Davutoğlu: 'Türkiye-Suriye sınırı sadece bu iki ülkeyi ilgilendirir'

Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Türkiye-Suriye sınırı Türkiye-Rusya sınırı değildir. Türkiye-Suriye sınırı Rusya-Suriye sınırı da değildir. Türkiye-Suriye sınırı, Türkiye-Suriye sınırıdır ve sadece iki ülkeyi ilgilendirir" dedi.

Başbakan Ahmet Davutoğlu, Azerbaycan Diplomasi Akademisi'nde “Küresel Sınamalar Karşısında Türkiye-Azerbaycan Stratejik Ortaklığı” başlıklı bir konuşma gerçekleştirdi. Davutoğlu konuşmasına güvenlik gerekçesi ile öğrencilerin konferansa alınmamasının ifade edildiğini ancak öğrencilerin olmadan olmayacağını kaydederek, “Öğrencilerin olduğu her salon güvenliklidir, huzurludur. Öğrencilerle olduğunda herkes gençtir, herkes geleceğe ve vizyona bakar. Onlarla bir arada olmayı da gerçekten özlemişti. Türkiye-Azerbaycan ilişkileri çok özel ilişkiler. Bunun en doğrudan yansıması da benim bu ziyaretimde bizatihi ortaya konduğu gibi Türkiye’de iş başına gelen her lider ilk ziyaretini mutlaka Azerbaycan’a yapar. Aynı şey Azerbaycan için geçerlidir, onlarda Türkiye’ye yaparlar. Pazartesi günü gece geç vakte doğru TBMM’den güvenoyu aldıktan sonra ilk resmi ziyaretim Azerbaycan’a geçekleşti. Şunu ifade edeyim daha Ankara’dan İstanbul’a ve kendi memleketim olan Konya’ya gitmeden Bakü’ye geldim. Bu şu dönmektir. Bizim için Bakü, İstanbul kadar, Konya kadar aziz ve hepimiz Bakülüyüz. Ne zaman Azerbaycan dersem her zaman önüne ‘Can’ eklerim. Can Azerbaycan binlerce 78 milyonca selam oldun. Türkiye-Azerbaycan ilişkileri dünyada herhangi bir ülke arasında olabilecek ilişkilerden çok farklı ve çok özel bir yere sahip. Bunun en güzel ifadesini rahmetli Haydar Aliyev, ‘Bir millet iki devlet’ diyerek dedi. Sayın Bahtiyar Vahapzade, ‘bir ananın iki oldu diyerek, buna seslendi. Gerçekten biz bir aileyiz. İnsanlık ailesi büyük bir aile onun için de Türkiye ve Azerbaycan kendi örfleri ananeleriyle ayrılmaz, etle tırnak gibi bir ilişkiye sahip. bu çerçevede bugün sizlere hem Türkiye-Azerbaycan ilişkilerine bakış açımızı hem de Türkiye’nin dış siyasetinde ortaya konan perspektif ve gelecek vizyonu paylaşmaya gayret edeceğim” dedi.

“TÜRKİYE-AZERBAYCAN İLİŞKİLERİ ANLAŞILMADAN ASYA TARİHİ VE ASYA’NIN GELECEĞİ ANLAŞILMAZ”

Hükümet programını Cumartesi günü okuduktan sonra güven oyu almadan önce AB Zirvesi için Brüksel’e gittiğini ifade ederek, “Orada 11 yıl sonra ilk defa 28 Avrupa ülkesi lideriyle buluştuk. Türkiye-AB ilişkilerini, ortak meseleleri, ortak kıtamız olan Avrupa’nın geleceğini konuştuk. Ondan 1 hafta geçmeden şimdi Bakü’deyim. Burada da sadece Türkiye-Azerbaycan ilişkilerini değil Asya perspektifini de ve küresel perspektifini de ortaya koymak için buradayız. Brüksel’de Avrupa liderlerine dönerek şunu söylemişti. Türkler, bir Avrupalı millettir ve Türkiye tarihi olmadan, İstanbul arşivleri olmadan Avrupa tarihi yazılamaz. Türkiye olmadan Avrupa’nın geleceği tayin edilemez. Şimdi burada, Bakü’de bu kez yönümü Doğu’ya dönerek söylüyorum. Türkler Asyalı bir millettir. Türkiye olmadan, Türkiye-Azerbaycan ilişkileri anlaşılmadan Asya tarihi ve Asya’nın geleceği anlaşılmaz. Bunları söylediğimde de bir çelişki ifade etmiş değilim. Gerçekten Türkiye’nin en önemli hususiyeti çok boyutlu bir coğrafyaya sahip olmasıdır” dedi.

