Cumhurbaşkanı Erdoğan:' Hedefimiz 2023 yılında uluslararası öğrenci sayımızı 200 bine çıkarmaktır'

Cumhurbaşkanı Erdoğan:' Hedefimiz 2023 yılında uluslararası öğrenci sayımızı 200 bine çıkarmaktır'

Cumhurbaşkanı Erdoğan 8. Uluslararası Öğrenciler Mezuniyet Töreni'inde önemli açıklamalarda bulundu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 8. Uluslararası Öğrenciler Mezuniyet Töreni'ne katıldı. Burada bir konuşma yapan Erdoğan, “Uluslararası öğrencilerimizin ve mezunlarımızın her birini büyük Türkiye ailesinin birer mensubu ve aynı zamanda kendi ülkelerindeki doğal temsilcileri olarak görüyorum. Türkiye bursları ve kendi imkanlarıyla ülkemizde eğitim-öğretim gören gerek mezunlarımıza gerek öğrencilerimize milletimizin kalbi, devletimizin kapıları daima açıktır. Biz sizleri hiçbir zaman unutmayacağız, sizlerin de bizi daima kalbinizde yaşatacağınıza inanıyorum.

Programın başlangıcından bugüne kadar Türkiye Bursları vasıtasıyla ülkemizde eğitim-öğretim gören mezunlarımızın sayısı da 150 bin civarındadır. Bu vesileyle uluslararası öğrenci projesinin çeyrek asır önce temellerini atan 8. Cumhurbaşkanımız Turgut Özal'ı rahmetle yad ediyorum. Türkiye Burslarına sadece bu yıl dünya genelinde yaklaşık 147 bin başvurunun olması atılan hayırlı adımın dalga dalga büyüyerek amacına ulaştığını gösteriyor.

 

Türkiye burslarına en çok başvurunun Suriye, Filistin, Afganistan, Yemen, Irak, Somali gibi ciddi sıkıntılarla boğuşan yerlerden gelmesinin programın asli gayesine ulaştığının işareti olarak görüyorum.

Yükseköğrenim de küresel düzeyde bir fırsat eşitliği haline dönüşen burs programımızı geliştirerek sürdürmekte kararlıyız. Ülkemizde halen kendi imkanlarıyla veya burslu olarak eğitim gören 182 ayrı ülkeden 150 bin uluslararası öğrenciye ev sahipliği yapıyoruz. Ülkemizdeki üniversitelerden de uluslararası öğrencilerin akademik ve sosyal ihtiyaçlarını daha fazla karşılayacak şekilde kapasitelerini geliştirmeleri için gayret göstermelerini bekliyorum” ifadelerini kullandı.

2023 yılında uluslararası öğrenci sayısını 200 bine çıkarmayı hedeflediklerini kaydeden Erdoğan, Japonya'da bulunan 800 üniversitenin yüzde 10'unun sadece kızlardan oluştuğunu ve Türkiye'de de bu alanda atılacak adımların önem arz ettiğine dikkat çekerek YÖK Başkanı Yekta Saraç'a çalışmalarını buna göre yapması talimatını verdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Dünyanın en kadim eğitim kurumlarına ev sahipliği yapan bu toprakları yeniden en ön sıralara çıkaracağız. Üniversite sayımızı 76'dan 206'ya çıkarmakla, akademisyen sayımızı 70 binden 166 bine yükseltmekle bunun ilk adımlarını attık. G20 Zirvesi'nde Japonya'daydık. Japonya'da 800 üniversite var. Bu 800 üniversitenin yüzde 10'u yani 80 tanesi kadın üniversitesi.

Sadece kızlardan oluşan üniversite. Bu üniversite şahsıma bir fahri doktora verdi. 80 üniversitenin bu şekilde olması ta kreşten alıp ilk, orta, lise ve ardından da üniversite olmak suretiyle çok farklı bir yapıyı Japonya'da oluşturmuş durumdalar. Bütün bunlarla beraber bu alanda atılan adımın bizler için önem arz ettiğini şu anda YÖK Başkanına hatırlatıyorum, çalışmanı buna göre yap. Çok önemli bir şey. Türkiye'de benzer bir adımı atmalı. Şöyle lise yıllarımızda ülkemizde de kız liselerinden tutun erkek liselerine varıncaya kadar bunların hepsi vardı.

