş dediğimiz, kan dediğimiz şey çok uzaklarda olmaktan burnumuzun dibine geldi. Kardeşlerimizin, akrabalarımızın bulunduğu ülkeler ciddi şekilde kan ağlıyor. 4 önemli şeyi yapmak mecburiyetindeyiz. Ortadoğu'da ülkelerin sınırlarını cetvelle çizdiler. Suriye ve Türkiye’nin, Irak ve Türkiye’nin sınırlarına hangi gerekçe ile birbirinden ayırdılar. Nerede nasıl isterlerse öyle sınırlar çizdiler. Yeniden sınırlar çizmek istiyorlar. Daha fazla bölünmenin ve parçalanmanın sonuçlarını elde etmek istiyorlar. Ama bu toprakların çocukları daha fazla birliğin ve dirliğin çözümlerini bulacak.”

“BARIŞIN DİLİYLE KONUŞACAĞIZ”

Türkiye’nin bölgedeki savaşların içine sokulmak istendiğine ancak bu ülkenin çocuklarını hiçbir savaşın içine asla sokmayacaklarına dikkat çeken Kurtulmuş, “Türkiye’nin bu kargaşanın içine girmemesi için gayret sarf edeceğiz. Türkiye’nin içinde daha fazla bölünmenin ve dağılmanın değil daha fazla birliğin ve beraberliğin adresi olacağız. İki senedir bu memleketin her yerinde bahar havası var. Bu birlikten bu dirlikten ve beraberlikten rahatsız olanlara fırsat vermeyeceğiz. Bu ülkenin içinde çatışma ve savaşın değil, barışın, birliğin, adaletin diliyle konuşacağız. Sayın Cumhurbaşkanımız çözüm sürecine başlarken ‘bedeli ne olursa olsun süreç içerisinde yolumuza devam edeceğiz’ dedi. En son 6-7 Ekim olaylarından sonra bir kere daha bunu söyledi. Dolayısıyla süreçten geri dönüş yok. Biz süreçten geri dönmeyeceğiz ve inşallah barışı getirecek son adımları atacağız. Süreç laf olsun diye başlamadı. 90 yıllık en önemli, en kanlı sorunumuz olan inkar, ret ve asimilasyon politikalarını dışına atarak adaletle çözmenin yolu açıldı. Türkiye 30 yılda 35 bin insanını kaybetti. Bir daha böyle kayıplara uğramayacağız. Ve süreçten vazgeçmeyeceğiz. Azgın bir nehirden karşıya geçmek gibi bir şeydi barış süreci. Nehrin yüzde 80’ini geçtik. Az bir kısmı kaldı. İleriye gitmenin maliyeti geriye dönmenin maliyetinden daha azdır. Biz geriye gitmeyeceğiz. Bu süreçten rahatsız olacakların olacağını da biliyorduk. Türkiye’nin ayağındaki prangaları kurtarmasını bırakın, önüne yeni çukurlar koymak isteyenlerin olacağını da biliyorduk. Bunlar olacak diye bu iradeden vazgeçmeyeceğiz. Ne ülkeyi savaşa sokacağız ne de ülkenin kendi içindeki çatışmaları körükleyecek bir şekilde barış sürecinden vazgeçeceğiz” dedi.

“BÜTÜN ELLER BARIŞ İÇİN KENETLENMELİ”

Barış sürecinin 3 iradenin yan yana gelmesi ile başladığını anlatan Kurtulmuş, bunlardan birincisinin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ortaya koyduğu siyasi irade, ikincisinin elinde silah olanların silah bırakması, üçüncüsünün ise halkın ortaya koyduğu toplumsal irade olduğunu söyledi. Bu üçünün devam ettiğini gördüklerini de aktaran Kurtulmuş, “Bunu bozmak isteyenler olabilir ama makul çoğunluk bu işin devamından yanadır. Bir eli tetikte, bir eli molotofkokteylinde, diğer eli barış masasında olmakla barış sağlanmaz. Barış için bütün ellerin ve yüreklerin kenetlenmesi gerekiyor” diye konuştu.