Davutoğlu kaleme aldığı Stratejik Derinlik’te tamamıyla bu temel hususiyeti vurgulamaya gayret ettiğini dile getirerek, “Türkiye’nin dış siyaseti hiçbir zaman tek boyutlu olamaz. Türkiye ne Asya’yı ihmal edebilir, ne Avrupa’yı ihmal edebilir. Türkiye ne Karadeniz’i, ne Akdeniz’i, ne Hazar’ı ne Körfez’i ihmal edebilir. Türkiye ne Afrika’yı ne Latin Amerika’yı ne Atlantik İttifaklarını ne Asya içindeki gelişmeleri göz ardı edebilir. Böyle bir coğrafyada bulunuyoruz ki çevremizdeki bütün gelişmeler bu coğrafyayı etkiliyor ve bizim aldığımız bütün kararlar bu coğrafyalarda bütün etkisini gösteriyor. Bakınız sadece 5-6 ay içindeki zirveleri ele aldığımızda Türkiye geçtiğimiz günlerde G20 dönem başkanlığına ev sahipliği yaptı ve dünya liderlerini sayın Aliyev’inde katıldığı, sayın cumhurbaşkanımızın da ev sahipliği yaptığı toplantıda bir araya getirdik. Hemen arkasından ben AB zirvesine katıldım” ifadelerini kullandı.

“ASYA’YA DOĞRU DERİNLİĞİNE GELEMEZSEK AVRUPA’DA İSTEDİĞİMİZ VİZYONA ULAŞAMAYIZ”

Nisan ayında İslam İşbirliği Teşkilatının yapılacağını ifade eden Başbakan Davutoğlu, konuşmasını şu şekilde sürdürdü: “Mayıs ayında da Dünya İnsani Zirvesi olacak. İster insani meseleler olsun ister stratejik meseleler Türkiye’nin dünyanın her yerindeki meseleleriyle ilgisi çok boyutludur. Bir vesile ile Dışişleri Bakanıyken ilk Dışişleri Bakanı olduğumda büyükelçilere söylediğim gibi hitaben Türkiye için artık hattı diplomasi yoktur sathı diplomasi vardır. Satıh ise bütün dünyadır. Bu anlamda da Azerbaycan’la giriştiğimiz ilişkilerde bu çerçevede bütün dünyada takip ettiği diplomasinin en ayrıcalıklı yerlerinden birine sahiptir. Bir vesile ile zikrettim. 4B edeceğimiz bir çizgi. İngilizcesinden alacak olursak, Beijing, Baku, Boğaziçi, Brüksel. Asya-Avrupa ekseninde doğudan batıya doğru öylesine önemli bir koridor oluşturuyor ki Türkiye-Azerbaycan ilişkileri bu koridorun ana omurgasını teşkil ediyor.

Türkiye bu anlamda bakıldığında Avrupa ufkuyla Asya derinliğini barındıran bir ülke. Ve yine o kitapta zikrettiğim gibi Asya’ya doğru derinliğine gelemezsek Avrupa’da istediğimiz vizyona ulaşamayız. Bunun çok somut enerji ve ulaştırma alanında karşılıkları var. biz AB sürecini hızla ilerletirken Asya ilişkilerimize de aynı derinliği, aynı önemi vermek durumundayız. Yine aynı şekilde Afrika ile ilişkilerimize baktığınız zamanda 2009’da Dışişleri Bakanı olarak göreve başladığımda 12 Afrika ülkesinde elçiliğimiz vardı şimdi 39 elçiliğimiz var. biz Asyalı, Avrupa olduğumuz kadar da bu anlamda Afrika ile ilişkilerimiz bağlamında Afrikalıyız. Ve nerede konuşursak oranın kimliği ile ifade eder, oranın meseleleriyle buluşur, o meseleleri ele alırız. Bir Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı olarak Brüksel’de Avrupa, Bakü’de ya da Semerkant’ta Asyalı, Etiyopya’da Afrikalı olarak konuştuğumda hiç yabancılık hissetmem. Çünkü biz bulunduğumuz her coğrafyada o coğrafyanın dili ile hitap ederiz. Bütün insanlığa kardeş nazarıyla bakar, her coğrafyada o coğrafyayı anlayarak, onların dili ile onların meselelerine yaklaşırız”