Sonra bunların hepsini birbirine karıştırdılar, değişik bir hale getirdiler. Şimdi yeniden bunları toparlama dönemine girmiş bulunuyoruz. Japonya'daki örnek çok çok ilginçti, 800 üniversitenin yüzde 10'u sadece kız üniversitesi olması ve bunların kreşten başlayıp ilk, orta, lise ve sonra üniversiteye gelmesi manidardır.

Türkiye Maarif Vakfı aracılığıyla yurt dışında faaliyete geçirdiğimiz 2 üniversite, 269 okul ve 35 tane yurt bulunuyor. Pek çok sivil toplum kuruluşumuzun da yurt içinde ve yurt dışında benzer atılımları olduğunu biliyoruz. Şimdi altyapıyı daha da güçlendirme ve kaliteyi yükseltme zamanıdır. Bunun için ilgili tüm kurumlarımızı daha fazla iş birliği yapmaya davet ediyorum” dedi.

Uluslararası öğrencilere lisans, yüksek lisans ve doktora düzeyinde eğitim vermek kadar onların mezuniyet sonrası çalışmalarını da yakından takip etmenin önemli olduğunu ifade eden Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Burada eğitim öğretim bitti, ondan sonra takip etmeyelim yok. Ondan sonra da aynı şekilde YTB bunların takibini yapması lazım. Ülkelerine döndükleri zaman ne yapıyorlar, neyle meşguller. Burayla ilişkilerinin devamını sağlamak, yoksa bunun hiçbir hayrı olmaz. Çünkü biz sizleri ülkenize döndüğünüz zaman Türkiye'nin ülkenizdeki misyon şefleri olarak görüyoruz. Böyle görmek istiyoruz. Halen 22 ayrı ülkede 23 mezunlar derneğimiz bulunuyor. Mezunlarımızın bulunduğu her ülkede böyle bir kontak noktasının olması şarttır.

Bunun için diğer ülkelerdeki mezun derneklerimizin kuruluşunu da hızlandırmamız gerekiyor. Türkçe artık sizlerin ortak dilidir. Avrupa'da 6 milyonun üzerinde ülkemiz kökenli insanımız yaşıyor. Balkanlar'da Türkçe canlı bir şekilde varlığını sürdürüyor. Kuzey Afrika'dan Orta Asya'ya, Doğu Avrupa'dan Güney Asya'ya kadar geniş bir coğrafya da Türkçe ile iletişim kurmanız, hayatınızı sürdürmeniz mümkündür.

Gelin elimizdeki bu iletişim ağını ve dil avantajını en güzel, verimli şekilde değerlendirelim. Dünyanın en acımasız yöntemlerle sürdürülen siyasi, ticari, askeri mücadelelere sahne olduğu şu dönemde böylesine bir birliğin, beraberliğin üstesinden gelemeyeceği zorluk yoktur. Vicdanın, ahlakın, merhametin, adaletin hakim olduğu bir küresel düzeni inşa edene kadar hep birlikte durmadan, dinlenmeden çalışmalıyız. Ancak bu şekilde gelecek nesillere hayırla yad edilebilecek bir miras bırakabiliriz.”

“İletişim teknolojisinin baş döndürücü bir hızla ilerlediği dünyanın devasa bir köye dönüştüğü enformasyon çağının tam ortasındayız. Artık saniyeler içinde yer kürenin en ücra köşesindeki hadiselerden haberdar oluyor, alternatif medya kanallarından sesimizi de duyurabiliyoruz” diyen Erdoğan, gelişen imkanların birçok faydanın yanında ciddi zorlukları, sınamaları da beraberinde getirdiğini kaydetti.

Erdoğan, “Bu süreçte kavram dünyamız hadiseleri yorumlama biçimimiz meselelere bakış açımızda büyük bir dönüşüm geçiriyor. Her gün daha önce olmayan, kullanılma ihtiyacı hissedilmeyen kavramlarla tanışıyor, asimetrik tehditlerle yüzleşiyoruz.