“DEMOKRASİNİN ÖNÜNÜ AÇIK TUTACAĞIZ”

Toplumdaki güvenliği sağlama iradesinden de vazgeçmeyeceklerini dile getiren Kurtulmuş, şunları söyledi:
“Barış barut kokuları arasında olmaz. Barış, cinayetlerin gölgesinde olmaz. Barışın olması için güvenliğin ve esenliğin olması lazım. Onun için bu iradeden de vazgeçmeden ve Türkiye’ye o eski güvenlikçi anlayışa götürmeden güvenliğini sağlayacağız. Bunları yaparken demokrasinin önüne her zaman açık tutacağız. Çok faili meçhul cinayetler oldu, 68 siyasi parti kapatıldı, başbakanlar asıldı bu ülkede. Her türlü baskının yapıldığı dönemler oldu. Ama çok şükür diğer ülkelerde olmayan bir şey oldu. Ne olursa olsun hangi antidemokratik durum ortaya çıkarsa olsun sonunda sandık ortada oldu ve bu millet bütün çoğunluğun etrafında birleşti. Sandıktan da hep milletin dediği çıktı. Eğer bugün Suriye'de yaşananlar, Türkiye'de yaşanmadıysa bunun en önemli sebeplerinden biri ortada sandığın ve demokrasinin olmasıdır. Hiçbir zaman demokrasiden taviz vermeyeceğiz. Herkes hangi siyasi görüşe sahip olursa olsun bir araya gelecek birlik içinde olacak ama farklı siyasi partiler, sivil toplum kuruluşları ile topluma hizmet edecek. Bunlara sonuna kadar evet. Demokrasimiz farklıklar içinde gelişecek. Türkiye’de demokrasiyi daha ileriye götüreceğiz. Sokakların, caddelerin, çarşı ve pazarın emniyetini sağlayacağız. Zorluğumuz buradadır dördünü birden yapacağız. Bu millet ne zor zamanları geçirdi. Bu zor zamanı da geride bırakacak ve birlik içinde yoluna devam edecektir.”

“GÖNLÜMÜZDE DE DİLİMİZDE DE BARIŞ VAR”

Türkiye’de başörtülülerin okullarla giremediği zamanların geride kaldığını ve artık Meclis’te bile başörtülü milletvekillerinin olduğunu vurgulayan Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Millet elden gitmedi, laiklik elden gitmedi. Bu memlekette insanlar anadilde çocuklarına isim koyamazdı. Mahkemelere gittiğinde Kürtçe konuştuğunda anlaşılmamış dil diye zabıt tutardı. Televizyonlarda İbrahim Tatlıses’in Arapça, Kürtçe, Türkçe şarkılar söylemesi yasaktı. Ama Cumhurbaşkanımız, Diyarbakır'daki mitinginde yüz binlerce insanın eşliğinde Şivan Perver ve İbrahim Tatlıses Türkçe, Kürtçe, Arapça şarkılar söyledi. Ne Türkiye bölündü, ne de laiklik elden etti. Türkiye’de devlet değişiyor ancak birileri Türkiye’yi eski zihniyete dönüştürmeye, devleti eski reflekslerine döndürmeye çalışıyor. Ama böyle bir şey olmayacak. Çünkü biz siyasetimizin bir numaralı perspektifine ‘insanı yaşat ki devlet yaşasın’ felsefesini koymuşuz. Asla o eski Türkiye’ye geri dönmeyeceğiz. O eski Türkiye’nin karanlık labirentlerine hiçbir güç Türkiye’yi geri döndüremeyecektir. Hep birlikte yapacağız. Barışın diliyle konuşmak lisanla konuşmaktan daha önemli bir şeydir. Dille konuşursun ama dilleri konuşturan gönüllerdir. Gönüllerinde barışın dili olmayanlar kendi dilleri ile anışı konuşamazlar. Bizim gönlümüzde de dilimizde de barış vardır.”  

Google+ WhatsApp