ERMENİSTAN’A ÇAĞRI YAPTI

Başbakan Ahmet Davutoğlu, “Ermenistan’a çağrıda bulunmak isterim. Size ait olmayan toprakları barış içinde ait olana devredecek bir barış süreci başlatmanız halinde Türkiye-Gürcistan-Azerbaycan arasında oluşan bu vizyon ittifakına sizler de katılabilirsiniz” dedi.

Başbakan Ahmet Davutoğlu, Azerbaycan Diplomasi Akademisi’nde “Küresel Sınamalar Karşısında Türkiye-Azerbaycan Stratejik Ortaklığı” başlıklı bir konuşma gerçekleştirdi. Davutoğlu hiç kimseye tepeden bakılmadığını, hiç kimseye hor bakılmadığını ifade ederek, “Hiç kimseyi bu anlamda tarihi akışın nesnesi olarak görmeyiz. Biz bütün insanları eşit, bütün ülkelere saygın, bütün kıtaları birbirinin kardeşi addeden bir yaklaşıma sahibiz. Onun içindir ki Haiti’de deprem olduğunda Haiti’ye ilk giden uçak Türkiye Cumhuriyetinin uçağıydı. Japonya’da tsunami olduğunda oraya da inen ilk uçak, Filipinler’de de tsunami olduğunda da oraya inen ilk uçak ve 20 yıl sonra resmi olarak terk edilmiş uçak da Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın uçağı oldu. Nerede insani bir mesele varsa Türkiye mutlaka oradadır. Nerede bir mazlum, mağdur varsa, Türkiye mutlaka oradadır. Biz bu diplomasiye, insani diplomasi, vicdani diplomasi diyoruz. Bugün de bütün zorluklara rağmen Suriye’de barbar bir rejimden, katil ve barbar terör örgütlerinden kaça Suriyeli kardeşlerimize ev sahipliği yapmaktan büyük bir onur duyuyoruz. Biz Suriyeli kardeşlerimizin üzerine bomba yağdırmadık Biz Suriyeli sivillere hiçbir zarar vermedik ama Suriye’deki mazlumların üzerine bomba yağdıranlar söz konusu olduğunda onlar kaçtıklarında, Türkiye’ye sığındıklarında sen Müslüman mısın, Hristiyan mısın, Arap mısın, Türkmen misin, Sünni misin, Şii misin diye sormadan bağrımızı açtık” dedi.

“TÜRKİYE VE AZERBAYCAN SON 15 YILDIR DÜZENLİ BİR HAMLE DÖNEMİ YAŞIYOR”

Suriye nüfusunun neredeyse yüzde 15’ine yakın nüfusunun şu anda Türkiye ‘de olduğunu bildirerek, “2.5 milyona yakın mülteci barındırıyoruz. Suriye krizinin bedelini neredeyse Türkiye tek başına insani olarak üstlenmiş götürüyor. AB’de bunları tartıştık. Ve şunu bir kez daha ifade edeyim. Suriye halkının yegane kardeşi olarak Türkiye Cumhuriyeti her zaman Suriye halkının yanında olmaya devam edecektir. Kim Suriye halkını bombalarsa bombalasın Suriye’ye dönük, yanlış politikalar uygularsa uygulasın biz her zaman Suriye halkının yanında olacağız. Bunu da en iyi Azeri halkı anlar. Çünkü Dağlık Karabağ’dan terk etmek durumunda kalan Azeri nasıl bizim için aziz ise ve onlar bu acıyı nasıl hissetmişlerde Suriye’den kaçanlar da bombalardan, işgalden kaçanlar da yine aynı derecede insani olarak azizdir. Bu konuya tekrar döneceğim ancak öncelikle Türkiye-Azerbaycan ilişkileri Türkiye’nin genel perspektifini verdikten sonra Azerbaycan ilişkilerine girmek istiyorum. Bahsettiğim bütün bu zeminde, stratejik zeminde dünya büyük bir ekonomik politik krizden geçerken ve jeopolitik fay kırılmaları etrafımızdaki ülkeleri birer birer sarsarken bu coğrafyada iki istikrarlı ülke Türkiye ve Azerbaycan son 15 yıldır düzenli bir hamle dönemi yaşıyor” açıklamasını yaptı.