Algıların olguların yerine geçtiği, dijital savaşların cephe savaşlarından çok daha yıkıcı hale dönüştüğü, kurguyla hakikat arasındaki çizginin her geçen gün daha da soluklaştığı bir çağın içindeyiz. Bu durum karşısında ne yapabiliriz? Elbette tarihi geriye saramaz, olana olmamış gibi davranamayız. Bize düşen bu gelişmeleri kendi değerlerimiz ve ilkelerimiz çerçevesinde yönlendirmeye çalışmaktır. Siyasetçiler, yöneticiler, akademisyenler, öğrenciler olarak hep birlikte bu yeni dünya ile başa çıkabilecek ve durumu kendi lehimize çevirebilecek yöntemler geliştirmeliyiz. Bunu sadece milletimiz ve ülkemiz için değil aynı zamanda sizlerin, evlatlarımızın geleceği içinde yapmak zorundayız. Türkiye olarak her alanda adımlarımızı bu anlayışla atıyor, yaşadığımız hadiselerin ışığında yarınımıza istikamet çiziyoruz.

Tarihimizden güç alarak başımıza gelenlerden gerekli dersleri çıkartarak istikbalimizi inşa etmeye çalışıyoruz. Başarılarımızın sayısını artırmaya, zaferlerimizin çapını büyütmeye, daha önce yapılan yanlışları düzeltmeye gayret ediyoruz. Bu noktada son 17 yılda çok büyük mesafe aldık. Siyasetten ticarete, eğitimden sağlığa, teknolojiden savunmaya kadar pek çok alanda ülkemizi ileriye taşıdık. Şayet bugün pasaportu itibar gören, bölgesinde ve dünyada kendinden söz ettiren bir Türkiye varsa hiç şüphesiz bu son dönemde attığımız adımların neticesidir.

Eğer bugün dünya 5'ten büyüktür gerçeğini cesaretle dillendirebilen bir Türkiye varsa katettiğimiz mesafenin verdiği özgüven sayesindedir. Dünyanın neresinde olursa olsun haksızlık karşısında sesini yükselten bir Türkiye varsa bu bizim dönemimizde yakalanan başarının sonucudur. Bugün Filistin davasını sahiplenen, Afrika'ya el uzatan, Orta Asya ve Balkanlar'daki kardeşlerine sahip çıkan bir Türkiye varsa bu ekonomiyle beraber diplomaside imza attığımız zaferlerin meyvesidir. BM'den G20'ye, NATO'dan daha pek çok uluslararası iş birliği platformuna kadar her zeminde kendimizle birlikte tüm dostlarımızın ve kardeşlerimizin sesi olmak için çalışıyoruz. İnşallah bu onurlu duruşumuzu hem kendimiz hem de dostlarımız için sonuna kadar muhafaza edeceğiz” diye konuştu.

Uluslararası öğrencilere seslenen Erdoğan, şu mesajları paylaştı:

“Sizler tarih boyunca din, dil, renk, kültür ayrımı yapmadan tüm mazlumlara, mağdurlara yüreğini ve kapısını açmış necip bir ülkede bulunuyorsunuz. Sizler asırlardır adalet için, barış için, insanlığın huzuru, esenliği için mücadele etmiş bir milletin misafiri olarak buradasınız. Biz geçmişteki zaferlerimizi veya yenilgilerimizi anarken gurur veya husumet duygularımızı kabartmak yerine geleceğimiz için dersler çıkarmayı tercih ederiz. Tarih boyunca yaşadığımız sayısız acıya, zulüm ve ihanete rağmen hiçbir zaman kin, nefret, ayrımcılık, ötekileştirme, hakir görme yanlışına asla düşmedik.

Vatanımızı korurken de, yurt dışında terörle mücadele ederken de dünyanın neresinde yaşanırsa yaşansın zulümlere tepkimizi koyarken de asla intikam alma anlayışıyla hareket etmedik. Biz sadece adaletin peşindeyiz. Kendi vatandaşlarımızla birlikte tüm kardeşlerimizin hakkını, hukukunu, güvenliğini, refahını korumanın peşindeyiz. İster DEAŞ'lı olsun, ister PKK'lı olsun, ister kendi insanına kurşun sıkan FETÖ'cü olsun, isterse Neonazi terörü olsun eli kanlı katillerin bizi ve İslam dünyasını çekmek istediği tuzağa asla düşmeyeceğiz.

Çünkü bunların hepsi aynı madalyonun farklı yüzleri. Bugüne kadar şiddeti asla sistematik bir mücadele yöntemi olarak benimsemedik. Meşru zemin varken demokrasi, diplomasi, sandık varken asla gayrimeşru yollara tevessül etmedik. Bundan sonra da aynı ilkeli tavrımızı devam ettireceğiz.”  

Google+ WhatsApp