“TÜRKİYE’NİN YÜKSELİŞİNDE AZERBAYCAN’IN, AZERBAYCAN’IN YÜKSELİŞİNDE TÜRKİYE’NİN DOĞRUDAN KATKISI VAR”

Doksanlı yılların hem Türkiye hem de Azerbaycan için soğuk savaş sonrasının döneminin krizli yılları olduğunu belirterek, “Türkiye, istikrarsız koalisyonlar, 94-99-2001 yılında yaşanan ekonomik krizler ve terör tehdidi ile boğuşuyor ve dış yardıma ihtiyaç hisseden zayıf bir ekonomi ile bütün sorumlulukları yürütmeye çalışıyordu. Azerbaycan ise soğuk savaşın depremini üzerinden atmaya, Karabağ işgali ile ortaya çıkan işgali aşmaya, kendi birliğini sağlamaya çaba gösteriyordur. Haydar Aliyev, Azerbaycan’ın bu anlamda iç huzurunu istikrarını sağlayarak Azerbaycan’ın ufkunu önünü açtı. Aynı şekilde 2002 yılından sonra da Ak Parti iktidarı ve sayın Cumhurbaşkanımızın Başbakan olduğu dönemlerde yaptığı hamlelerle Türkiye de kendi istikrar dönemini başlattı. Son 12-13 yıldır her iki ülke istikrarlı olarak kalkınıyor. İstikrarını sürdürüyor ve geleceğe Avrasya’nın en önemli projelerine öncülük ederek geleceğe hazırlıyor. Türkiye gayri safi milli hasılasını son 13 yıl içinde 3-4 misli arttırırken Azerbaycan da bunu 5 misline arttırdı. Azerbaycan gayrı safi milli hasılası 205 yılında 2015 yılına kadar 15-16 milyar dolarlardan 75 milyar dolarları aşan düzeylere geldi. Bu tarih önemlidir çünkü aynı zamanda Bakü-Tiflis-Ceyhan’ın devreye girdiği tarihtir. Yani Türkiye’nin yükselişinde Azerbaycan’ın, Azerbaycan’ın yükselişinde Türkiye’nin doğrudan katkısı vardır” ifadelerini kullandı.

“BİZ KARŞILIKLI OTURSAK BİLE HER YERDE TEK BİR HEYETİZ”

Türkiye ve Azerbaycan’ın öylesine bir omurga teşkil ettiğini ifade ederek, “Birbirleriyle bir kez çıkar çatışması olmayan birinin çıkarı söz konusu olduğunda birinin diğerini destekleyen nadir ülkelerden biri olarak nasıl bir millet iki devlet denmişse, dün Aliyev’le oturduğumuzda iki heyet gibi oturmuyoruz hiçbir zaman. Biz karşılıklı otursak bile her yerde tek bir heyetiz” dedi.

Başbakan Ahmet Davutoğlu, Türkiye ve Azerbaycan’ın barışa, istikrara, refaha ulaşmak için işbirliği içinde olduğunu söyleyerek, “Ermenistan’a da buradan bir çağrıda bulunmak isterim size ait olmayan toprakları barış içinde ait olana devredecek bir barış süreci başlatmanız halinde Türkiye-Gürcistan-Azerbaycan arasında oluşan bu vizyon ittifakına sizler de katılabilirsiniz” dedi.

Google+ WhatsApp